Beklendiği için sürpriz olmadı. Avrupa Parlamen- tosu’nun (AP) “Ermeni soykırımı” ile ilgili bir tasarıyı onaylamaya hazırlandığı günlerden beri biliniyordu.
Bu bakımdan Avrupa Birliği ülkelerinin 751 seçilmiş milletvekilinin oluşturduğu bu uluslararası parlamentonun -büyük çoğunlukla- aldığı karar Ankara’da büyük bir şok yaratmadı. Nitekim resmi ağızlar kararı “gülünç”, “hukuki zeminden yoksun”, “kabul edilemez” gibi sözcüklerle nitelendirdiler. Bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan daha baştan böyle bir kararın “bir kulağımızdan girip diğer kulağımızdan çıkacağını” söyledi...
Aslında AP’nin aldığı kararların hukuken bağlayıcı bir niteliği yoktur. Yani AP’nin bu kararından sonra Türkiye ile AB arasındaki müzakere sürecinin aksaması ve hele birtakım yaptırımların gündeme gelmesi söz konusu değildir.
Karar karşısında Ankara’nın, verdiği resmi tepki dışında, fazla telaşlanmamasının nedeni de budur.
Psikolojik etki
Ne var ki AB ülkelerinin farklı siyasi gruplarını temsil eden böyle geniş bir yapının aldığı bu kararın siyasi anlamı ve psikolojik bir etkisi görmezden gelinemez.
Bu kararın Papa’nın aynı konudaki açıklamasının ardından gelmesi açıkçası Türkiye için bir darbedir. Erivan ve Ermeni Diasporası, 1915 olaylarının 100. yıldönümünü aşmak için giriştiği atakta hedeflediği kazanımları elde etmenin sevincini yaşıyor. Bunun pratikte “kıymeti harbiyesi”nin ne olduğu tartışılır. Ancak, uluslararası platform’da “küçük Ermenistan”ın nasıl oluyor da “koca Türkiye”yi sıkıntılı duruma sokabileceğini iyi değerlendirmek lazım.
Gene geç kalındı
Türkiye bu meseleyle yıllardır karşılaşıyor. Şimdiye kadar Fransa’dan Rusya’ya kadar pek çok devlet ve pek çok ülkenin parlamentoları “Ermeni soykırım”nı tanıyan kararlar aldı. Bu zaman zarfında Türkiye’nin kendi görüşlerini duyurmak ve bu tür kararları önlemek için çeşitli alanlarda çok daha aktif olması gerektiği söylendi ve yazıldı. Ermenilerin 100. yıldönümü münasebetiyle büyük bir atağa geçeceği çoktan biliniyordu. Geçen yıl hükümet yetkilileri Türkiye’nin de önemli adımlar atacağını söylediler. Ama yapılanlar ses getirmedi.
Oysa Avrupa’daki Türk Diasporası da bu iş için organize olup faaliyete geçebilirdi. Türk politikacılar, Meclis üyeleri, diplomatlar Avrupa Parlamentosu’nda lobi için seferber olabilirdi. Yabancı medya ve çeşitli dillerde yayın olanakları kullanılabilirdi...
İmaj sorunu
Bu tür bir kararın dış destek görmesinde, kuşkusuz Ermeni Diasporası’nın uluslararası camiada sahip olduğu konumun ve nüfuzunun geniş payı var. Ama şu da bir gerçek ki birçok ülkede Ermeni iddia ve taleplerine çeşitli nedenlerden (din, insan hakları gibi) sempatiyle bakanlar da çoktur.
Buna karşılık, Türkiye’nin iç sorunları ve dış politika dalgalanmaları sonucunda son zamanlarda bir “imaj sorunu” ile karşılaştığı görülüyor. Türkiye her zaman Ermeni atakları karşısında ABD ve Avrupa ülkeleriyle sıkı ittifak bağlarını ve stratejik önemini koz olarak kullanmıştır. “Financial Times”ın deyişiyle, Türkiye’nin “Batı’da güvenilirliğinin sorgulandığı” bir ortamda Ankara’nın elindeki “stratejik kart” da eskisi kadar etkin görünmüyor.