Geçen çarşamba açıklanan Bej Kitapçık ABD ekonomisinde toparlanmanın ılımlı da olsa devam ettiğine işaret etti. Yılın bundan sonraki döneminde ABD cephesinden benzer bilgiler almaya devam edeceğimizi tahmin ediyorum.
Bu da 2015 ikinci yarısında ABD Merkez Bankası Fed’in faiz artırımlarına başlama olasılığını giderek güçlü hale getiriyor. Bu şartlar altında küresel likidite bolluğunun devamı konusunda Fed’den ümidini kesen piyasalar gözlerini Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi’ye çevirmişti. Malum, Draghi, Jackson Hole toplantılarında miktarsal genişleme sinyalleri vermişti. ECB’nin dünkü günkü toplantısında şapkadan hangi tavşanı çıkaracağı merak konusuydu.
Enflasyon olmaması da dert!
Ağustosta yüzde 0.3 ile 5 yıllık dip seviyeye düşen enflasyon rakamı Euro Bölgesi’nde deflasyon tehlikesinin ne kadar yakın olduğunu gözler önüne seriyor.
Hatırlatmak gerekirse deflasyon bir ülkede fiyatların azalması anlamına geliyor. İlk bakışta bunun neden bir sorun teşkil ettiği düşünülebilir. Özellikle de içeride ekonomi deyince ilk akla gelen sorunumuzun fiyat artışları ve enflasyon olduğu göz önünde bulundurulduğunda ‘Bunun tersi bir durumdan niye şikâyet edilir?’ diye sorulabilir.
Sorunun cevabı şu: Ekonomide amaç fiyat istikrarı. Çünkü fiyat istikrarsızlığı ekonomik belirsizlik yaratıyor ve yatırımların engellenmesine neden oluyor. Hele de istikrarsızlık fiyatlardaki düşüşten kaynaklanırsa bu tüketimin de ertelenmesine neden oluyor. Bugün alacağınız malı yarın daha ucuza alma ihtimaliniz doğuyor.
Yatırım ve tüketimin azalması ise talebin daha da daralmasını ve fiyatların daha çok düşmesini beraberinde getiriyor. Böyle düşünüldüğünde deflasyonun aslında enflasyondan daha da tehlikeli.
Çünkü enflasyon problemi sıkı para politikaları ile büyük ölçüde kontrol edilebilse de deflasyonda gevşek para politikası çok etkili olmuyor. Bu nedenle enflasyon rakamları henüz sıfırın altına inmeden politika yapıcıların elini çabuk tutup önlem alması kritik önem taşıyor.
Tehlike ciddi boyutta
Para politikasının elindeki geleneksel araç, kısa vadeli faizler. Haziran toplantısına girerken politika faizini 10 baz puan düşürerek 15 baz puana çeken ECB, dünkü kararla birlikte politika faizini ve koridorun alt ve üst bantlarını 10 baz puan daha aşağı çekerek geriye 5 baz puanlık sembolik bir politika faizi bıraktı.
Ben bu adımın bir etkinliği olacağını düşünmüyorum. Çünkü haziran toplantısındaki indirimleri takiben EONIA zaten ciddi bir şekilde ivme kaybedip sıfır sınırına yakın bir seyir izlemeye başlamıştı. Dolayısıyla 10 baz puanlık ilave bir faiz indiriminin mevcut tabloda fazla bir değişiklik yaratabileceğini sanmıyorum.
Peki geriye kalan silahlar?
ECB’den beklenen Jackson Hole’da bundan sonraki dönemde başlatılması sinyali verilen miktarsal genişleme ve bunun ilk adımı olan varlığa dayalı menkul kıymet alımları (VDMK) ile ilgili detaylardı. Draghi de şapkadan “asıl” tavşanı çıkarmakta çok gecikmedi ve dünkü toplantıda VDMK alımlarının başlayacağını duyurdu.
Ekim ayı itibariyle başlayacak olan ve özel sektöre ait menkul kıymetleri hedefleyecek olan alımların faiz indirimine göre çok daha etkili olmasını beklemek yanıltıcı olmaz.