Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen hafta Tunus’ta Ulusal Müze’ye karşı 20’si yabancı turist olmak üzere 23 kişinin ölümüne yol açan terör saldırısını gerçekleş- tirenlerden birinin ağabeyi, BBC’ye konuşurken şöyle yakınıyordu: “Kardeşim iyi bir aile ortamında yetişti. İyi bir sosyal çevresi de vardı. Hatta arkadaşlarıyla içki de içerdi. Sonra ne oldu anlayamadım. Birileri onun beynini yıkadı, kendisine din uğruna ölmek gerektiği fikrini aşıladı”...
Aynı eylemde ölen diğer teröristin amcası da, El Cezire TV’sinde şaşkınlığını şöyle ifade ediyordu: “O bizim yanımızda büyüdü. Tunus kentindeki evimizde birlikte yaşıyorduk. Hiçbir şeyi eksik değildi. Son zamanlarda eve gelmemeye başladı. Arkadaşları ile başka bir yerde kaldığını söyledi. Meğer Libya’daki bir terörist kampında eğitim görüyormuş”...
Bu ifadeler, Tunus gibi Arap Baharı’nın öncülüğünü yapan ve devrimi hayata geçirmekte başarı gösteren bir ülkede, bu iki gencin nasıl olur da o dehşet verici saldırıyı gerçekleştirdikleri sorusunu bir nebze aydınlatıyor.
Sadece yoksulluk değil
Son zamanlarda eylemlerini çok geniş bir coğrafyaya yayan IŞİD’in ve farklı isimler altındaki benzerlerinin- çeşitli ülkelerde gençleri nasıl veya neden cezbettiği, merakla sorulan bir sorudur.
Yapılan araştırmalar, bunun farklı ülke ve şartlara göre, çeşitli nedenleri olduğunu gösteriyor. Yani bu konuyu bir genelleme yaparak geçiştirmek mümkün değildir.
Çok yaygın bir görüşe göre teröre yol açan ve gençleri de terör örgütlerine katılmaya sevk eden nedenlerin başında, yoksulluk, haksızlık, adaletsizlik ve buna karşı duyulan öfke geliyor.
Bunda büyük bir gerçek payı var muhakkak. Ancak bu gençlerin neden terör örgütlerinin (özellikle IŞİD’in) saflarına katıldıklarını açıklamaya yetmez.
Teröristlerle veya yakınlarıyla yapılan söyleşiler Tunus örneğinde olduğu gibi- yoksulluktan, baskıdan veya haksızlıktan başka birçok faktörün de rol oynadığını ortaya koyuyor.
İdeolojik etki
Bu konu geçenlerde İstanbul’da TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği ve konuşmacı olarak da Brookings Enstitüsü’nün önde gelen Ortadoğu uzmanlarında, akademisyen ve yazar Dr. Shadi Hamid’in yer aldığı bir konferansta ele alındı.
Dr. Hamid’in kendi araştırmalarına dayanarak yaptığı tespitleri şöyle özetlemek mümkün:
- Gençleri IŞİD ve benzeri terör örgütlerine “cezbeden” en önemli faktörlerden biri, bunların dinsel ideolojileridir. Bu, yoğun bir propaganda ve telkin kampanyası, yani bir “beyin yıkama” operasyonu ile yapılıyor. Bunun için de modern teknoloji, (internet gibi) yöntemler kullanılıyor.
- Diğer bir faktör de, gençlerin kendilerini kanıtlamak, farklı ve yeni bir şey yapmak, inandıkları bir dava için mücadele etmek hırsıdır.
- Bazı hallerde gençleri serüven duygusu ve heyecanı bazı hallerde vaat edilen para da rol oynuyor.
Dr. Halid’in deyişiyle terör örgütlerinin gençleri cezbeden çeşitli nedenleri var. Dolayısıyla onlarla mücadelede de bütün bu faktörler göz önünde tutulmalıdır.