Geçen cuma günkü yazımda ABD Temsilciler Meclisi’nin, biri Ermeni soykırımı, diğeri de yaptırımlarla ilgili iki beklenmedik karar tasarısını onaylamasının, Washington’da hakim olan Türkiye karşıtı havanın bir göstergesi olduğunu belirtmiştim. Bu yazıda, bu noktaya neden ve nasıl gelindiğini kısaca anlatmaya çalışacağım.
Aslında ABD Temsilciler Meclisi’nin bu tür bir tavır göstermesi bir “ilk” değildir. Son yarım yüzyılda inişli çıkışlı bir seyir izleyen Türk-Amerikan ilişkilerinde zaman zaman benzer krizler yaşanmıştır. Benim 1975-76 yıllarında Washington’da yakından izlediğim ambargoyla ilgili olaylar hâlâ hafızamdadır.
Ancak bu kez fark, Türkiye karşıtlığının aldığı boyutlardadır. Temsilciler Meclisi bu çifte kararı şimdiye kadar görülmeyen bir çoğunlukla almış, hatta buna Kongre’deki Türk-Amerikan dostluk grubu da katılmıştır. Buna karşılık, yönetimden, medyadan bu tavra karşı bir ses çıkmamıştır.
Esas düşündürücü olan da ABD’de Türkiye aleyhtarlığının neden bu raddeye ulaştığıdır. Onların öne sürdüğü sebepler ve argümanlar bizce kabul edilebilir cinsten olmasa da, bunları bilmekte yarar vardır.
Değişen şartlar
Başlıca neden, Amerikalıların gözünde farklı bir Türkiye imajının yer almasıdır. Buna göre, Türkiye artık eskisi gibi ABD’nin yanında değildir, hatta bazı konularda onun karşısındadır da.
Vasat Amerikalı ve hatta Kongre’deki çoğu politikacı, Türkiye’nin yeni küresel ve bölgesele konjonktür karşısından nasıl değiştiğinin farkında değil. Onlar Türkiye’yi hâlâ Kore Savaşı ve Soğuk Savaş dönemi gibi görüyorlar veya görmek istiyorlar. Oysa bu şartlar değişti, Ankara kendi çıkarlarını ön planda tutan bir politika izliyor ve bu da zaman zaman ABD’nin çıkarlarına ters düşüyor.
Bunun pek çok örneği var: Türk-Rus yakınlaşması, siyasal, ekonomik ve askeri iş birliği bunların başında geliyor. Ankara’nın Ortadoğu sorunlarına yaklaşımı diğer bir uyuşmazlık konusu. Ama esas Ankara ile Washington’un birbirine ters düştüğü mesele, Türkiye’nin öncelikli hayati önem verdiği YPG ve terör konusudur. Amerikan kamuoyu bu bağlamda Türkiye’nin Suriye’de giriştiği askeri operasyona olumsuz bakmakta, Kongre de bu doğrultuda Türkiye’yi baskı altında tutmak amacıyla ambargo gibi kararlara başvurmaktadır.
Kısır döngü
ABD’deki Türkiye karşıtı hava, Türkiye’de anti-Amerikanizm’in yükselişine paralel gitmektedir. Amerikalı, Türkiye’de ABD karşıtlığının neden bu kadar yayıldığını, demeçlerde de neden bu kadar sert bir üslup kullanıldığını anlamıyor, bundan da Türkiye’ye eskisi gibi güvenemeyeceği sonucunu çıkarıyor.
ABD’nin iç politikasındaki gelişmeler de Türkiye-ABD ilişkilerinde ayrı bir sıkıntı yaratıyor: Kongre Trump’a karşı. Başkan’ın azledilmesi olasılığı gündemde. Trump’ın Erdoğan’la diyaloğu ve kişisel ilişkileri iyi, ama seçim dönemine gidildiği şu dönemde Trump’ın etkinliği zayıflıyor.
Bu durumda Temsilciler Meclisi’nden geçen ambargo tasarısının ne olacağı, Senato’da aynen kabul görüp görmeyeceği büyük bir soru işareti.
Tasarının Senato’ya gelmesi ve yasalaşması halinde Başkan’ın bunu veto etmesi de mümkün.
Bu arada, Türkiye’nin ABD’de lobi faaliyetine hız vermesi ve baskısını artırması gerekiyor. İlişkilerin kızarak ve sadece tepki göstererek değil, görüşerek ve çıkarlar arasında ince ayarlar yaparak düzeltmekten başka akılcı bir yol yoktur. Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 Kasım Washington programını gerçekleştirmesinde yarar vardır.