Hafta sonu Kopen- hag’da cereyan eden terör saldırısı, Avrupa’da uluslararası terörizmin yayılmakta olduğunu gösteren son örnek.
Bu çifte saldırı, bir ay önce Paris’te Charlie Hebdo dergisine ve bir Yahudi süpermarketine karşı girişilen eylemin bir benzeri veya bir devamı...
Kopenhag’daki saldırının ilk hedefi, 2007’de Hz. Muhammed’e karşı çizdiği karikatür nedeniyle şimşekleri çeken İsveçli karikatürist Lars Vilks’in konuşmacı olduğu “ifade özgürlüğü” konulu bir toplantı, ikinci hedefi de bir kutlama vesilesiyle 70 kadar çocuğun toplandığı bir sinagogdu.
Birinci olayda toplantıya katılanlardan bir Danimarkalı film direktörü hayatını kaybetti, karikatürist Vilks ise kurtuldu. İkinci eylemde ise, saldırgana karşı çıkan bir koruma görevlisi öldü, ama çocuklara bir şey olmadı... Daha sonraki bir çatışmada ise polis saldırganı vurup öldürdü...
Paris’ten sonra Kopenhag’ın benzer bir terör saldırısına sahne olması, Danimarkalıları şoke ettiği gibi, “Sıra şimdi kimde?” diye kara kara düşünen Avrupalıları korku ve dehşete düşürdü.
Sınırsız olur mu?
Paris’teki gibi Kopenhag’daki terör saldırısının bir boyutu, Hz. Muhammed’i konu alan karikatürlerle ilgili. Girişilen eylemin amacı İslam dünyasının peygamberle ilgili hassasiyetine meydan okuyanlara bir ders vermektir.
Bu konuda Avrupalıların değer yargılarıyla Müslümanların inanç ve duyarlılıkları arasında çok derin farklar var. Karikatürist Lars Vilks -Charlie Hebdo’daki meslektaşları gibi- din ve peygamberler dahil, her şey ve herkesle dalga geçmeyi “düşünce ve ifade özgürlüğü”nin bir parçası sayıyor. Nitekim Kopenhag’daki konuşmasında da “Bunun istisnası olmaz” şeklinde bir ifade kullandı.
Bu görüşü savunanların hatası, ifade özgürlüğünü “sınırsız” sayması, Müslüman dünyasının hassasiyetini takmaması ve “nefret suçu” yaratan provokasyonlara göz yummasıdır.
Avrupalılar İslam âlemiyle bir sürtüşmeye girmek istemiyorsa, farklı kültürlere sahip toplulukların inanç ve duyarlılıklarına saygılı olmak durumundadır. Öyle bir empati kurulmaz ve uyum sağlanamazsa bundan herkes zarar görecektir.
Kime yarıyor?
Öte yandan bu, eleştirilen görüşlere ve bunun savunucularına terör saldırılarıyla karşılık verilmesini de haklı çıkarmaz. Sık sık belirtildiği gibi, sebepleri ve amaçları ne olursa olsun, terör onaylanamaz. Bu konuda da Avrupa’daki ve dünyadaki Müslüman liderlerine, bu yola sapanlara karşı kesin, net bir tavır sergilemek düşüyor.
Ne yazı ki aslında marjinal bir kesimi oluşturan radikal gruplar ve silahlı eylemciler de Avrupa’daki ırkçılar gibi geniş toplum içinde kutuplaşmaya ve zıtlaşmaya neden oluyorlar. Danimarka gibi özgürlükçü ve hoşgörülü tavrıyla tanınan bir ülkede bile, son terörist eylem, Müslümanlara karşı kuşkular, bazı çevrelerde de güvensizlik yaratmış görünüyor.
Paris’ten sonra Kopenhag’daki saldırılar, meselenin özüne soğukkanlı ve rasyonel bakmak ve çözüm için el ele vermek gerektiğini gösteriyor.