İran’la nükleer anlaşmanın gerçekleşmesi Türkiye için ne ifade eder?
İlk bakışta bu mutabakatın Türkiye açısından olumlu birçok yanı var. Özetle:
1) İran’ın nükleer silaha sahip olması olasılığı, her zaman Türkiye’yi rahatsız etmiş ve endişelendirmiştir. Böyle bir olasılık Türkiye’nin güvenliği için bir tehdit oluşturacağı gibi, bölgede ciddi gerginliklere ve istikrarsızlığa yol açabilir. Ayrıca Tahran bölgedeki bu askeri üstünlüğünü siyasi nüfuzunu yayma yönünde kullanmak isteyebilir. Dolayısıyla, İran’ın nükleer bir güç olmaması, bu olumsuzlukların önünü kesecektir.
2) Anlaşma sayesinde İran’a karşı yaptırımların kaldırılması, Türkiye’nin de bu komşu ülkeyle ekonomik ve ticari ilişkilerini geliştirme olanağını artıracaktır.
3) Gerçekten öngörüldüğü gibi İran’ın nükleer silah sahibi olmaması, sadece kâğıt üstünde değil, fiilen de sağlanabilecekse, bu diplomasinin bir zaferi olacak, bütün dünya gibi Türkiye de bundan rahat bir nefes alabilecektir.
İşin öbür yüzü
Ancak yeni durum Türkiye için bazı dezavantajlar, hatta sıkıntılar yaratabilir. Şöyle ki:
1) Türkiye ile İran arasında eskiden beri bir rekabet vardır. Bu iki ülke zaman zaman bazı konularda karşı karşıya geliyor. Şimdi İran uluslararası camia ile (ve ABD başta olmak üzere Batı ile) yakınlaşma sürecine girecektir. Bunu yaparken de, bölgesel, hatta küresel etkinliğini artırmaya çalışacaktır. Dolayısıyla, Türkiye son yıllarda olduğu gibi izole edilmiş, baskı altındaki bir İran yerine, sesini duyuran, daha nüfuzlu bir İran ile karşı karşıya kalacaktır.
2) Türkiye ile İran son dönemde Irak, Suriye ve son olarak da Yemen meselesinde zıt pozisyonlar almıştır. Yeni siyasi ortamda, İran bu meselelerde tutumunu değiştirecek mi, yoksa kazandığı özgüvenle sertleştirecek mi? Bunu zamanla göreceğiz. Bu tutum Türk-İran ilişkilerinin geleceği üzerinde etkili olacaktır.
3) Ekonomik alanda ambargonun kalkması iki ülke arasındaki ticareti artırmakla beraber, rekabeti de kızıştırabilir. Daha şimdiden Batılı ülkeler ve büyük şirketler, İran ile iddialı ticaret ve yatırım projeleri üzerinde çalışıyorlar.
4) ABD’de bazı analistler, İran’la ilişkilerin normalleşmesi halinde, Washington’un bölgesel stratejisinde İran’a önemli (hatta öncelikli) bir yer (hatta rol) vermek isteyebileceğini öne sürüyorlar. Tabii bu çok erken yapılan bir tahmin. Ama bu da Ankara’nın yakından izlemesi gereken bir husus...
Türkiye’nin avantajı
İran’ın yeni bir çehreyle dünya sahnesine çıkmasına karşılık Türkiye kendi özellikleriyle avantajlı durumunu koruma şansına sahiptir. Örneğin, bunun başında, Türkiye’nin NATO üyesi olması, AB üyeliği yolunda yürümesi, pek çok Avrupa ve uluslararası kurumla bütünleşmiş bulunması (Avrupa Konseyi’nden G-20’ye kadar) gibi avantajlar geliyor. Bu bakımdan Türkiye İran’a popüler deyimiyle çok fark atar...
Ayrıca Türkiye demokratik ve laik bir devlet yapısına sahiptir. Üstün bir vasfı da budur. Bunu koruduğu sürece de komşusuyla rekabette ileri pozisyonunu sürdürebilecektir.