Ekonomide sık duyduğumuz sözcüklerden birisi “sürdürülebilir büyüme”. Sürdürülebilir büyüme ekonominin mevcut kaynaklarının tamamını kullanarak eriştiği büyüme oranını gösteriyor.
Ekonomi bu seviyede büyüdüğü sürece fiyatlar üzerinde yukarı ya da aşağı yönlü bir baskı olmuyor.
Ekonomiyi bir maraton koşucusuna benzetelim. Bu koşucunun ortalama koşma hızını “sürdürülebilir büyüme”ye benzetebiliriz. Koşucunun zaman zaman kendisini zorlayarak ortalama hızının üzerine çıkması mümkün. Ekonomide buna “aşırı ısınma” denir. Talepte şişkinlik olduğu dönemlerde ekonomi geçici olarak uzun vadeli trendin üzerinde üretebilir. Fakat fazla mesai ile çalışan bir ekonomi bunun karşılığı olarak daha çok ödeme isteyeceği için bu durum uzun vadede enflasyon yaratır. Enflasyonla birlikte talep azalır ve ekonomi tekrar sürdürülebilir büyüme noktasına döner.
Ortalama hızı artıralım
Maratoncu örneğine dönersek kapasitesini zorlayarak ortalama hızının üzerine çıkan koşucu bu tempoyu uzun süre sürdüremez. Eninde sonunda ortalama hızına geri döner.
Bu örnek ters yönde de çalışır. Yani ekonominin büyüme hızı sürdürülebilir büyüme oranının altına düşerse bu sefer de resesyon olur. Ekonomi daraldığı için işsizlik artar. Talepteki azalma fiyatları azaltır. Yani deflasyon olur. Fiyatlar düşünce talep tekrar artar ve ekonomi bir kez daha sürdürülebilir büyüme noktasına geri döner.
Ekonomik istikrar bir ekonominin sürdürülebilir büyüme noktasında olması şeklinde tanımlanabilir.
Ekonominin kısa dönemli de olsa sürdürülebilir büyümeden uzaklaşması ya enflasyon ya da deflasyonla sonuçlanıyor ki her ikisi de yarattıkları belirsizlikler nedeni ile hasara yol açıyor. Yani amacımız maratoncunun aynı ortalama hızda koşmasını sağlamak. O zaman bu koşucu hiç kendini aşamayacak mı? İşte bu noktada “kapasite artırımı” devreye giriyor. Koşucu disiplinli çalışırsa elbette daha hızlı koşabilir.
Burada cazip olan kısa süreli olarak hızını artırması değil. Amaç kalıcı şekilde koşucunun ortalama hızını artırabilmek.
Antrenör ne diyor?
Peki bu nasıl mümkün oluyor? Ekonominin uzun vadeli üretim kapasitesinin artırılması yapısal reformlarla mümkün. Bunlar hükümetin sorumluluğunda geliştirilen plan ve uygulamalarla sağlanıyor.
Hükümet işin arz tarafından sürdürülebilir büyümeyi artırmaya çalışırken Merkez Bankası talep yönünden devreye giriyor. Yani hükümeti koşucunun kapasitesini artırmaya çalışan antrenör olarak görürsek Merkez Bankası da koşucunun hızını izleyen bir koşu bandına benzetilebilir.
Antrenör koşucunun ortalama hızını tespit edip banda kaydediyor. Koşucu ortalama hızının üzerine çıkarsa bant koşucuyu yavaşlatıyor, yavaşlarsa bu sefer hızlandırıyor.