Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’de Esad rejiminin “sonunun başlangıcı” mı yaşanıyor?
Son bazı gelişmeler, Suriye’yi yakından izleyen çevrelerde bu sorunun sorulmasına yol açmış bulunuyor.
Sorunun henüz kesin bir yanıtı yok ama askeri cephede ve güvenlik yapısında olup bitenler, Beşar Esad’ın geleceğini tehdit eden çok sıkıntılı bir döneme girdiğinin işareti sayılıyor.
Bu gelişmelerden biri, El Nusra Cephesi’nin başını çektiği ve şimdi “Fetih Ordusu” olarak adlandırılan muhalif güçlerin Kuzey Suriye cephesinde İdlib kenti ve Cisr el Şugur ilçesini ele geçirmesidir. Bu, bir ara askeri duruma hâkim olduğu düşünülen Esad’a bağlı Suriye ordusunun uğradığı ciddi bir yenilgidir.
Esad’ın geleceği açısından çok tehlikeli sayılan diğer bir gelişme de, rejimin temel taşı, ulusal istihbarat servisindeki bir çatlakla ilgili. Dünkü “Daily Telegraph” gazetesinin bildirdiğine göre, örgütün başında bulunan Ali Memluk, Türk istihbaratıyla iletişim kurduğu gerekçesiyle gözaltına alınmış. Bu olayı Esad’a yakın çevrelerde bir çözülmenin sinyali olarak görenler var...

Yeni strateji
Esad güçlerinin askeri cephede yenilgiye uğraması, yönetimin Şam’dan Akdeniz sahilindeki Lazkiye’ye naklini planlamakta olduğuna dair söylentilerin çıkmasına yol açtı. Bu söylentiler şimdilik spekülasyondan ibaret ama durumun Esad için kritik bir noktaya geldiğini de gösteriyor.
Askeri cephedeki gelişmelerin bir de siyasi boyutu var. Muhalif güçlerin başarılı olmasında, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın son oluşturdukları bir “ittifak”ın sağladığı aktif desteğin büyük payının olduğu anlaşılıyor.
Muhalif güçlerin de doğruladığı haberler, Türkiye başta olmak üzere üç ortak devletin Fetih Ordusu’na askeri malzeme ve mali kaynak sağladıklarını ve askeri planlamada da yardımcı olduklarını öne sürüyor.
Ankara bu konuda gizliliği ve sükuneti koruyor ama artık “üçlü oluşum” bir sır değil. Bunun temelinin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen mart ayında Riyad’ı ziyaretinde yeni Kral Salman ile yaptığı görüşmelerde atıldığı biliniyor.
Ankara gibi Riyad ve Doha da, Suriye’de Esad rejiminin son bulmasını istiyor ve bunun sağlanması için muhalif güçlere destek vermeyi amaçlıyor.
Bu Türk hükümetinin iki ortağıyla paylaştığı yeni bir stratejidir. Ve artık gizliliği kalmayan bu destek, Türkiye’nin Suriye krizine daha aktif olarak “müdahil” olmayı göze aldığının bir göstergesidir.

Soru işaretleri
Bu gelişme, son günlerde Türkiye’nin Suriye’ye asker göndermek ve bir askeri operasyona girişmek niyetinde olduğu yönünde birtakım söylentilere yol açtı. Yapılan resmi yalanlamalardan da bunun söz konusu olmadığı anlaşılıyor. Ama bu “üçlü ittifak”ın Suriyeli muhalif güçlere desteğinin sürmeyeceği anlamına gelmiyor...
Bu bağlamda şu anda merakla sorulan bir dizi soru var: Türkiye’nin desteği nereye kadar gidecek? Silahların “ılımlı” muhaliflerin (ÖSO gibi) dışında radikal grupların eline geçmesi riski var mı? Üçlü hareket ABD tarafından destekleniyor mu? Esad’ın hamisi İran ve Rusya’nın buna tepkisi ne olacak?
Bu soruların henüz yanıtı yok...