Neyse ki medya yoluyla yapılan tartışmalar bir telefon konuşmasıyla sona erdi ve iş tatlıya bağlandı...
KKTC’de Mustafa Akıncı’nın yeni Cumhurbaşkanı seçilmesinin bütün dünyada olumlu karşılandığı bir ortamda, Ankara ile Lefkoşa arasındaki “anavatan-yavru vatan” polemiğinin durup dururken gerginliğe yol açması, büyük bir talihsizlik olurdu.
Sonuçta meselenin kapanmış olması sevindirici. Ancak bu tartışmanın bir iz bırakmaması ve bu tür retoriğin tekrarlanmaması önemli. Bunun için de -kızgınlıkla acele tepki göstermekten vazgeçmenin dışında- Kıbrıs’la ilgili yeni gerçekleri dikkate almak gerek. Nedir bu gerçekler?
***
1) KKTC’de Cumhurbaşkanı seçimlerinde, bağımsız aday Mustafa Akıncı yüzde 60.5 oyla seçildi. Sandıktan çıkan ve milli iradeyi temsil eden bu sonuca saygı göstermek gerek. Akıncı sol cenahtan gelen, yenilikçi, barışçı, çözüm yanlısı bir politikacı olarak tanınır. Kampanyasını “değişim” sloganıyla yürüttü. Sonuç, halkta değişim ve çözüm yönünde güçlü bir iradenin bulunduğunu gösterdi.
2) Akıncı’nın işbaşına gelmesi, Rum kesiminde ve uluslararası camiada iyi karşılandı, yeni liderin şahsında Türk tarafının imajı yükseldi. Tüm bu noktada Türkiye’den onu küçük düşüren sözlerin gelmesi, bir çelişki.
3) KKTC Kıbrıs Rum devleti karşısında eşitlik sağlamak üzere bağımsız bir devlet olarak kuruldu. Ankara bu statüyü tanıyan tek ülke... Akıncı’nın “yavru vatan- anavatan” ilişkisi konusundaki söylemi, aslında Ankara’ya bir meydan okumaktan çok, Kıbrıs Türklerinin daha bağımsız hareket etmek ve kendi ayakları üzerinde durmak arzusunun bir ifadesidir. Bu da, bir “Kıbrıslı Türk kimliği” duygusunun güçlendiği realitesini ortaya koymaktadır.
4) Tabii ki KKTC şimdiye kadar hep Türkiye’nin siyasi, askeri ve ekonomik desteğiyle varlığını sürdürebilmiştir. Bunu kimse inkâr etmiyor zaten. Ama açıkçası zaman zaman “Sayemizde varsınız” anlamında söylenen sözler, Kıbrıs Türklerini rencide ediyor. Bunu resmi beyanlarla tekrarlamaya gerek yok. Evet, KKTC Türkiye’ye hâlâ muhtaç. Ama Türkiye’nin de KKTC’ye ihtiyacı var. Özellikle stratejik ve askeri alanda.
5) Bugün belki de her zamandan daha fazla, Ankara ile Lefkoşa arasında bir uyum, eşgüdüm ve işbirliğine ihtiyaç var. Kıbrıs Türk yönetimi elbet şimdi kendi açısından çıkarlarını düşünürken, Türkiye’nin çıkarlarını da dikkate alacaktır. Ankara’nın da benzer bir kıstasla hareket etmesi ve hükümetin kendi tutumunu empoze etmek yerine birlikte hareket etmesi gerekir.
***
Şu sırada Kıbrıs sorusunun çözüm şanslarının yükseldiği yolunda uluslararası bir kanaat oluşuyor. Bunun çeşitli faktörlerinden biri de Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmiş olmasıdır. Aynı şekilde Rum tarafında Anastasiadis gibi Annan Planı’nı desteklemiş olan bir liderin işbaşında olması da bir fırsat sayılıyor.
Ayrıca bölgesel konjonktür, siyasal ve ekonomik şartlar da uygun bir ortam oluşturuyor.
İşte Kıbrıs’la ilgili yeni gerçekler, özetle bunlar...