Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hafta sonu TV’de binlerce Ortadoğulu mültecinin Yunanistan-Makedonya sınırında yaşadığı dramı izleyenlerin yüreği sızlamıştır.

Türkiye yoluyla Yunanistan’a bin bir zorlukla geçebilen bu zavallılar Makedonya sınırında beklenmedik bir engelle karşılaştılar. Polis onların Makedonya’ya girmelerini önlemek için göz yaşartıcı gaz dahil, kaba kuvvet kullandı.

Medya vasıtasıyla dünyanın gözü önünde cereyan eden bu faciaya Makedonya makamlarının yüreği dayanamamış olacak ki ani bir kararla bu göç dalgasına kapılarını açmak zorunda kaldılar.

Haberin Devamı

Bu kez mülteciler trenlere akın edip Sırbistan’ın yolunu tuttular. Şimdi de oradan Macaristan’a geçmeye çalışacaklar. AB (ve Schengen) üyesi olan bu ülkeye geçtikten sonra, esas destinasyonları olan Almanya, Fransa, İsveç gibi ülkelere ulaşmak mümkün olacak...

Umutları bu, ama bunun gerçekleşme şansı nedir, hiç belli değil. Macaristan şimdiden sığınmacı akınını önlemek için sınırda bir duvar örüyor.


Neden göç ediyorlar?

Makedonya’da olanlar, dikkatleri mültecilerin bu yeni “umut yolu”na çevirdi. Oysa bu, göç güzergâhlarından sadece birini oluşturuyor. Aylardan beri mültecilerin Avrupa’ya ulaşmak için en çok kullandıkları yollardan biri, Libya-İtalya hattıdır. Son aylarda on binlerce Afrikalı ve Ortadoğulu, derme çatma teknelerle bu deniz yolunu denedi. Binlercesi de ne yazık ki daha İtalya kıyılarına varmadan denizde can verdi...

Ülkelerinden kaçanlar o kadar bezgin ki ne pahasına olursa olsun sözde umut yolculuğuna çıkmayı göze alıyorlar.

Onları bu hale düşüren sebepler kendi ülkelerindeki şartlara göre değişiyor. Kimileri iç çatışmalardan, savaştan kaçıyor. Kimileri uğradıkları baskılardan kurtulmak için yurtlarını terk ediyor. Kimileri de işsiz ve yoksul oldukları için daha iyi yaşam koşullarına sahip ülkelere gözlerini dikiyor...


Geçici değil, kalıcı

Bu göç hareketinin başlıca özelliği Asya’dan Afrika’ya kadar çok geniş bir coğrafyadan kaynaklanmasıdır. Diğer bir özelliği de Avrupa’ya yönelmesidir. Nitekim mültecilerin çoğunun Almanya başta olmak üzere yaşlı kıtanın zengin ülkelerine yerleşmek istedikleri görülüyor. (Oysa kendi bölgelerine, hatta dil ve kültürlerine yakın, Suudi Arabistan ve Arap Emirlikleri gibi, petrol zengini ülkeleri düşünen pek kimse yok)... Nihayet bir başka özellik de mültecilerin çoğunluğunun “geçici” değil, “kalıcı” olması olasılığıdır. Bu da tabii göçün adresi olan ülkeleri düşündüren bir husustur.

Haberin Devamı

Bu durumda bu insanlık dramına kim, nasıl bir çare bulacak? Yarınki yazımızda sorunun bu yönüne bakacağız.