Merakla beklenen U2 konseri sayesinde İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı tarihindeki en büyük konseri yaşamış oldu. 50 bin kişinin izlediği konserde herkes, seyirci ile harika bir iletişim kurmayı başaran Bono’ya ve U2’ya bir defa daha hayran kaldı.
Grubu neredeyse şehir şehir takip eden eleştirmenler ve yurtdışında yaşayan arkadaşlarımız da, 360 turnesi bünyesindeki gerçekleşen U2 konserlerinin en iyisi ve en heyecanlısının İstanbul konseri olduğunu söylüyor. Gerçekten de İstanbul Bono’ya iyi geldi, müthiş bir performans sergiledi. Konseri izlemiş olun ya da olmayın fark etmez Bono da bize iyi geldi. U2, Avrupa’nın çeşitli şehirlerini ve tüm dünyayı dolaşırken ilk kez ülkemizdeydi ve Türkiye’nin dünyanın geri kalanı için ne kadar önemli olduğunu, konuşmalarıyla hem bizlere hem de Avrupa’ya hatırlattı. Bono sayesinde dünya basınında da sıkça yer aldık.
Olimpiyat değil çile stadı!
Konserin diğer yüzüne gelince... Atatürk Olimpiyat Stadı’nın gerçekten anlaşılamaz çözümsüzlüklerinden yeterince bahsedildi. İstanbul 2010 Kültür Başkenti etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen, belki de en önemli etkinliği olan U2 konseri için neden yeni ulaşım olanakları sağlanmamıştı? Üç saat süren stada geliş çilesini ve dönüşte yaşanan kaosu düşünürseniz, dev bir yatırım olan Atatürk Olimpiyat Stadı’na gerçekleştirilecek bir sonraki etkinliğe birilerinin gitmesini beklemeleri gerçekten komik. Gidiş macerasının ardından U2 tüm ihtişamı ile sahnede yerini aldı.
Konsere “Beautiful Day” parçasıyla başlamaları harika oldu. Sahneye adım attıkları ilk andan itibaren tüm izleyenlere bu günün özel bir gün olacağını hissettirmeyi ve heyecanlandırmayı başardılar.
Unutturdu
Dev sahnenin ışıkları Bono’yla beraber renkten renge girmeye başladığında artık o ana kadar geçirilen tüm zorluklar unutulmuş hatta bir saattir yağan ince yağmur bile durmuştu. Bono İstanbul’un ve heyecan içindeki binlerce seyircinin o ilk enerjisini hissederek tüm geceyi muhteşem bir festivale dönüştürdü. Sahnenin üzerinde kurulu dev ekranda hem grup üyelerini, hem de U2’nun insan hakları ve özgürlüklerle ilgili global mesajlarını destekleyen görüntülerden gözlerimi ayırabildiğimde seyircilere bakıyordum.
Bizler de bir kere daha bir yabancı misafire; Türklerin özgürlüğe, dürüst, gerçek sanata ve insana değer veren her şeye nasıl bağlandığını göstermiş olduk.
Evet biz de Bono’ya iyi geldik.