Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ağrı
Uzun bir süre, sosyolog Prof. Şerif Mardin’in ortaya koyduğu “mahalle baskısı” kavramı üzerinden dile getirdiği, “Öğretmenler imamlara yenildi” tezini tartıştık.
Mardin’in görüşlerinden kısa bir hatırlatma yapacağım:
“Bir topluluk meydana gelirken özel bir değer gerekiyor. Bu da ’İyi, doğru ve güzel olan’ dediğimiz değerlerdir. Bu değerler olmazsa kolektif bir toplum oluşamaz. İşte cumhuriyet inşa edilirken bu özel değerlere ilişkin derin bir tanım ortaya koyamadık. Osmanlı’da mahalleler belliydi. Cami, imam, Kuran, tekke, külliye ve esnaf gibi birçok birim bir aradaydı. Bu klasik mahallenin yerine cumhuriyet modern belediyeleri koyarak rakip oldu. Bu rakip içerisinde öğretmen, okul, ders kitapları ve öğrenci gibi unsurlar barındırıyordu.”

Haberin Devamı

İmam-öğretmen açılımı
Hafta sonu, gazetemizin 5 yıldır sürdürdüğü “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasından sorumlu Doğan Yayıncılık İcra Kurulu üyesi Tijen Mergen ve Boğaziçi Üniversitesi mezunlarından oluşan bir grup eğitim gönüllüsüyle, Van ve Ağrı illerinin köylerine gittik.
İlk ve ortaöğretimdeki fiziki eksiklikleri yerinde saptamak üzere yaptığımız bu köy ziyaretlerinde, “imam-öğretmen” dayanışmasını gördük.
İmamlar okullaşma oranının artmasında aktif rol alıyorlar.
Oğlaklı köyü imamı Ramiz Güner ile Hıdır köyü imamı Rahmi Elmas kendilerini tanıtırken “resmi imam” vurgusu yapıyorlar.
Bu demek oluyor ki, imam hatip okullarından mezunlar.
Yani köyün ileri gelenlerinin “imam” tayin ettiği, alaylı din adamlarından değiller.

Eğitim talebi yükseldi
Hükümetin ilköğretim çağındaki ihtiyaç sahibi çocuklara verdiği 20-40 TL arasındaki aylık desteğin de etkisiyle, artan eğitim talebi karşısında fiziki kapasite yetersiz kalıyor.
Bu nedenle okul ve yurt açığı hızla büyüyor.
Her evde en az 8-9 çocuk olduğunu da göz önüne alırsak, eğitim yatırımlarına artan talep karşılanamıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “En az üç çocuk yapın“ talimatı, batının aksine doğuda “nüfus planlaması“ olarak algılanıyor.
Ağrı Valisi Mehmet Çetin, illerinde okula gitmeyen çağ nüfusunun 14 bin, Van Vali Yardımcısı Halil Berk ise aynı kesim için sayının 45 bin olduğunu belirtiyor.
İlköğretimde yüzde 90’lara varan okullaşma oranı, ortaöğrenimde yüzde 40’lara kadar geriliyor.
8 yıllık zorunlu eğitimin altyapısı inşa edilememiş.
Ne yurtlar, ne okullar, ne de yollar yetiyor. Yollar demişken, Ağrı-Van arası içimiz dışımıza çıktı; duble yollar delik deşik.

Haberin Devamı

Ağrı ile köprü kuruluyor
“BÜ-81” adıyla bir mail grubu oluşturan Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının, Oğlaklı köyünde yaptırdıkları derslik, köy halkı üzerinde büyük bir coşku yarattı.
Bu destek bir işadamının para yardımından çok daha anlamlı. Çocuklara “rol model“ oluşturan bir yakınlaşma doğuyor. Ağrı ile Aşiyan arasında köprü kuruluyor.
Eğitim gönüllüsü mezunlardan elektrik mühendisi Yaşar, “Çocukluğumda odamda Einstein’ın resmi asılıydı, ben de buradaki çocuklarda üniversite bir hedef olsun istedim“ diyor.
Yerel idarecilerle konuşuyorum, “Öyle çaresiz durumda kalıyoruz ki, bazen dudaklarımızı ısırıyoruz” diyorlar.
Gittiğimiz yerlerde ailelerin durumları üç aşağı beş yukarı aynı:
Anne henüz 30’una gelmeden 4’üncü, 5’inci bebeğine hamile, baba ve ağabeyler eğer iş bulabildilerse evden 1000-2000 kilometre uzakta ya inşaatta ya da kamyonda çalışıyor, yaşları 7-10 arasındaki çocuklar ise çobanlık yapıyor.
Ben de dudağımı ısırıyorum bu tablo karşısında.