Sevmek kabiliyeti varsa içinde, seversin hemen. Üzerinde çok düşünmeden. Masum bir öpücükle...
Birbirini tanımayan 20 kişi bir stüdyoda toplanmış. Öpüşmek için. İçlerinde eşcinsel de var, heteroseksüel de. Hayır, öyle “Gece kulübünde tanıştık, alkolün etkisiyle oldu” falan değil. Sadece birbirlerine merhaba deyip öpüşmek için bir araya geliyorlar. Önce karşılıklı selamlaşıyorlar, isimlerini soruyorlar. Yaşlı bir kadını genç bir delikanlıyla, uzun bir adamı ufak tefek bir kızla din, ırk farkı gözetmeden gelişigüzel eşleştirmişler. Kısa bir utangaçlık süresinden sonra öpüşüyor herkes birbiriyle. Başka hiçbir şey yok. Sadece kısacık öpüşüyorlar. Sonrasında biri diğerine “Sana sarılabilir miyim?” diyor. Sımsıkı sarılıyorlar.
Bu kadar kısa zamanda birini sevebilir misin? Seviyorlar işte. Anlıyorsun gözlerinden, bakışlarından. Tatia Pilieva’nın yönetmenliğini yaptığı “First Kiss / İlk Öpücük” isimli viral video böyle bitiyor.
Aslında bu kadar kolay birini sevmek. Üzerinde çok da düşünmeye gerek yok. Sevmek kabiliyeti varsa içinde
seversin hemen. Yoksa...
En fenası budur. İçinde sevgi yoksa yazık sana.
Nişantaşı’nda yeni tat arayışlarım
Yeni yuvam Nişantaşı’nda bir akşamüstü, iş çıkışı ara sokaklarda keşifteyim. Karşıma tahta masaları ve çizgili örtüleriyle bir restoran çıkıyor: Ruha. Urfa demekmiş Ruha. Mutfağı da malum Urfa mutfağı. Açılalı henüz 20 gün olmuş. Sanırım İstanbul’da yediğim en lezzetli yemeklerden biriydi. Restoranın sahibi Mahmut Cevheri ile uzun uzun sohbet ettik. Her güzel mekanın arkasında güzel bir kişilik var. Yoksa ne yapsan olmuyor o yer bir türlü...