Sezin Sivri

Sezin Sivri

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Nedir bu tarihe mal olmuş ünlü kişiliklerin ya da roman kahramanlarının dizi ve filmlerden çektikleri. Bizi izleyebiliyorlarsa eğer, konu oldukları filmlere, dizilere bakıp “bir ben miyim perişan gecenin karanlığında/yosun tuttu gözlerim yalnızlar rıhtımında/bütün gece ağladım dalgalar kucağında” şarkısını mırıldanıyor olmalılar.
Neden bu kadar içlendiğimi soracak olursanız; Muhteşem Yüzyıl dizisini arada sırada da olsa izliyorum, malum “over doz” Hürrem-Süleyman aşkına dayanmak kolay olmuyor. İzlediğimde de “muhteşem bir yüzyıla” ve Osmanlının sınırlarını genişletmiş bir padişah olan “Kanuni Sultan Süleyman”a dair gerçek bir şeylere pek rastlamıyorum.
Birde üzerine yeni vizyona giren “Fetih 1453” filmi tuz biber oldu. Oysaki böyle bir filmin çekileceğini duyduğumda nasılda sevinmiştim. Sonunda dedim, bizimde “Braveheart” , “300 Spartalı” gibi yalnız Türk tarihinin değil dünya tarihinin de yön değiştirmesine neden olmuş hükümdarımızı anlatacak bir filmimiz olacaktı!
“Fetih 1453” ile ilgili tüm eleştirilere kulaklarımı tıkadım, sinemanın yolunu tutum. Dünya alem bizim atalarımızı, Türk aklını tanıyacaktı. Büyük bir prodüksiyondu, heyecanlıydım. Kafamda sürekli Aile şirketlerinde kurumsallaşma ve yönetim danışmanlığı verirken ilham kaynağı olması için anlattığım Fatih Sultan Mehmet’in karakteristik özellikleri, liderlik yetkinlikleri ve fetihleri vardı.
Nede olsa film, Osmanlı Devleti’ne çağ atlatarak imparatorluğa taşıyan Fatih Sultan Mehmet’in 1451 yılında henüz İstanbul’u alma planları yaptığı dönemden başlayarak, şimdiye kadar çekilmiş en büyük tarihi - kahramanlık projesi olma iddiasındaydı.
Filmi izledim... izlerken Fatih ünvanını, 17 devlete son vererek almış, zamanında Osmanlı Devletini büyük bir İmparatorluk haline getirmiş Fatih Sultan Mehmet’in gerçek imajını yansıtmadığını gördüm. Birde izlensin diye filme Muhteşem Yüzyıl’ın Hürremleşmesi gibi “Ulubatlı-Era” aşkı yerleştirilmiş... O kadar çok malzeme varken bu aşka ne gerek vardı!
Kendimizi hiç kandırmayalım. Bu filmi ancak Türkler izler. Nerede “Braveheart” nerede “300 Spartalı” nerdeeeeeeeee “Fetih 1453” ! Asıl üzücü olan nerede yeri yerinden oynatan “Fatih”.
Bir insan kaynakları ve kişilik analizi uzmanı olarak sinemacılara nacizane bir önerim olacak. Tarihi öyküleri izlenebilir kılmak için içine “over doz” “aşk meşk” koymanıza gerek yok. Tarihçilerle çalıştığınız, onlardan danışmanlık aldığınız kadar, hem senaryonun yazımı sırasında hem de çekimlerde kişilik analizi uzmanları ve psikologlar ile de çalışın.
Fatih’i gerek Türk tarihinde gerekse dünya tarihinde önemli kılan elbette ki İstanbul’u alması ve Osmanlı Devleti’ni birkaç katı büyüklüğüne çıkarmasının yanı sıra, Osmanlı devletinin şekillenmesinde üzerinde temellendirdiği sosyo-kültürel yapı, oluşturduğu devlet felsefesi ve bunların çıkış yeri olan kişilik özellikleridir.
Tarih yazan kişilerin başarılarının arkasında IQ’ları (zeka seviyeleri), analitik-pratik bir zekaya sahip olmaları, eğitimleri, bilgileri, 10.000 saatin üzerinde çalışmaları, yani tecrübelerinin etkisi vardır. Birde genler ile gelen kalıtımsal özelikleri, gelişim dönemleri, aşkları, olumlu-olumsuz yaşam tecrübeleri, ailesi ve yaşadıkları çevreninde etkisiyle şekillenen kişilik özelikleri, onlardan beklentiler ile oluşan duygu ve düşünceleri yatmaktadır.
İnsan doğası en iyi karmaşa dönemlerinde, kaos ortamında anlaşılır, belirginleşir. Çünkü her şey yolunda giderken kimsenin bir şey yapmasına gerek yoktur. Bunun bir başka örneği de olağanüstü tarihi olaylardır. Bu tarihi olağan üstü olaylar, olağan üstü özelliklere sahip, karizmatik kişilerin bireysel manevralarıyla daha iyi cözülebilmektedir.
Kişilik analizi uzmanları ya da psikologlar da mevcut testlerin yanı sıra tarihçiler gibi, yazılmış olayları inceleyerek sonuca gitmeye çalışırlar.İstanbul’un Fethi de belirgin özellikleri itibariyle hem tarihcilerin, hem kişisel gelişim ve kişilik analizi uzmanlarının hem de psikologların ilgi alanına girebilecek tarihi olaylardan ve kisilerdendir.
Keşke ”Fetih 1453” filminde Fatih’in yaşamını ve İstanbul’un Fethi bu acılardan ele alınsaydı. İşte o zaman Fetih 1453 filmi tüm dünya sinemalarında kapalı gişe oynardı, Oscar’a bile aday olurdu... İstanbul turist akınına uğrardı.