Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İran’la varılan nükleer anlaşmanın ardından dünyada hararetle tartışılan soru, bunun Tahran’ın iç ve dış politikalarını nasıl etkileyeceğidir.
Bu konuda iki düşünce ekolü var.
İyimser düşünceye göre, nükleer anlaşma İran’a dünyayla bütünleşmek imkânını verecek.
Ekonomik alanda, yaptırımların kalkmasıyla İran kalkınma hamlelerine girişecek ve halkın yaşam düzeyini yükseltebilecek.
Siyasi alanda, Tahran Batı ve ABD ile yakınlaşacak, bölgesel bir güç olarak ortaya çıkacak. Bu da kendisine özellikle Ortadoğu’da daha aktif roller oynama fırsatını sağlayacak.
Bu görüşü savunanlar, İran’ın dünya ve özellikle Batı ile entegre olmasının iç politikasında da değişikliklere yol açacağı kanısındalar. Bu durum Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin birtakım siyasi reformlar gerçekleştirmesi için elini güçlendirecek, yani İran’da rejim yumuşayacak, halk rahatlayacak...
İran’da bu konuda güçlü bir umut ve inanç var. Nitekim anlaşma haberi üzerine Tahran ve diğer kentlerde büyük kalabalıkların sokaklara dökülüp bu olayı coşkuyla kutlamaları da bunu gösteriyor.

Dini lider kalırsa...
İkinci düşünce ekolüne göre, İran’ın bu anlaşmadan sonra politikalarında köklü bir değişiklik yapması beklenmemeli. Rejim ideolojik çizgisinde kalacağı gibi, anlaşmanın sağladığı olanakları da kullanmaya bakacak.
Bu düşünceyi savunanlar, önceki gün Ayetullah Hamaney’in yaptığı konuşmayı örnek olarak gösteriyorlar. İran’ın bir numaralı lideri sayılan Hamaney çok açık şekilde nükleer anlaşmadan sonra İran’ın ABD’ye karşı düşmanlığının devam edeceğini, Suriye’den Yemen’e ve Filistin’e kadar bütün davalarda mücadelesini sürdüreceğini vurguladı.
Bu görüşte olanlar da İran’ın Ortadoğu’daki saldırgan politikalarından vazgeçmeyeceğini ve bölge ülkeleri için tehdit oluşturacağını öne sürüyorlar. Bunların başında İsrail ve Suudi Arabistan ile Körfez ülkeleri de geliyor. Bu Arap ülkeleri İran’ın kazandığı cesaretle “Şii nüfuzunu” yaymaya ve rakiplerini “istikrarsızlaştırmaya” kalkışacağını söylüyorlar.

Hızlı değişiklik olmaz
Bu iki görüşten hangisinin gerçekleşeceğini kestirmek için zaman henüz erken. Kaldı ki anlaşma şartlarının uygulanması (örneğin yaptırımların kaldırılması) belirli bir takvime bağlanmış.
Bu arada İran’ın içinde Hamaney ile Ruhani’nin yetkilerini nasıl kullanacağı, son sözü kimin söyleyeceği de çok önemli. Bu da İran’ın hangi yolu seçeceğini belirleyecek olan önemli bir faktör.
Ama dediğimiz gibi, nükleer anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra, bugünden yarına, İran’ın politikalarında büyük değişiklikler beklenmemeli...
YARIN: Ortak mı, rakip mi?