Soçi Mutabakatı uyarınca, YPG’nin Suriye’nin kuzeydoğu- sundaki belirli bölgeden çıkarılması için verilen 150 saatlik sürenin bitiminin 29 Ekim’e, yani Cumhuriyet Bayramı’nın kutlandığı güne denk gelmesi sadece bir rastlantı mı bilemiyoruz ama sonuç itibarıyla bu olayın bu tarihte gerçekleşmesi sembolik bir anlam taşıyor.
Bu akşama kadar sahada her şey iyi giderse, Barış Pınarı Harekâtı’nın amacına geniş ölçüde ulaşılmış olacak, güvenli bölgenin kurulmasının yolu açılacaktır. Bu arada, Suriye’deki 8 yıllık iç savaşın sona ermesi ve barışçı bir çözümün sağlanması için çalışmalara hız verilecek, yeni bir anayasa hazırlıkları için ilgili taraflar bu hafta Cenevre’de toplanacaktır...
Bunca ölümden, yıkımdan ve acıdan sonra, nihayet tünelin sonunda bir umut ışığı görülüyor. Artık hedef, Suriye’nin barışa kavuşması ve toparlan- masıdır...
***
Bugün Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanının 96. yıl dönümünde geriye bakıldığında, başkalarına örnek olan büyük başarılarından biri de İstiklal Savaşı sırasındaki düşmanlarıyla ilişkilerini hızla normalleştirmesi, hatta onlarla yeni ittifaklar oluşturmasıdır. Bu politika iç ve dış barışı pekiştirmeyi ve hızla kalkınmayı sağlamıştır.
Suriye’nin yaşadığı acılardan sonra bugün bilhassa böyle bir sağduyuya ihtiyacı vardır.
Dünya neden kaynıyor?
Son haftalarda dikkatlerimiz Suriye’deki olanlara o kadar odaklandı ki dünyanın çeşitli yerlerinde sokak protestoları şeklinde kendini gösteren toplumsal hareket, gereken ilgiyi görmedi.
Aslında olaylar televizyon ekranlarına kısaca yansımadı değil. Bağdat’tan Barselona’ya, Beyrut’tan San Tiego’ya kadar Hong Kong’dan Etiyopya’ya kadar pek çok yerde, halk sokaklara dökülüyor, sıkıyönetimini ve isteklerini duyurmaya çalışıyorlar. Ama yer yer polis veya asker müdahale ediyor hatta ateş açıyor, sonuçta çatışmalar oluyor, kan dökülüyor...
***
Barselona ve Hong Kong’daki protestoları bir yana bırakırsak, diğer ülkelerdeki sokak hareketlerinin benzer veya ortak faktörlerden kaynaklandığını görmek mümkün.
Barselona ve Hong Kong’daki olaylar daha çok bu halkların daha bağımsız veya özerk bir yönetime kavuşmak, merkezi otoriteden kurtulmak ve daha özgür yaşamak isteklerinden kaynaklanıyor. İkisinde de bu hareketinin bir lideri yoktur, yüz binlerce kişi sosyal medyayla iletişim kurarak eylemlerini gerçekleştiriyorlar.
Diğer ülkelerde son günlerde büyüyen ve pek çok kente de yayılan sokak hareketlerinin en önemli nedeni, ekonomik ve sosyal şartlardır. Daha spesifik olarak, bu sebepler yoksulluk, yolsuzluk, işsizlik, pahalılık, eşitsizlik ve adaletsizlik, yönetimin kötü veya yetersiz olması, politikacılardan ve hükümetten artık ümit kesilmesi gibi faktörlerdir.
İlginç olan şey, bu sokak hareketlerinin günümüzün teknolojik imkânları sayesinde sosyal medya yoluyla hızla her tarafa yayılması, hatta bunun bir “domino etkisi” ile global boyutlar almasıdır. Kuşkusuz bunun daha uzun vadeli etkileri ve yansımaları da bütün dünyada görülecektir.