Ege sahillerinde mini bir keşif yapayım dedim. Bodrum’cularla, Çeşme’ciler arasında ki rekabete tarafsız bir gözle bakmak istedim. Önce Çeşme turuna çıktım; otelcilerle, yerel yöneticilerle, esnafla konuştum, sokaklarda turladım, plajlarda gözlem yaptım. Genelde Ramazan’ın ilk haftası işlerin yavaşladığını söyleseler de % 75 oranında doluydular. Onların derdi kuru kalabalıktı. Geçen senelerdeki kaliteli yerli turistin yavaş yavaş kuru kalabalıktan sıkılıp Çeşme’den vazgeçiyor olmalarına üzülüyorlardı.
Sonra sıra Bodrum’a geldi. Henüz kimse ile konuşmama gerek kalmadan şehirdeki boşluk beni ürküttü. Sanki Bodrum’a bomba düşmüştü, in cin top atıyordu! Yaz, kış tıklım tıklım dolu olan Küçük İstanbul Bodrum boştu. Bir zamanların en havalısı olan Türkbükü’nde esnaf sokakta çift kale maç yapıyordu. Anlaşılan ramazan nedeniyle mahalle baskısına dayanamayan İstanbullu tatilini evinde ya da Ege Denizi’nin diğer yakası Yunan kıyılarında geçirmeyi tercih etmişti. Çeşme’yi tercih edenler şanslıydı inançlara ve inançsızlara saygılı İzmir insanı herkesi özgür bıraktığından inananda inanmayanda Çeşme da tatilini rahatça yapabiliyordu. Bodrum niye böyle olmuştu, neden boştu? İçimize dert olmuştu. Hürriyet Ege’nin güzel köşe yazarı Bahar Akıncı ile kendimizi Bodrum analizi yaparken bulduk. ‘Mahalle baskısı’ vardı. Ramazan da Bodrum, bildiğimiz Bodrum değildi.
Kendine özgü Bodrum evleri, bu evlerden bozma pansiyonları ile isim yapan Bodrum artık devlerin şehri olmuştu. Butik otellerin yerini bol yıldızlı oteller alıyordu. Gereğinden fazla otel yatırımı yapılmıştı. Rahatına düşkün, alışkanlıklarından vazgeçmeyen İstanbullular sevimli salaş balıkçıların, yerel restoranların yerine restoran zincirlerini tercih eder olmuşlardı. Koca koca AVM’ler açılmıştı. Manavı, şarküterisi, bakkalı, kahvesi, butiği yok olmuştu. Bodrum otantikliğini kaybetmiş, şirin Ege kasabası havasından çıkıp küçük İstanbul olmuştu. Şimdi de bu halinden sıkılıyorlardı.
Anlaya-cağınız Bodrum’un sadece adı kalmış, Çeşme’nin de tadı kaçmak üzere. Çekirge sürüsü gibi geldiği yeri tüketip giden insanımızın yeni destinasyonu neresi olacak merak ediyorum. Önümüzdeki 3 yılda işin rengi belli olmaya başlar. Belki de Bodrumlu, Çeşmeli kendini toplarda modaları geçmez diye ümit ediyorum. Her şey bu kadar iç karartıcı mı derseniz henüz iş işten geçmiş değil. Bodrum da Türkbükü’nü bitirmişler ama şimdi Yalıkavak ve Gümüşlük yeni yükselen trendleri. Umarım akıllanmışlardır, bu cenneti de kendi cehennemlerine çevirmezler. Çeşme henüz yolun başında, hızlı önlemlerle yakaladığı ivmeyi ebedileştirebilir.
Kadınların itici özellikleri
Twitter da “kadınların İtici özellikleri” TT olmuş. Hepsine şahsen bende katılıyorum. Anlayamadığım şeylerden biri ise bu özelliklerinden dert yanan sözde seçici erkeklerin hayatlarında bu tip kadıların oluşu! Sokakta sigara içmeleri / Bebek gibi konuşmaya çalışmaları / Abartılmış makyaj / Küfür etmesi / Şeffaf sütyen askısı / Etekli mayo / Kısa bacaklara uzun çizme giymeleri / Tüy problemi, bıyıklı kadınlar / Yarısı çıkmış ojeler / Bakımsız el ve ayaklar / Sürekli trip
Bu haftanın karnesi
Sınıfta Kalanlar
Tarihin en kalabalık sporcu sayısı ile gittiğimiz olimpiyat oyunlarında ilk 6 günde ne yazık ki hüsrana uğradık. Halterde bile son 24 yıldır ilk defa sıfır çektik. Olimpiyatlarda neden başarısız oluyoruz? Sporcular kadar, spora yatırım yapmayan, sporcuya destek olmayan devlet büyükleri de suçlu değil mi?
Ercan Saatçi Müzeyyen Senar’ın “Benzemez kimse sana” şarkısını söyleyerek resmen katletti. Türk sanat müziği şarkılarını söylemeye nasıl cesaret ediyor şaşırıyorum. Gerçi insan yaptığı her işte şarkıcılık, yorumculuk, yazarlık vs başarısız olursa böyle ne yapacağını şaşırır.
Sınıfı geçenler
RTÜK’ü sınıfı geçeceği aklıma gelmezdi ama oldu. RTÜK en büyük cezasını Kanal D’de Mehmet Ali Birand’ın kullanmış olduğu “Kanlı mı olacak kansız mı?” sözüne kesmiş. Son Galatasaray-Fenerbahçe derbisi öncesi 1 saat 25 dakika süren yayında konuşmalar devam ederken, yayın boyunca ekranın altında, büyük puntolarla “Süper Final Kanlı mı Olacak, Kansız mı?” yazısına yer verildiği için kanala 1 milyon 54 bin 429 TL’lik ceza verilmiş. Çok iyi olmuş. Zaten olaylı derbileri, holiganları gaza getirerek kan gölüne çevirmemek gerekir.
İzmir trafiğine akıllı sistem geliyormuş. Dünyanın pek çok gelişmiş kentinde uygulanan akıllı, çevreci, engelli dostu “Tam Adaptif Trafik Yönetim, Denetim ve Bilgilendirme Sistemi’ni Türkiye’de ilk kez İzmir’de devreye almak isteyen Büyükşehir Belediyesi, yeni trafik sistemini hayata geçirmek amacıyla 6 Ağustos 2012’de proje ve yapım ihalesi gerçekleştirecekmiş. Nerede trafik kitlense orada bunu iyi yönetemeyen bir trafik polisi görürdüm, sanırım akıllı sistem sayesinde bu kabus sona erecek.