Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyanın saygın gazete- lerinden “Financial Time” dün Ankara’daki Koalisyon çabalarının sonuçsuz kalmasına ilişkin haberi, “Türkiye belirsizlik içinde seçime gidiyor” başlığıyla sundu.
Belirsizlik vurgusu, diğer birçok yabancı gazetenin ve analistin paylaştığı bir husus.
“Financial Times” bu belirsizliğin Türkiye’nin birçok güvenlik ve ekonomik sorunla karşılaştığı bir zamana rastladığını hatırlatıyor ve sonuçta erken seçimlerin neyi değiştireceğinin de belli olmadığını belirtiyor.
Böyle bir belirsizlik sinyalini görülmesi hiçte hayra alamet değil doğrusu.
Bu içerde bir istikrarsızlık ve huzursuzluk yarattığı gibi dışarıda da sinyal ve ekonomik alanlarda Türkiye’ye karşı ciddi tereddütlere ve güvensizliğe de yol açar...
Bu bakımdan Türkiye önümüzdeki haftalarda ve aylarda, dış dünyanın da sadece merakla değil, herhalde kaygı ile de izleyeceği bir ülke olacak gibi görünüyor.

Uzlaşma kültürü zayıf
7 Haziran seçimlerinden sonra, çeşitli hükümet seçenekleri arasında bir AKP-CHP Koalisyonu olasılığının gündeme gelmesi, dışarıda umutla karşılanmıştı. Birçok analist bunu Almanya’daki Büyük Koalisyon’a benzetiyor, iki ana partinin bir ortak yönetim kurmasının Türkiye’nin yararına olacağını belirtiyordu.
Gerçekten AK Parti’nin CHP ile bir koalisyon kurması, süregelen siyasi gerginlikleri yatıştıracak, daha geniş destek görebilecek ortak politikalar izlemesine imkân verecekti...
Ne yazık ki, bunca günlük görüşmelerden sonra, bunun mümkün olamayacağı ortaya çıktı. Açıkçası bu da, Türkiye’de karşılıklı uzlaşmayı gerektiren Koalisyon kültürünün henüz gelişmediği gerçeğini ortaya koydu. Oysa siyasiler bunu başarabilselerdi, iyi bir demokrasi sınavı ve örneği vermiş olacaklardı.

Ne değişecek?
Aslında AK Parti ile CHP’nin siyasi ve ideolojik çizgileri birbirlerinden çok farklı. Yönetim, eğitim, dış politika gibi temel meselelerde görüşleri taban tabana zıt olduğu tarafları da var. Ama Batılı demokrasilerde benzer durumlarda, zıt görüşlerin ortak hükümet programında törpülendiği ve yeni politikalar uygulanabildiği görünüyor.
Eğer AKP-CHP Koalisyonu kurulabilseydi, örneğin dış politikada son zamanlarda yapılan hataların ve başarısızlıkların telafisi ve de elbirliğiyle yeni ortak stratejiler geliştirilmesi pekâlâ mümkün olabilirdi.
Özellikle şu sırada Türkiye’nin içinde ve yakın bölgesinde karşılaştığı ciddi sıkıntılar, böyle bir revizyonu zorunlu kılıyor.
7 Haziran seçimlerinin sonucu da böyle bir değişiklik arzusunun sinyalini vermişti.
Erken seçim kararı kesilecekse, bu kez ne değişecek?
Belli değil.