Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bence bir ilişkide; evlilik, iş, arkadaşlık vs. en önemli şey dürüstlüktür denir. Samimiyetin belirtisi gözler, dürüstlüğün ifadesi de tutulan sözler ve gerçekleri paylaşmak olarak adlandırılır. Ama bir bakarsınız, samimiyet kisvesi altında en tehlikeli yalanların bile samimiyetle çarptırılmış haline rastlarsınız. “Dürüstlük, kişinin bildiğini söylemekle... İşine geleni söylemek arasında yaptığı seçime dayanan bir ahlak sorunudur” diye de tanımlanır üstelik. Eğitimlerini verdiğim Stephen R. Covey de der ki, “Dürüstlüğü kanıtlamanın en önemli yollarından biri, o sırada yanınızda olmayan kişilere sadakat göstermektir.”
Bir de şu kendine dürüst olma meselesi var, profesyonel bir koç olarak neredeyse en çok üzerinde çalışmak durumunda kaldığım konu diyebilirim bunun için. Bir insanın kendine yapabileceği, hatta yapması gereken en güzel ve ilk şey, kendine dürüst olmasıdır. Dürüstlük; bütün yaratılmışlara şefkat ve merhametle yaklaşmaktır da. Yani kendini ve diğerlerini olduğu gibi görebilmek ve kabul edebilmek, olanı sevebilmek ve şefkat göstermektir.
Yalansız yaşamak, dürüst olmak mümkün olabilir mi? Yalansız bir hayat yaşamak, insana mümkün gibi gelmiyor değil mi? Hele ki Beyaz Yalan diye adlandırdığımız, dozajı herkese göre değişen yalanlar sınıfı varken... Beyaz, pembe, kara, kuyruklu, adına siz ne derseniz deyin bazıları için yalan, yalan sonuçta! Böylesi keskin bir biçimde Doğrucu Davut olanların önemli ve gerçekten dürüst olunması gereken konularda doğruları söyleyip, beyaz yalan ya da pembe yalan kategorisine girebilecek konularda insanları kırmamak, üzmemek adına kolayca yalana başvuranları anlaması elbette ki imkânsız. Doğrucu Davut’lar dürüstlüklerinden asla taviz vermezken, İngiliz centilmenliğinden esinlenmiş beyaz yalan söyleyen sınıfın dürüstlüklerinden taviz vermediklerini sanarak olayları aktarmalarını ya da aktarmamalarını hoşgörüyle karşılamalarını beklemiyorum. Peki, nasıl anlaşacak bu iki grup?
Mesela benim, canımı sıkan bir olay varken annem beni aradığında; anneme toplantıdayım seni sonra arayacağım dediğim olmuştur. Sesimi böyle duymasın, daha keyifli bir zamanımda konuşayım diye, gayet iyi niyetli gerekçelerle beyaz yalan söylerim.
Bu gibi beyaz yalanlar da bana çoğu zaman yalan gibi gelmez. Beyaz yalanlar gerçek bir yalan değil diye düşünürdüm. Bazı çok daha ciddi konular için ise her durumda dürüst olunamaz, olunmamalı diye bile düşündüğüm zamanlar dahi olmuştur. Bazı durumlarda bazı bilgiler içimde kalmalı ve deşifre edilmemeli kısmında hâlâ gelgitler yaşıyorum. Dürüstlüğün de bir sınırı olmalı mı? Her durumda yalan söylememek tamamen dürüst olmak mümkün olamaz gibi geliyordu bana, ama olabiliyormuş!
Çünkü, en küçük konular hakkında bile olsa yalan söylemek, kişisel ilişkileri ve kamusal güveni gereksiz yere zedeliyor. Üstelik can yaktığı, sevgiye zarar verdiği, ilişkileri, aradaki bağı olumsuz etkilediği ve güveni yok ettiği de şüphesiz. Yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş biri olmasam da, sadece beyaz yalanlara başvuran biri olsam da artık şunu biliyorum; yalan söylemek, dürüst iletişim beklentisi içindeki öteki kişileri kasıtlı olarak yanlış yönlendirmek anlamına geliyor.
En çok can yakan kısmı ise, kişisel dürüstlüğe riayet etmemeler, bir kez açığa çıktıklarında da kolay kolay unutulmuyorlar. Sık sık yalan söylemek, sevdiğimiz insanların özgürlüğünü ihlal etmek anlamına geliyor. Ne için söyleniyor olursa olsun, ister beyaz, ister siyah, isterse kuyruklu yalan olsun, yalan yalandır ve dürüst olmanın faydaları kaçınılmaz.
Bu nedenle, yalnızca ve yalnızca doğruyu söylemek gerekli. Yalan söylemek zorunda kalcağınız şeyleri de yapmamak! Bunun insanı daha iyi ve daha mutlu bir insan yapacağı olası. İyi olması dileği ve inancıyla gerçekleri görmemelere, motivasyon için kötü şeyleri bile iyiye çevirme olasılığıma yüksek değer vermemek, en çok da kendine dürüst olmak gerekiyor.
Dürüstlük en ideal motto; hem kendimize hem başkalarına, olabildiğince değil, % 100 dürüst olmak en güzeli. Size nörobilimci Sam Harris’in, başkalarının çoğunlukla yalan söylediği durumlarda, yalnızca doğruyu söyleyerek hayatlarımızda ve toplumda büyük bir ilerleme kaydedebileceğimizi savunan, YALAN isimli bir kitabını tavsiye etmek istiyorum. Bu kitap, yalnızca doğruyu söylemek yoluyla, acı çekmemize ve utanmamıza yol açan pek çok durumdan kolaylıkla uzak durabileceğimizi savunuyor.