Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IŞİD bu hafta Irak’ta Ramadi’yi, Suriye’de de Palmira’yı ve son sınır karakolu El Tanef’i ele geçirmek suretiyle, iki cephede birden ilerleyişini hızlandıracak güçte olduğunu gösterdi.
Geçen gün Ramadi’nin düşmesinden sonra, bunun IŞİD için ne kadar önemli bir başarı ise, Irak hükümeti için de o kadar ciddi bir yenilgi olduğunu yazmıştık. Şimdi aynı şeyi Esad rejimi için de söyleyebiliriz.
Gerçekten bu, Suriye ordusunun uğradığı en büyük kayıplardan biri. Suriye askerlerinin antik kent Palmira’yı savunamaması ve aynı zamanda stratejik bir önem taşıyan bu bölgeyi IŞİD savaşçılarına terk etmesi, artık ciddi bir güç ve moral bozukluğu içinde bulunduklarını ortaya koyuyor.
Halen Suriye topraklarının yaklaşık yarısı (95 bin kilometrekare) IŞİD’in kontrolü altında. Ve Şam’da hiçbir yetkili, örneğin Palmira dahil, bu toprakların bir karşı saldırıyla geri alınması olasılığından söz etmiyor...
Esad mı, IŞİD mi?
Suriye cephesindeki son gelişme, Esad için en büyük tehlikenin çeşitli muhalif gruplarından ziyade, IŞİD’den geldiği gerçeğini hatırlatıyor. Zaten Esad dahil, Şam’da resmi ağızlar öteden beri bu tehlikeye işaret ediyorlardı. Ankara’da bazılarının bir ara Esad ile IŞİD arasında gizli bir anlaşma olduğunu, IŞİD savaşçılarının Suriye ordusuna değil muhaliflere karşı savaş açtığını iddia etmesinin hiç de doğru olmadığı bu son olaylarda da kanıtlanmış oldu...
Diğer bir değerlendirme hatası da sadece muhalif güçlerin (Özgür Suriye Ordusu gibi) Suriye’yi Esad’dan kurtarabileceği düşüncesiydi. Dolayısıyla, bu güçlere maddi manevi destek sağlanmıştır. IŞİD ortaya çıktıktan sonra da muhalifler için esas hedefin IŞİD değil, Esad olduğu söylendi.
Oysa farklı eğilimli gruplardan oluşan, birleşik ve güçlü bir cephe kuramayan muhalifler Esad karşısında fazla bir şey yapamadılar. Cenevre’deki görüşmelerde tartışılan “Esad’lı bir geçiş süreci” fikrine şiddetle karşı çıktılar.
Sonuçta ne askeri ne de siyasi alanda bir çözüm sağlanabildi. Bu arada IŞİD Suriye’deki hâkimiyet alanını genişletti ve Esad’ın ordusuyla boy ölçüşecek duruma geldi...
Sonun başlangıcı mı?
IŞİD’in son askeri kazanımlarından sonra, “Bu, Esad’ın sonunun başlangıcı olabilir mi?” sorusu gündeme geliyor.
Şu anda henüz bu soruya kimse kesin bir yanıt veremiyor. Ama Esad rejiminin eninde sonunda son bulacağı varsayımından hareketle, şöyle bir soru da soruluyor: “Esad sonrasında ne olacak? Suriye’nin başına kim geçecek?”
En büyük endişe, ülkenin yarısına hâkim olan IŞİD’in Şam’daki yönetimi de ele geçirmesi tehlikesidir. Diğer kaygı verici bir olasılık da bu kez IŞİD ile muhaliflerin çatışması, etnik ve mezhepsel sürtüşmeler ortamında ülkenin parçalanması ve büsbütün kaosa sürüklenmesidir.
Bu arada şimdiye kadar Esad rejiminin savunucusu ve bir tür garantörü olan İran ve Rusya’nın, son gelişmeler karşısında ne yapacağı da büyük bir soru işaretidir.
Bu konuda onlardan bir ses yok. Yalnız bilinen şey, onların da IŞİD’in hâkim olduğu bir Suriye -ve Irak- görmek istemedikleridir. Yakın uzak, pek çok ülke gibi...