“Suriye’ye dönmemiz artık mümkün değil” diyen ve yeni bir yaşam için Avrupa yollarına düşen mülteciler haklı. Anavatanlarını çok sevseler de bugünkü haliyle Suriye’ye kim geri gitmek ister ki?
Bir düzelme işareti olsa, belki birçoğu yabancı ülkelere göç etmek yerine yurda dönüş yolunu tercih edecek. Ama ne yazık ki Suriye artık herkesin gözünde bir “umutsuz vaka”...
Esad rejimi hâlâ iktidarda; ama ülke bölünmüş durumda ve o sadece bazı bölgelere hâkim. Diğer bölgeler IŞİD dahil, çeşitli radikal çetelerin veya farklı etnik ve mezhepsel grupların kontrolünde...
Ülkenin 23 milyonluk nüfusunun yarısı evlerini barklarını terk etmiş halde. Bunun en az 4 milyonu Türkiye dahil, komşu ülkelerde mülteci. Bir kısmı da şu sırada onları kabul edecek bir ülke arıyor...
Kentler, köyler çatışmalarda yıkılmış, hâlâ da yıkılıyor. Üç yüz bin ölünün dışında bir milyondan fazla yaralı var...
Ve en önemlisi, bu büyük felaketin yakında sona ereceğine dair en ufak bir emare yok...
Yeni bir diaspora
Canını kurtarmak için Suriye’yi terk edenlerin, kendilerine yeni bir yuva bulmak için bunca sıkıntı ve eziyet çekmeyi göze aldıklarını anlamak lazım. Onlara ev sahipliği yapan veya yapacak olan ülkeler de (Türkiye dahil) bu Suriyelilerin çoğunun kendi topraklarında kalacaklarını ve dolayısıyla onları entegre etmek gerekeceğini kabul etmeli ve buna göre şimdiden hareket etmelidir.
Artık dünyada -ve özellikle Avrupa’da- bir Suriye Diasporası oluşuyor. Herkes bu gerçeği görmeli...
Farklı bir coğrafya
Bu demografik hareketler oluşurken, coğrafyada da kalıcı olacağı düşünülen değişiklikler oluyor. Diğer bir deyişle, Suriye’deki bölünme kalıcı gibi görünüyor. Artık o eski devlet yapısı çöktü. Zamanla o topraklarda yeni devletçikler yer alacak.
Büyük Güçler bunu şimdiden dikkate alarak daha uzun vadeli stratejilerini ona göre belirliyorlar. Rusya’nın son günlerde Lazkiye ve Tartus’ta askeri üslerini takviye etmesini ve Esad rejimine destek babında modern silahlar göndermesini bu çerçevede değerlendirmek gerek. Moskova Esad’ı kaybetse dahi, Suriye’deki stratejik askeri varlığını kaybetmemeye kararlı. Burası onun Doğu Akdeniz’de Batı ile güç dengesini sağlamayı amaçlayan önemli bir köprü başısı...
Artık Esad’lı veya Esad’sız kimse çözüm sürecinden söz etmiyor. Tüm ilgili devletler devam etmekte olan bu kargaşadan sonra oluşacak yeni duruma göre kendi çıkarlarını koruyacak yeni stratejik “ayarlamalar” peşinde...
Ama bu arada ne oluyorsa gene Suriye halkına oluyor...