Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İzmir Temsilcimiz Bülent Zarif ve yazarlarımızdan Deniz Sipahi ile birlikte oturduğumuz masamızda, İzmirin genç ve girişimci iki işadamını dinliyoruz.İzmirin köklü sanayici ailelerinden Çimstone Doğal Kompoze Taş İşletmeleri şirketi CEOsu Bülent Akgerman ile Uzbaş Tarım Ürünleri Turizm Gıdanın sahibi Can Ortabaşın anlattıkları, sıkça duyduğumuz konulara benzemiyor. Ortabaş ile Akgerman, geçen yıl Urla Şarapçılık şirketi kurmuşlar, İzmirin Urla ilçesinde bağcılık yapıyorlar.Ortabaş çiftlik sevdalısı. Bundan 8 yıl önce Urlada 2 bin dönümlük arazide, Avrupanın en büyük palmiye çiftliğini kurarak toprağa kök veren Ortabaşın yeni projeleri de doğayla bütünleşiyor. Çiftlikte, yüzde 90ı soğuk iklimlerde yaşayabilen 68 çeşit palmiyenin yanı sıra, 1500 çeşit Akdeniz bitkisi de üretiliyor. Satışlar yeni başlayacak. 10 yıl yatırım yapacaksın, 11. yıl para kazanmaya başlayacaksın.Benzeri durum bağ için de geçerli. Henüz 2 yaşındaki bağdan, 2 yıl sonra Urla şarabı alınacak. Deniz Barçın ve Yavuz Karacasulunun da ortak olduğu şarapçılık projesinin hedefi, yüksek vasıflı şarap üretmek. Bu nedenle de üretim alanı 300 dönüm ile sınırlı tutulacak.Ortabaş, 8 yılda 54 ülkeye gittiğini, 27 fuar dolaştığını ve tüm literatürü taradığını belirtiyor. 29 yıl Ege Ticaret ve Sanayi Odasının yönetiminde görev alan babası Nevzat Ortabaşın doğaya olan ilgisinden etkilendiğini belirten Ortabaş, "O yıllarda yurt dışına çıkanlar elektronik eşyalarla dönerdi, babam elinde çift renkli bir gül ile gelirdi" diyor.Şato şarabı yapmak istediklerini söylüyor Ortabaş. Güç iklim koşullarında yetişen özel bir tür. Urladaki arazi düşük nem, kireçtaşı gibi özellikleri nedeniyle zorlu üretim sürecini kaliteye dönüştürme altyapısına sahipmiş.Ortabaş, Karaburun yarımadasında tarihte 72 milyon litre şarap üretildiğini söylüyor, oysa Türkiyenin bugün toplam şarap üretim kapasitesi 69 milyon litre."Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur" sözünün Urlaya uyarlanmış hali...Urla bir yanda palmiye ağaçları, öbür yanda üzüm bağları ile kimliğine yeni etiketler ekliyor. Ortabaşın bu yatırımlara paralel olarak bir hedefi de aynı arazi içinde 15-20 odalı butik bir otel yapmak. Aslına bakarsanız, çiftlik evinin de otelden çok farkı yok, Belçika Kralından, kongre üyesi olduğu GSnin yöneticilerine kadar herkes Urlada ağırlanıyor...2 yıldır köylülerle bağcılık ve Akdeniz bitki türleri üzerine toplantılar yapan Ortabaş, Urlanın "Toprak Dede" olarak anılan Hayrettin Karacası. Karacanın Karadeniz bitkileri ağırlıklı ormanının bir başka türünü burada yeşertiyor. Milliyet Businessın düzenlediği Manisa toplantısı için gittiğim İzmirden, Deniz Restoranda zeytinyağı soslu çipura, denizbörülcesi yemeden dönmedim. Balık sofrası muhabbetsiz olur mu? Doğal yaşamı zenginleştirmeyi yatırım alanı olarak seçen Ortabaşın yakın hedeflerinden bir diğeri de, reçetesiz satılan doğal ilaçlardan üretmek. Ortabaş eline bir arazi geçirmiş ve kitaplar devirmiş, ülke deneyimlerini biriktirmiş ve çapraz etkiler ile yatırım çeşitliliğini artırıyor. Yarın bu konu nerelere kadar uzanacak, göreceğiz.Yeniler, ilkler, yapılmamışı denemek girişimciliğin temel özellikleri. Akgerman da benzer yaklaşımlar taşıyor. 15 milyon dolar yatırımla, kuvartz kompoze taş üretiyorlar. Zeminden sonra, tezgâhlarda da kullanılabilen bu taş, ABDden, Hong Konga kadar çeşitli ülkelerde otellere pazarlanıyor.Yenilikler, yeni neslin daha çok ilgisini çekiyor. Türkiyenin yatırım çeşitliliği artıyor. İzmirden gördüklerim bunlar. Ancak İzmirlilerin gözü hangi yatırımda derseniz, İzmir Limanında. Türkiyenin en büyük limanlarından biri olan İzmir Limanının bu yıl sonuna kadar özelleşmesi bekleniyor. Türkiyenin en büyük lojistik firması Arkasın liderliğinde oluşturulan İzmirliler konsorsiyumu, ihale için sıkı çalışmalara başladı bile. Umarım, hükümet de bu hıza ayak uydurur. syilmaz@milliyet.com.tr İlaç da üretilecek