“Enerjinizi endi-şelenmek için kullanmayın. İnanmak, yaratmak, öğrenmek, düşünmek ve büyümek için kullanın.” Richard Feynman
Köşe yazıma Nobelli fizikçi Richarz Feynman’ın bu sözü ile başlamak istedim. Nedenine gelince hem bu söz hem benden okuyacaklarınız sayesinde umuyorum ki kendinize ve hayata olan inancınız artar, olmayanlara takılıp kalmaz olan güzel şeylere odaklanır, endişelenmeyi bırakır ve iyi şeyler hissetmeye ve bütünün iyiliği için güzel şeyler üretmeye başlarsınız. Ve böylelikle haftaya güzel bir başlangıç yapmanız da mümkün olur.
Sizlere dört güzel haberim var, haberden kastım umut vaat eden güzel gelişmeler. Hepimiz dünyanın ne kadar kötü bir hal aldığını konuşmaktan yorulduk, zaten konuşmakla da bir arpa boyu yol alınmıyor. Gelin iyi şeylerden bahsedelim, bu örneklere odaklanalım, çoğaltalım… Hem şehrimizin hem ekonomimizin hem canlıların hem doğanın daha iyiye gitmesi hem de bireysel olarak dünyaya en büyük katkıyı sunabilecek kendi en üst versiyonlarımız için bir şeyler yapalım ve bütünün iyiliğine odaklanalım.
Doğayla, tüm canlılarla barışık, onların da varlığına saygılı bir yaşam sürmemiz gerektiğinin öneminden bahsetmeme gerek yok sanırım, aksi durumlarının iklim krizi örneğinde olduğu gibi ne kadar ağır sonuçları olabileceğinin bilincindeyiz.
Tam da bu noktada sizlere İzmir’de sokak hayvanları ve sokağa terkedilmiş yük hayvanları için Avrupa standartlarında bir rehabilitasyon ve sahiplendirme merkezinin açıldığı müjdesini vermek istiyorum. Türkiye için örnek teşkil eden, adını yazar Bekir Coşkun’un köpeği ‘Pako’ dan alan bir muazzam yerleşke olan Bornova, Gökdere’de 37 dönüm üzerine kurulu Pako Sokak Hayvanları Sosyal Yaşam Kampüsü faaliyetlerine başlamış durumda. 98 bağımsız bakım ve tedavi bölümü olan kampüste engelli, yavru, yasaklı ırklar, anneli köpekler ve nihayet terk edilmiş köpekler için ayrı ayrı birimler oluşturmuşlar. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Satın alma sahiplen” mesajını vererek tüylü dostlarımızla aramıza köprü kuruyor. Güçten düşmüş yük hayvanlarına da unutmamışlar, onlar için 4500 metrekarelik bir özel alan yapılmış. Yazmakla anlatılacak gibi değil görmenizi tavsiye ediyorum ve mümkünse birer tüylü dost sahiplenmenizi.
İzmir’in Türkiye için örnek teşkil etmesi, her bir canlı türünün ekosistem içindeki rolü ve iklim krizi demişken bir güzel haber daha buradan gelsin. Tunç Soyer’in kuraklık ve yoksullukla mücadele üzerine temellenen ‘Başka Bir Tarım Mümkün’ vizyonuyla yaptığı çalışmalar meyvelerini vermeye devam ediyor. Dünyanın en büyük gıda hareketi Slow Food (Yavaş Gıda) önderliğinde iki yılda bir İtalya’nın Torino kentinde gerçekleşen “Terra Madre” gastronomi fuarı 2022’de İzmir’de düzenlenecek.
Terra Madre, gıda üretiminin aktif üyelerini ve dağıtım zincirlerini birleştirerek sürdürülebilir tarım, balıkçılık ve gıda üretimini yaymayı amaçlayan bir girişim. Tarımdaki endüstriyel koşullara ve yemek kültürlerinin standartlaşmasına teslim olmayı reddeden Terra Madre; küçük ölçekli çiftçileri, hayvan yetiştiricilerini, balıkçıları, gıda zanaatkârlarını, akademisyenleri, aşçıları, tüketicileri ve gençlik grubunu kapsıyor. Dünyanın her yerinde Fransa’da Luar bölgesinden tutun da, İtalya’da Toscana’ya kadar uzanan agrotuzim denilen bir çalışma var. Bu coğrafya, belki de dünyanın en güzel agroturizminin yapılacağı coğrafya ve artık Terra Madre sayesinde bu alanda da sesimizi duyurmak hatta marka ülke olmamız mümkün olacak.
İzmir gastronomi kenti olmaya doğru ilerliyor. Bunun en güzel örneklerinden biri de Tasting Alaçatı Festivali. Bu yıl 4. düzenlenen Tasting Alaçatı, her yıl giderek artan bir ilgiyle başladığı günden bugüne 60 binin üzerinde ziyaretçi ağırlamış durumda. Hem Türkiye’de hem de dünyada seyahat etmeyi, keşfetmeyi sevenlerin ve yaşam gustosu olanların dikkatini çekerek böylelikle bölgede sürdürülebilir turizmi amaçlayan, tüm dünyada ve seyahat literatüründe gezginlerin ajandasına girmesi hedefleyen organizasyon her sene amacına daha da çok ulaşıyor. Bu sene ‘Toprağı Koru’ temasıyla hayat bulan Tasting Alaçatı Festivali’ne, And Dağları’nın yerli halkının Toprak Ana’ya verdiği isimden olan Pachamama’dan alan Pachamama Alaçatı Otel’de düzenlenen gecede ünlü şef Ahmet Güzelyağdöken’in şahane yemekleri ve gurme sohbeti ile girmiş biri olarak diyorum ki gelecek gastronomi de…
Bu kadar turizmden bahsetmiş ve ülke ekonomimizi toparlamak için turist duasına çıkacak konuma gelmişken, turizme ivme kazandıracak son bir güzel haberle satırlarıma son vereyim. İzmir-Midilli seferleri 17 Haziran’da başlıyor. Alsancak Limanı’ndan vapur 2 saat 45 dakikalık yolculuğun ardından Midilli’de olacak.
Tüm bu güzel gelişmeler sizlere umut ve ilham olsun diliyorum.