Çeşme’de neler oluyor?
Çeşme tüm dünya gezginlerinin ilgisini çekmeye başladı, yeni yapılan ve hızla gelişen marinalar, Alaçatı’nın gelişimi hepimizin gözlediği bir gerçek. Fakat yarımadanın dünyaca tanınan merkezlerle boy ölçüşebilmesi, turizmin önünün açılabilmesi için bazı standartlara ve düzenlemelere ihtiyacı var. Aksi halde yakın gelecekte bu trene daha binmeden, eski günlere yani biz bize olduğumuz sakin günlere döneceğimizi görmezlikten gelemeyiz.
Yiyecekler aynı, fiyat farklı
Çeşme ve Alaçatı’da sunulmakta olan yemek, otopark ve çevre düzenleme hizmetlerinin bir standarda kavuşması çok çok önemli. Neden Yunan adalarına gittiğimizde yediğimiz aynı yemeğe, aynı balığa ve içeceklere yarı fiyatı ödüyoruz?
Çeşme’ye gelen milyonerler bile enayi yerine konduklarını düşünerek, kendi teknelerinde veya otellerinde yemek yemeyi seçiyorlar. O zaman da Çeşme’nin yabancı turizme açılması magazin sohbetinden öte gidemiyor olacak demektir. Çeşme Marina’da bir pizzaya 20 Euro, Alaçatı’da bir balıkçıda dört kişinin 500 USD hesap vermesi bir Hollandalıyı veya bir Alman yat sahibini Yunan adalarına geri göndermek demek olmuyor mu?
Geçen hafta Yunan adalarından, Çeşme Marina’ya gelen Hollandalı dostlarımıza yukarıdaki konuları anlatmakta güçlük çektik. Çeşme’ye gelen kaliteli turist; pide, kebap yerine fiyatı makul ve kaliteli deniz mahsullerini temiz, sade bir ortamda keyifle yemek istiyor. Ayrıca tekne ile marinalara gelen kaliteli turist teknesiyle koyları gezmek ve yıllık olarak ödediği marina ücretinin karşılığında teknesiyle zaman geçirebilmek istiyor. Bakalım yabancı bayraklı bir tekne sahibi Çeşme’de deniz yoluyla nereye gidebilir?
Adalar, yasak adalar!
İlk akla gelen yer Aya Yorgi değil mi? Sanmam, o kadar kalabalık ki demir atmak mümkün değil, buradaki yoğun müzik de turist tarafından pek tercih edilmiyor. Tur tekneleri nereye gidiyor; Eşek Adası veya Karaada’ya. Peki turist tekneleri bu adalara gidebilir mi? Hayır gidemez, çünkü Çeşme açıklarında bulunan hiçbir Türk adasına yabancı bayraklı tekneler demir atamıyor.
Yatçı memnun değil
Çeşme adaları Eşek Adası da dahil olmak üzere 2. derece güvenlik bölgesi ve adadaki eşeklerin hayatını bir vakıf kurarak kurtaran Alman Margret Hanım da dahil hiçbir yabancı adaya ayak basamıyor. Bu durumda Çeşme’ye gelen yabancı teknelerdeki çocuklar internette gördükleri güzelim adayı ve eşekleri göremeden geri dönüyorlar, tekne sahibi babaları da yelkenlisi için ödediği yıllık binlerce Euro karşılığında çocukların ağlamaklı hallerine bakarak “saydırmaya” başlıyor.
Çeşme’de neler oluyor farkına varmadan dünyanın sayılı sahil merkezlerinden biri nasıl olacağız bilmem?
“İzmir’de Üç Çocuktuk”
İzmir’de büyümüş üç ünlü ismin; Sezen Aksu, Haluk Bilginer ve Meltem Cumbul’un çocukluk yıllarının anlatıldığı “İzmir’de Üç Çocuktuk” isimli kitap önümüzdeki günlerde piyasaya çıkıyor.
Anı kitapları ve “Perşembeleri Çok Severim” adlı çocuk kitapları ile tanığımız İzmirli yazar Hacer Kılcıoğlu’nun kaleme aldığı kitapta; Sezen Aksu, Haluk Bilginer ve Meltem Cumbul’un Köprü Semti’nde geçen çocukluk yıllarına ait ilginç anıları yer alıyor. Üç ünlü sanatçının çocukluklarına tanıklık eden kişilerle görüşerek hazırlanan “İzmir’de Üç Çocuktuk”, sadece İzmirlilerin değil bu üç sanatçıyı daha iyi tanımak isteyen herkesin ilgisini çekeceğe benziyor. Sezen Aksu’nun Deniz Yıldızı albümünde İzmirli kızlara hitaben yazılmış kendi çocukluğunu anlatan mükemmel şarkısı “İzmir’in Kızları”na ait şarkı sözlerini düşününce bu kitabı okumak için sabırsızlanıyorum.
“Baba sen de ne biçim takardın kısacık eteklerime benim,
Merdiven altında dizimden belime kıvırıverirdim.
Balkona çıkar makber okurdum Köprü inlerdi sert sert bakardın ki Ay! Zor yetişirdim”
İzmir’de Üç Çocuktuk-Hacer Kılcıoğlu-Günışığı Kitaplığı Fiyatı: 15 TL
