2010 yılından beri girişim sermayesi destekli bir girişim ekosistemimiz (VC-Backed) olduğundan epey bir yazımda bahsetmiştim, öncesinde ise kendi yağıyla kavrulan bir ekosistemdik. Tekrar hatırlatmak gerekirse girişimler 2010 sonrası tohum yatırım aldılar, büyüdüler, Seri A yatırım aldılar, biraz daha büyüdüler, sonra Seri B, C derken exit’ler başladı, hem yatırımcı hem girişimci koyduklarını kat kat almaya başladılar.
Oyun sektörü ise bu düzenden çok farklı hareket ediyor, son 10 yılda 1 milyon dolar ve üzeri yatırım alan oyun girişimi sayımız sadece 3, evet yanlış duymadınız. Bunlar da Peak, Gram Games ve Dream Games (Genel merkezi Türkiye dışında olanları saymıyorum). Dream Games ve Gram Games’i saymazsak 2015 yılından beri 23 oyun girişimi yatırım almış, toplam aldıkları yatırım ise 2.8 milyon dolar. Yani ortalama 120 bin dolarla oyun dünyasında ayakta kalmaya çalışıyorlar. Peki bu kadar düşük paralara rağmen son 5 yılda neler oldu derseniz yıl sırasına göre Joygame, Panteon, Gram Games, Gripati, Masomo, Peak ve Rollic exit etti. Bir tane unicorn Peak çıktı. Bir tane en kısa sürede 100 milyon dolar üzerine exit eden Rollic çıktı (Kuruluşundan itibaren 20-21 ayda %80’i 168 milyon dolara satıldı).
Startups.watch kayıtlarına göre geçtiğimiz sene 44 tane oyun girişimi kurulmuş. Bu sayı unicorn çıkması, Rollic’in başarısıyla önümüzdeki yıllarda daha da artacaktır. Bu sayının artmasının dezavantajı oyun sektöründe ekip kurmak zorlaşacaktır. Mevcut oyun firmaları da ekiplerini ellerinde tutmakta zorlanacaktır. O yüzden ekip konusunda ne tip çözümler üretilibilir derseniz belki ODTÜ ATOM gibi daha çok oyuna özel kuluçka kurulması bir seçeneğimiz olabilir. Ön tohum aşamasında küçük desteklerle kıvılcımları aleve dönüştürecek ön tohum aşaması fonların ku-rulması destek olabilir. Yukarıdaki da yazdığım gibi 120 bin dolar civarlarına bir oyun girişiminin aleve dönüşüp dönüşmeyeceğini az çok görebiliyorsunuz.
Bir oyun şirketinin bu kadar az paraya akıbeti anlaşılıyor mu derseniz tabiki hayır. Kabaca bir iki oyunu birim ekonomiye dayanarak pozitif nakit akışı sağlayabiliyor musunuzu görmek için bir yatırım bu. Yani otuz oyun deneyip 30. oyunda da çok iyi bir birim ekonomisi yakalayabilirsiniz. Burada esas konu 30. oyunu deneyecek kadar nefesiniz var mı ? Burada da şu anda en büyük destekçiler yayıncılar. Yaptığınız oyunun birim gelir gider dengesini test etmenizde size yardımcı oluyorlar. Bu da para harcamadan test yapmanızı sağlıyor. Bunu şöyle anlatayım, ürün ve teknoloji departmanlarının sizde olduğunu, pazarlama departmanının ise dışarıda olduğunu düşünün. Siz bol bol ürün çıkarıyorsunuz, pazarlama departmanı da bol bol test ediyor. Tutanlara (reklam veya oyun içi alım gelirleri pazarla-ma giderlerinden çok büyük olanları) ise daha sonra bol bol reklam yapıyorlar.
Sonuç olarak oyun sektörü mevcut girişim ekosistemimizden çok farklı dinamiklere sahip. İşin birim ekonomisini çözene kadar hızlı üretim yapabiliyorsanız 20-21 ayda bile yüz milyonlarca dolara girişiminizi satabiliyorsunuz. Tabi satmayıp her sene ortaklarınıza on milyonlarca kar payı da dağıtabilirsiniz. Bu da oyun sektöründe görülen trendlerden. Son bir not, oyun konusunda dünya çapında oyun ve Türkiye girişim ekosistemini daha çok yanyana düşündürecek marka stratejimiz olmalı mı diye kendime soruyorum. Sonra oynadığım oyunların her-hangi birini kimin yaptığına bakmadığım aklıma geliyor. O nedenle oyun sektörü global anlamda “Türkler oyun konusunda çok iyi“ dedirtmeye bile gerek duyma-yan bir sektör ve alev alev.