Benim televizyon ve ses ile aram pek iyi değildir. Yemek seçmem ama ne izleyeceğimi seçerim. Eve gelir gelmez televizyonu açanlardan değilim yani. Bazen içimden, akşamları kendimi koltuğa atmış halde iken keyifle bir şeyler izlemek gelir. Ne izlediğimin çok ta önemi olmadığı anlarım vardır. Şöyle bir kanalları tararım, yeni bir şeyler keşfederim. Eskiden güzel filmlere denk gelirdim, zamanında gişe yapmış ama benim izleyemediğim filmler. Şimdilerde ise zap yaparken sadece dizilere denk geliyorum. Bir haftada toplam kaç yerli dizi yayınlanıyor acaba merak etmeye başladım?
Medya takip ajansı Interpress’in yaptığı araştırmaya ulaştım. Bu araştırmaya göre haftada 120’nin üzerinde yerli dizi yayınlanıyormuş. Üstelik bu dizilerin tekrarının yayınlandığını da düşünürsek benim diziden başka bir şeye denk gelmeyişimin nedeni anlaşılıyor. Şikayet ettiğim kadar varmış, abartmıyormuşum.
Durumun vahimliği bu kadarda değil; sadece dizi izlemiyoruz, dizi okuyormuşuz da. Seyircileri ekran başına kilitleyen 120’i aşkın yerli dizi hakkında bir ay içinde toplam 4.842 haber yayınlanmış! En çok haber ATV‘de yayınlanan diziler hakkında yapılıyormuş. ATV ekranlarında gösterilen 15 yerli dizi hakkında basında bini aşkın haber çıkarken, Star TV yayınladığı 14 dizi ile yazılı basındaki haberlerde ikinci sıradaymış. Kanal D yayınladığı 10 dizi ile sayfalarda ses getirirken, Show TV ve TRT 8 diziyle yazılı basında yer alarak gündeme girmiş.
Artık siz buna, dizilerle uyutulmak mı dersiniz yoksa uyuşturulmak mı bilemiyorum? Dizikolik bir millet olduğumuz açıkça ortada. Kendimiz çevirip, kendimiz izliyoruz. Yerli malı kıvamında dizi izleyicisiyiz.
Üstelik sadece Türkiye de değil başta Arap dünyası olmak üzere pek çok ülkede Türk dizileri izleniyor. Bir nevi Türk dizileri baharı yaşanıyor da diyebiliriz. Dizilerimiz aldı başını gidiyor. Nereye gidiyor, bu trend ne kadar sürecek bilinmez! Çok fazla uzun sürmeyeceği ve kalıcı olmayacağı aşikar.
Haftanın Karnesi
SınıfI geçenler
Pek çok iş kolunda olduğu gibi moda’nın da kalbi İstanbul’da atıyor. Her sene modacılarımız İstanbul Fashion Week’teki düzenlenen defilelerde moda dünyasına tasarımlarını gösterirler. Onlar başı çekiyor, trendleri belirliyorlar, arkadan konfeksiyon ürünleri ile bu dalga topluma yayılıyor. O sezon ne giyeceğimiz bu defileler ile şekilleniyor. Bu sene Moda Tasarımcısı Özgür Masur’un “Denge” isimli yalın formların dijital baskı tekniği ile güçlendirildiği koleksiyonun İstanbul Fashion Week kapsamında gerçekleştirdiği defilesini Uğurhan Akdeniz yapmıştır. Modanın kalbi İstanbul da atarken İzmir den bir Koreografın bu önemli organizasyonda en iyi isimlerden birinin defilesini gerçekleştirmiş olması bir başarıdır.
Sınıfta kalanlar
Orhan Baba’nın en mutlu gecesine gelmeyen “sümüklü star” lar kim? Sanat hayatına 6 yaşında başlayan Türk müziğinin dev ismi Orhan Gencebay, 60. sanat yılı nedeniyle 32 ünlü ismin şarkılarını seslendirdiği “Orhan Gencebay ile Bir Ömür” adlı albümü çıkardı. Geçtiğimiz gece de Orhan Babanın müzikteki 60. yılına özel “Orhan Gencebay ile Bir Ömür” adı altında bir vefa gecesi gerçekleştirildi. Tarkan, Ajda Pekkan, Ebru Gündeş ve Sibel Can gibi egoları ünlerinin ve sanatlarının önüne geçmiş isimler, albümde Gencebay’ın şarkılarını okudukları halde “Orhan Baba’nın onur ve gurur gecesi” ne katılmadılar. Star olmuşlar ama sümükleri akıyor, büyüyememişler hala! Geceye katılan minik serçe Sezen Aksu’dan ders alsınlar.
Bu hafta neler yaptım?
Pazartesi; Ege Genç İş Adamları Derneği’nin (EGİAD) düzenlediği “Sosyal Medyanın Ticaret Hayatı ve Bilinirliğe Etkisi” seminerine katıldım. Gazetecilerin başı çektiği ardından siyasilerin geldiği, Sosyal Medya kullanımı konusuna artık iş adamlarının da önem verdiğini görmek güzeldi.
Salı; Evde kendi kendime yemekle terapi yaptım. Alelacele yemek yapıp, alelacele yemek yerine özenerek pişirdim ve sindirerek yedim. Zevk alarak yaptığınız her şey ruhunuza iyi gelir. Bende Salı günümü bir terapi modeli olarak ev işi yapmaya ayırdım. Can sıkıntılarımı tereyağı ile birlikte erittim gitti. Asık yüzüm kızgın yağda pembeleşiverdi. Kaygılarımı yüksek ateşte önceden ısıtılmış fırında nar gibi kızarttım. Akşama eve gelen ev halkını mis gibi kokular karşıladı.
Çarşamba; Kültürpark Rotary olarak, düzenli yaptığımız kermeslerden birini daha gerçekleştirdik. Topladığımız ikinci el ürünleri satarak tekerlekli sandalye alıyoruz. Kermesimiz vesilesi ile sokakta satış yaptım. Farklı bir deneyim yaşayarak hayat telaşıma mola verdim, kendime geldim.
Perşembe; Rotary’nin organizasyonunda gerçekleştirilen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Aziz Kocaoğlu’ nun “İzmir” konulu sunumunu dinledim. Kocaoğlu soruları cevaplamadan önce izlettiği filmde ve masalara bıraktığı kitapçıkta “8 yılda İzmir de Neler Değişti?”ğini anlatmaya çalışıyordu. Evet, “8 yılda İzmir de çok şey değişti ama yeteri kadar değil!” Bunun içinde 500 yıl ile yargılanmış ve beraat etmiş bir belediye başkanını yargılamak haksızlık olur.
Cuma; Televizyon programı çekimim vardı. Programa, BASİFED’in yeni başkanı, geçen dönem ESİAD’a başkanlık yapan, TARKEM şirketi ile Kemeraltı’nı güzelleştirme projesini yürüten ve aynı zamanda köşe yazarlığı yapan çok yönlü iş adamı Sıtkı Şükürer’i konuk ettik. İzmir’i konuştuk.
Diziler Roma Tarihi’nin yanında hafif kalır
Şöyle uzaktan uzağa bakıyorum, neredeyse tüm diziler aynı. Ben öyle dizilerimizde saatlerce izlenecek, günlerce takip edilecek bir şey bulamıyorum. Bu kadar dolap, dalavere, entrika, aşk, meşk, ihanet ve travma seviyorsanız size dizilerden daha heyecanlı ve daha sürükleyici bir kitap önereceğim. Üstelik okuyacağınız her şey düpedüz gerçek.
BBC’nin Eski Yunan ve Roma ile ilgili ünlü belgesellerini hazırlayan Simon Baker tarafından yazılmış “Eski Roma” kitabı. Eski Roma tarihi, çok zengin bir imgelemeye sahip, dinamik ve heyecan verici bir üslupla anlatılmış. İçinde cinayetler, aşk ve bir cumhuriyetin katledilişinin öyküsüne rastlayacaksınız. Büyük Pompey’in, Jül Sezar’ın, Augustus’un cumhuriyetin kuruluş ilkelerine ihanet etmeleri, müttefiklerini sırtlarından vurmaları, savaşlarını yalan kampanyalarıyla yürütmeleri, halkı yanlarına çekmek için en büyük yalanları söylemeleri ve cumhuriyet savunucusuyum deyip imparatorluk tacını başlarına geçirmeleri sizi hayretlere düşürecektir. Bizim dizilerde izlediğimiz birbirinin tekrarı, uyduruk hikayelerden ise, bir İmparatorluğun yükselişinin ve çöküşünün hikayesi size çok daha çekici gelecektir.