NATO Dışişleri bakanlarının Antalya’daki konferansında ele alınan güncel konuların çeşitliliği, 28 üyeli ittifakın ilgi ve faaliyet alanının nerelere kadar uzandığını gözlerin önüne serdi.
Bunun diğer bir göstergesi de bu zirvede, NATO ile farklı şekillerde işbirliği içinde bulunan Bosna’dan Avustralya’ya, Ukrayna’dan Moğolistan’a kadar birçok ülkenin de temsil edilmesidir.
Soğuk Savaş döneminde NATO’nun üye sayısı gibi, üstlendiği misyonun alanı ve niteliği de çok daha sınırlıydı. Amacı Sovyetler Birliği’nin başını çektiği Varşova Paktı’na karşı Kuzey Amerika ve Avrupa’daki üye ülkelerinin güvenliğini sağlamak ve ortak askeri gücüyle yeni bir dünya savasının çıkmasını önlemekti.
NATO bu misyonunda başarılı oldu. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, Varşova Paktı tarihe karıştı; ama NATO yaşamaya devam etti.
Dünya değişik şartlarla 21. yüzyıla girerken, NATO da amaçlarını ayarlamak zorunluluğunu hissetti, ilgi ve faaliyet sınırlarını “alan dışı”na uzattı, Bosna’dan Afganistan’a kadar bazı kritik bölgelere asker göndermeyi ve yeni barış misyonları yüklenmeyi göze aldı...
Yeni tehditler
Son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinde ortaya çıkan yeni tehditler NATO’nun bireysel veya kolektif güvenliğini ve geleceğini etkileyecek nitelikte.
NATO açısından terör gibi tehditler, Avrupa’da direkt bir askeri tehdit kadar tehlikeli sayılıyor.
Sadece terör mü? Dünyanın çeşitli yerlerinde siyasi kargaşa ve istikrarsızlık da artık NATO’nun ilgi alanına giriyor. Bunun son bir örneği, Libya’ya karşı girişilen askeri harekâttır.
Kısacası NATO artık üstlendiği misyonun alanı eskiden belirlediği coğrafyanın ötesine gidebiliyor, giriştiği hareketin niteliği de tehdidin cinsine göre değişiyor.
Bu bakımdan Antalya’daki NATO zirvesinde Ukrayna krizinin yanı sıra dikkatlerin başlıca odak noktasının terör ve daha spesifik olarak IŞİD tehdidi olması, şaşırtıcı değil tabii.
Bu zirve, ev sahibi olarak Türkiye’ye hem özel durumunu anlatmak, hem de IŞİD tehdidine karşı daha etkin bir işbirliği yapmak zorunluluğunu vurgulamak fırsatını vermiştir.
Nereye kadar?
NATO’da bu konuda prensipte bir mutabakat var. Nitekim Genel Sekreter Stoltenberg de NATO’nun IŞİD’e karşı mücadelede “daha neler yapılabileceğini” değerlendireceğini söyledi.
Ancak mesele bu detaydır: NATO nereye kadar gidebilir? İttifak şimdiye kadar aktif bir müdahalede bulunmaktan çekindi ve işi ABD’ye (ve koalisyona) bıraktı.
NATO yetkilileri bu ve buna benzer her durumda NATO’nun müdahale etmesinin beklenmemesi gerektiğini belirtiyorlar; NATO, BM’nin yerini tutacak bir alternatif olamaz, diyorlar.
Ne var ki dünyadaki yeni tehditler ve NATO’daki yeni güvenlik anlayışı, ittifakın -varlığının da bir anlam taşıması için- yeni misyonlar üstlenmesi ihtiyacını ortaya koyuyor.
Bu bakımdan NATO stratejilerini güncelleştirmek durumunda...