Selva Demiralp

Selva Demiralp

sdemiralp@ku.edu.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Merkez Bankası’nın 24 Şubat’ta faizleri indirip indirmeyeceği piyasalarca dikkatle izlenecek. Merkez’in ne yapacağını tahmin etmek için Enflasyon Raporu toplantısından bu yana yaşanan gelişmelere bakmak lazım. Başkan Erdem Başçı o toplantıda ocak ayı enflasyon rakamının faiz indirim kararı için kritik olduğunu ve eğer söz konusu rakam yüzde 1’den fazla düşüş gösterirse erken faiz indirimine gideceklerini belirtmişti. Ocak enflasyonu eşik altında kalınca erken faiz indirimi gelmedi. Enflasyondaki 93 baz puanlık düşüş 4 Şubat’ta faiz indirimi için yetmediyse, aradan geçen zamanda her şey sabit kalsa bile 24 Şubat’taki toplantı için de yeterli görülmeyecektir. Kaldı ki aradan geçen yirmi günde zayıflayan TL ve petrol fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketlenmeler Merkez’in faiz indirim kararını daha da zorlaştıran gelişmeler. Bu gelişmeler ışığında Merkez’in bu toplantıda faiz indirimine gitmeyeceğini tahmin ediyorum.

Merkez 24 Şubat’ta ne yapar


Önce fiyat istikrarı
Merkez Bankası’na yasayla verilmiş olan fiyat istikrarı önceliği bir tesadüf değil. Bu durum büyümeyi ikinci plana atmak da değil. Çünkü sürdürülebilir büyüme için ön şart fiyat istikrarı. Enflasyonun ısrarla hedefin üzerinde kaldığı bir ortamda bu durum sıkı para politikası, yani yüksek faiz anlamına geliyor. Ancak sıkı para politikasında epeyce mesafe kat edilip enflasyonun düşeceğine dair inançlar kuvvetlendikten sonra uzun vadeli faizler düşer ki bu da politika faizindeki indirimleri beraberinde getirir. Grafikteki mavi sütunlar doğrudan yabancı yatırımların GSYİH’ye oranını (sol eksen), kırmızı çizgi ise enflasyon oranını (sağ eksen) gösteriyor. Burada özellikle 2001 sonrası kararlı adımlar, yapısal reformlar ve başarılı para politikasını takiben 2005-2008 döneminde yabancı yatırımlar açısından Türkiye’nin altın çağını yaşadığına şahit oluyoruz. Para politikası performansını biraz geriden takip ettiği gözlenen yabancı yatırımlar 2008-2009 global krizinden sonra eski ivmesini yakalayamamış.
Doğrudan yabancı yatırımın azalmasında yapısal reformların devamının gelmemesi, hukuk düzeni, düşünce özgürlüğü, siyasi istikrar ve merkez bankası bağımsızlığı gibi pek çok faktör rol oynuyor. İlave olarak 2002-2005 döneminde hızla düşen enflasyonun sonraki dönemde bir türlü yüzde 5’lik hedefi yakalayamamasının da rolü var.
Türkiye’de ne zaman ki yapısal reformlar hızlanır, hukuk düzeni oturur, Merkez Bankası gibi kurumlar bağımsızlığını kazanır, o zaman para politikası baskı ve yorumlarla yolundan sapmak zorunda kalmadan ilerleyebilir. O zaman enflasyon hedefe iner, doğrudan yatırımlar tekrar Türkiye’ye yönelir ve sürdürülebilir büyümede önemli bir dönemeç geride bırakılır.

Kadın cinayetlerine son
Gencecik bir üniversiteli kız evine dönmek için bindiği minibüste katledildi. Çok derin bir acı. Kelimeler kifayetsiz. Kadın cinayetlerine son vermek, kadının ikinci sınıf vatandaş olduğunu ima eden demeçlerin, haberlerin son bulmasından hukuk sisteminin etkin işleyişine kadar zorlu bir değişim sürecini gerektiriyor. Bu noktadan çok uzaktayız maalesef. Kadına yönelik yanlış algıyı değiştirmek için hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Bunu Özgecan için, ondan önceki ve ondan sonraki tüm kadın kurbanlar için yapmamız gerekiyor.