Hayden, ABD Dışişleri Bakanlığı Terörle Mücadele Daire Başkan Yardımcısı Frank Urbancic ile Avrupa ülkelerini gezerek, uyuşturucu, kara para ve terörün finansmanı gibi organize suçlar alanında, savcılar ve hâkimlerle ortak çalışma yürütüyor. Hayden, bu süre içinde alınan sonuçlara önceki gün Fransa'da tutuklanan PKK'nın 9 üyesine yönelik operasyonu örnek veriyor.25 yıllık savcı olan Hayden, geçen yıl hücresinde ölü bulunan ve "Sırp Kasabı" olarak anılan eski Yugoslavya Başbakanı Slobodan Miloseviç'in, yurtdışına kaçırdığı 5 milyar doların izini sürerek elde ettiği başarı ile dünya kamuoyunda ünlenmişti.Hayden, kendisine yönelttiğim, "El Kadı'nın para trafiğine ilişkin bir inceleme yapıyor musunuz?" sorusunu, terör örgütü El Kaide olarak yorumlayarak "İşimin olağan bir parçası olarak terör, organize suçlar ve kara para konularını soruşturuyorum. Hiç kimse için teminat değilim, yalnızca organize suçları ortaya çıkarmak için bir aracıyım" diyor. ABD Adalet Bakanlığı, Türkiye'ye 2006 yılının eylül ayında ilk kez özel bir görev alanı açtı ve organize suçlar, terör, kara para ile mücadele konularını soruşturmak üzere Savcı Suzanne C. Hayden'ı "yerleşik hukuk danışmanı" olarak atadı. Hayden'ın bir yıllık görev süresi "görülen lüzum" üzerine mart ayına kadar uzatıldı. Türkiye'de de bir dönem ortaklıkları bulunan Suudi işadamı El Kadı'nın "BM'nin teröre destek verenler listesinde adı duruyor mu?" soruma ise "Sanırım, ancak El Kadı araştırması yürütmüyorum" yanıtını veriyor.Hayden, "Türkiye'nin de uzun yıllar üyesi olduğu FATF'ta (Finansal Hareketler Görev Gücü) ABD Adalet Bakanlığı'nı temsil ediyorum. Ülkelerin zayıf yanlarını belirlemeye çalışan bir kurum. Buradaki şansım, çeşitli hukuk konularını Türkiye'deki Adalet ve Maliye bakanlıkları ile konuşmak oldu. Ocak ayında Avrupa ve Türkiye'deki savcılar bir araya gelip müşterek ilişkiler ve stratejik işbirliği oluşturuldu" bilgisini veriyor. El Kadı gündemine girmedi Hayden, terör ve kara para mücadelesinde savcıların küresel işbirliğini şöyle anlatıyor:"Amerika'nın 11 Eylül 2001 saldırısından sonra küresel terörizmle mücadele etmek için uluslararası bir iletişim ağı kurması gündeme geldi. Önceleri biz savcılar, terör suçlarına ve finansal desteklere kendi sınırlarımız içinde bakardık. Terörün finansmanını bulmak, suçu önleyici bir uygulama. 2002 yılında Eurojust (Avrupa Adli İşbirliği) kurulmuştu. Sanırım 11 Eylül, savcılara net olarak dernekleşme ve işbirliği getirdi. Uluslararası Savcılar Birliği ve Türkiye'nin bu yıl başkanlığını yapmakta olduğu SEEPAG (Güneydoğu Avrupa Savcılar Grubu) var." Bu işbirliklerinden alınan sonuçlara örnek olarak "BM yolsuzlukla mücadele kapsamında ülke liderlerinin yurtdışına çıkardıkları paraların geri dönmesini sağladık" diyor.PKK'ya sağlanan finansal desteğin ortaya çıkarılması olduğunu da söyleyen Hayden "Suçların bulunmasında en zor olan terörün finanmanıdır. Türk yetkililer ile başarılı sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum" saptamasını yapıyor. Küresel işbirliği Hayden'ın yurtdışı görevleri arasında Türkiye ilk değil. Moskova'da 1997'de 10 ay, ardından Lahey'de de 3 yıl kalmıştı. 20 yaşındayken Brunei'de öğretmenlik yaptığı sırada hukuk öğrenimi gören Hayden, "Organize suçlar derslerine girdim ve bu mesleğe âşık oldum" diyerek yola ilk çıkışını anlatıyor.Hayden bir İstanbul hayranı. Boğaz ve Kapalıçarşı civarı en çok gittiği yerler. Sade bir hanım. Sokakta karşılaştığınızda, "Amerikalı bir ev hanımı" izlenimi edinebilirsiniz. Hayden'ın yüzüne mahkemelerin soğuk duvarlarının gölgesi düşmemiş; güleryüzlü.Hayden'a "Küresel terörle mücadele eden savcıların ortak yanları neler?" diye sorduğumda "Hangi ülkeden olursak olalım, Avrupa, Afrika, Asya'dan meslektaşlarımızla aynı dile konuşuyoruz. Hukukun üstünlüğüne inanıyoruz, suçluların cezalandırılmasına yönelik adanmışlık gösteriyoruz ve bunları yapmanın en iyi yolunu bulacak yaratıcılığa sahibiz" yanıtını veriyor. syilmaz@milliyet.com.tr Moskova ve Lahey'den sonra Ankara