Akdeniz’in peşinden Güneydoğu Asya’da yaşanan göçmen dramı, sorunun küresel boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Sorun artık sadece karada değil, denizde de.
Ortadoğu ve Afrika’dan kaçanlar, derme çatma teknelerle İtalya ve Avrupa yönünde, Akdeniz’e açılıyorlar. Bu tehlikeli yolculuk bazen teknelerin batması yüzünden ölümle sona eriyor. Teknelerin sahile ulaşması halinde ise, göçmenler mülteci kamplarına yerleşiyor. İleride bir gün bir Avrupa ülkesinin kendilerine sığınma hakkını vereceği umuduyla...
Güneydoğu Asya’daki göçmen krizi bir o kadar -veya daha da- dramatik. Çoğu Myanmar’dan (Birmanya) kaçan Müslüman Rohingyalar denize açılıyorlar. Şimdiye kadar bu göçmenler (Bangladeşliler gibi) açık denizlerde dolandılar. Bir kısmı dayanamayıp öldü, diğerleri aç, susuz hayata tutunmaya çalıştı. Neyse ki geçen gün Malezya ve Endonezya bu göçmenlere kapılarını açmayı ve onları geçici kamplara yerleştirmeyi kabul etti...
Kurtarma ve barındırma
Dünyanın iki ayrı bölgesinde eş zamanlı olarak gerçekleşen bu “denizden göç akını”, sığınmak istedikleri ülkeleri ciddi bir ikilem karşısında bırakıyor.
Göçmenleri o köhne teknelerde denizin ortasında kendi kaderlerine terk etmek insanlığa sığmaz. Evet, suç bu insanları her an batma tehlikesine maruz olan teknelerle büyük para karşılığında kaçıran mafyalarda... Ama hiçbir vicdan göçmenleri bu halde bırakmaya izin vermez.
Her iki bölgede de denizlerde cereyan eden trajediler, öncelikli görevin bu insanları ölümden kurtarmak olduğunu göstermiş bulunuyor.
Nitekim AB ülkeleri bu yönde bir karar aldı. Malezya, Endonezya ve Tayland da öyle.
Bundan sonraki adım onları barındırmaktır. Açıkçası, kimse bu yoldan gelen göçmenlere sığınma imkânı veya mülteci statüsü vermek istemiyor. Malezya ve Endonezya onları bir yıl kamplarda kalmak koşuluyla kabul etti. Sonra geldikleri ülkelere veya onları kabul etmek isteyen başka ülkelere gönderecekler... Akdeniz’den gelenler de İtalya’da geçici kamplarda barındırılıyor. AB’nin ele aldığı bir plana göre bunların 20 bini üye ülkelere dağılacaklar ve oralara yerleşebilecekler. Ya diğer on binlerce göçmen ne olacak? Belli değil.
Caydırma ve zorlama
Göçmenleri denizden kurtaran ve geçici kaydıyla barındıran ülkeler -ve onları sığınmacı olarak kabul etmeye hazır olan diğer ülkeler- açısından, sorunun bazı önemli açmazları var.
Bunlardan biri bu göçmenlere uzatılan yardım elinin, özendirici bir etki yapıp, yüz binlerce yeni göçmenin aynı yolu seçmeleri olasılığıdır. O zaman böyle yoğun bir göçmen akınıyla baş edilemeyecek...
Diğer bir sorun da insan kaçakçılarıyla mücadeledir. Bu çeteler göçmen akınını teşvik ediyor. AB bunlarla nasıl mücadele edeceğini şu anda tartışıyor.
Bir başka zorluk da göçün kökünü kurutmak, yani insanların kaçtıkları ülkelere bunu önlemeleri için baskıda bulunmaktır. Siyasi nedenlerle kaçışlara sebep olan hükümetler, rejimler politikalarını değiştirir mi? Yoksulluk nedeniyle göçmenlerin terk ettiği ülkeler birdenbire kalkınabilir mi?
Göç sorununa çare bulmak kolay olmayacak gibi görünüyor.