İmralı’dan PKK’ya yapılan “silahlara veda” çağrısı bize İspanya’da ETA’nın 3 yıl önce silahları bırakmak konusunda yaptığı açıklamayı anımsattı.
Hemen şunu belirtelim: Türkiye’deki ve İspanya’daki ayrılıkçı terörün özellikleri arasında bazı benzerlikler görülse de temelde önemli farklar da var. İspanya 43 yıl süren ve toplam 829 kişinin hayatına mal olan Bask ayrılıkçı terör sorununu, sonunda ETA’nın “silahlı mücadeleden vazgeçmesi” ile halletmeyi başardı.
Bunun başkaları tarafından kolayca kopya edilecek bir “sihirli formül”ü yok. Ama İspanya’da bu noktaya nasıl gelindiğini inceleyerek bazı deneyimlerinden esinlenmek mümkün.
Üç maskelinin sürprizi
İspanya -ve bütün dünya- 20 Ekim 2011’de ETA’nın uluslararası medya yoluyla yayınladığı bir video karşısında şaşıp kalmıştı.
Video’da ETA’nın 3 maskeli militanı, özerk Bask bölgesi başkenti San Sebastian’da örgütün silahları bırakmaya ve İspanya’ya karşı yürüttüğü “silahlı mücadele”yi sonlandırmaya karar verdiğini açıklıyordu. Bununla ETA bir terör örgütü olarak kendisini feshediyordu.
Bu örgüt yöneticilerinin kendi başlarına aldığı bir karardı. Yani İspanya hükümetiyle müzakere sonucu atılan bir adım değildi.
Ama ETA’yı bu noktaya getiren birçok sebep var.
Analistlerin bu konudaki değerlendirmeleri şu iki noktada toplanabilir: Birincisi, İspanya güvenlik kuvvetlerinin aldığı etkin önlemlerin örgütün gücünü kırması, ikincisi -ve belki de en önemlisi- Bask halkının son zamanlarda elde ettiği geniş özerklik ortamında, ETA’ya yüz vermemesi, hatta ona karşı çıkmasıdır.
ETA’ya “Hayır”
Diktatör Franco rejimi altında yeraltı faaliyetine başlayan ETA başta Bask bölgesinde destek görüyordu. Daha sonraki dönemde, demokrasiyle birlikte etnik kimliği, dili ve kültürü farklı olan Bask halkı özerk bir statüye kavuştu, ayrıca ekonomik standardı ülkenin diğer bölgelerinden bile daha yükseğe çıktı.
Son yıllarda Bask bölgesinin siyasi özerkliği öylesine genişledi ki ayrılıkçı unsurların savunduğu bağımsızlık da çoğunluğun gözüne cazip görünmekten çıktı. Aksine ETA bu bölgede terör eylemlerine giriştiğinde San Sebastian veya Bilbao’da halk “ETA’ya Hayır” sloganlarıyla örgütü karşı protesto gösterileri düzenledi.
Birçok analist ETA’yı silahları terk etmeye ve bağımsızlık davasını kaybetmesine yol açan esas nedenin Bask halkının bu tutumu olduğu kanısında. ETA yöneticileri açıkçası gerek ideolojileri, gerekse başvurdukları şiddet nedeniyle, kendi halkından yüz bulamadılar. O kadar ki son zamanlarda örgüt kendi saflarına katılacak militan bulmakta çok zorlandı.
Bölmedi, birleştirdi
Yukarıda sözünü ettiğimiz üç maskelinin yaptığı açıklamadan sonra Bask bölgesinde ve İspanya genelinde ETA’nın varlığı son buldu.
Oysa daha önceki yıllarda hükümet ile ETA arasında varılan ateşkes anlaşmaları hep kısa ömürlü oldu. Bu kez örgüt gerçekten kısa bir zaman içinde silahları bıraktı ve dağıldı. Bask halkı bölgesel yönetim temelindeki özerklik ve huzur içinde yaşamını sürdürüyor.
Bu sistem İspanya’yı bölen değil, aksine birleştiren bir etken olduğunu ortaya koydu...