Paratoner gibiyim ya da mıknatıs özelliğim var diyelim. Bazen nasıl oluyorsa hiç olmayacak yerlerde mühim insanlarla tanışıveriyorum. Birkaç örnek verip bu haftaki tanışmamı anlatayım.
Bundan 5,6 yıl kadar önceki market maceram ile başlayayım. Ben klasik bir boğa burcuyum; açlığa dayanmam imkansızdır. İstanbul’dayız, dönüyoruz artık. Havaalanına doğru yola çıkacağız. Acıkacağımı hissettim. Eşime dedim ki “Takside acıkırsam ve trafik sıkışırsa ben dayanılmaz olurum. Sen taksiyi çağır ben şu marketten atıştıracak bir şeyler alayım”. Markette hedefe kitlenmiş durumdayım, ne yesem seçimindeyim. (Ne yesem seçimi, benim için ne giysemden daha önemli bir husustur.) Arkamdan bir ses... Ne sorduğu mühim değil, ses tonu müthiş ve ben bu sesi tanıyorum. Kafamı bir çeviriyorum; Sezen Cumhur Önal! Başlıyoruz sohbet etmeye, eşim takside beni bekliyor. Az sonra oda yanımıza geliyor. Sezen Cumhur Önal bizi içlerinde Sezen Aksu’nun da olduğu arkadaş toplantısına davet ediyor vs vs.
Başka bir maceram; Amerika’ya gidiyoruz. Aktarmalı uçak, yanıma takım elbiseli bir sürü adam oturuyor. Fazla ciddiler. Ben zaten uçağa biner binmez uyurum, gene aynı moddaydım. İçlerinden biri bana bir soru sormaz mı? Olanlar oldu işte. Hepsi yabancı bir ülkenin devlet adamları ve Birleşmiş Milletlerde benimde basından takip ettiğim önemli bir toplantıya gidiyorlar. Uçaktan iniyorum elimde kartvizitleri. Ve daha böyle bir sürü olay...
Hayat dersim
Bu haftaya gelecek olursak, gene paratonerliğim tuttu diyebilirim. Sabah kahvemi bir Fransız bestseller yazar ile içtim. Adını neden yazamıyorum; kendisine söz verdim...
Geçen sabah kahvaltı sonrası keyif yapıyorum. Huzurlu ve sakin moddaydım. İşte gene olanlar oldu; sabah kahvemi bir yabancı ile içiyorum. Hafif tanıdık geliyor ve herkes ona ayrı bir hürmet gösteriyor ama kimdir çıkaramıyorum. Konuşmamız arasında daha fazla dayanamayarak ne iş yaptığını ve kim olduğunu soruyorum. Öğrenir öğrenmezde ardı sıra bomba sorularımı patlıyorum. Kitap yazma süreci? Bestseller yani çok satan kitapların özellikleri? İlham kaynakları? Hayat amacı? Yazarlar yalnız mı olmak zorunda vs vs. “Dur” diyor bana, “Öğrenme merakın yüzünden beni bile yordun. Sakin ol. Eğer bir yerlerde yazmayacaksan sana tüm bunları anlatırım.”
O bana yazmaya nasıl başladığını, dünyaca tanınan bir yazar olmanın kendisine neler hissettirdiğini, hayatını, pişmanlıklarını ve kariyerinin zirvesinde iken neden ve nasıl ve değiştiğini anlattı. Beklide kendimi bulmak adına sorduğum soruların cevaplarını almanın huzuru içindeydim. Bende kendi kafa karışıklılarımı ve yazmak istediklerimi anlattım. Biraz da o beni konuşturdu diyelim. Önerilerini dinledim. Tüm bunların cevapları bende kalacak, söz verdim ama beni etkileyen bir cümlesini sizinle paylaşmak istiyorum. “Çok fazla düşünürsen hiçbir şeyden emin olamazsın” dedi. Ne yapmak istediğim üzerinde düşünmem, fakat asıl yoğunluğu nasıl yapacağıma verip yola devam etmem gerektiğini fark ettim.
Dönüm Noktam
Tam ihtiyacım olduğu anlarda hayatımı değiştirecek şekilde yolum birileri ile kesişiyor. Ben bunlara mucizevi tesadüflerim diyorum.
2009 yılında Holloywood gurusu Mevlana ve Atatürk aşığı Dr. Deepak Chopra “Benliğin Keşfiyle İçimizdeki Bilgeyi Uyandırmak” konulu bir seminer vermek üzere İstanbul’a gelmişti. O seminer benim hayatımı değiştirdi. Yüzyılın 100 kahraman ve ikonu içinde anılan, Bill Clinton, Madonna gibi isimlerin meditasyon hocası, gönüllü barış elçisi olan Chopra’nın sözlerini aklıma yazdım. “Yeter ki isteyin, tesadüfün sonsuz gücünden yararlanın. Karşınıza çıkan mucizevi tesadüflerin farkına varın ve keşfedin” diyordu. O gün bu gündür hayata farklı gözlerle bakıyorum; mucizevi tesadüflerimi iyi değerlendirmeye çalışıyorum.
Şimdi de birden karşıma çıkan Fransız bestseller yazar... Bakalım bu bilge adam ile tanışmam ve anlattıkları benim hayatımda ne gibi değişiklikler yapacak.
Sizinde mucizevi tesadüfleriniz bol olsun. Belki bir yazar, belki bir kitap, belki bir çocuk size ilham kaynağı olabilir. Yeter ki isteyin ve bakmasını bilin.
Haftanın Karnesi
SınıfI GEÇENLER
Yarın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız. Millet olarak bu günlere gelmemize vesile olan, bizi geleceğe taşıyan ve taşıyacak olan Cumhuriyet Bayramı’mız kutlanmalıdır. Bu tarihi günü bayram coşkusu içinde kutlayacak olan herkesi takdir ediyorum. Türkiye, ulus egemenliğine dayanan laik ve demokratik bir cumhuriyettir.
SınıfTA KALANLAR
Cumhur-iyetimize, dolayısı ile tarihimize sahip çıkamayan, Cumhuriyeti kendi için bir tehdit sanan dolayısı ile beynini yeterince kullanmayan kimseleri sınıfta bırakıyorum. İçimden Cumhuriyet ile barışık olmayan oluşumların içinde bulunan kimseleri bırakın sınıfta bırakmayı okuldan atmak gelse de, gönlüm razı olmuyor. Ne de olsa eğitime ve cahilliklerinin giderilmesine ihtiyaçları var.