Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Paris’te Charlie Hebdo dergisine karşı girişilen vahşi saldırı üzerine Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun verdiği demeçte bu tür terör eylemlerinin nedeni veya amacı ne olursa olsun hiçbir şekilde mazur görülmeyeceğini vurgulaması isabetli oldu.
Gerçi resmi ağızlar böyle hallerde hep bu görüşü tekrarlıyorlar. Ancak Paris’teki saldırıdan sonra yapılan bazı değerlendirmelerde, olayın kınanmasının hemen ardından, “ama” ile başlayan bazı cümlelerin de eklenmesi dikkati çekti.
Bu cümlelerde ifade edilen görüş, Fransa’da -ve genelde Avrupa’da- son zamanlarda İslamofobi akımının güçlendiği, bunun da orada yaşayan Müslümanları öfkelendirdiği, sonuçta bunun da bu toplumun içindeki bazı aşırı grupları provoke ettiği yönündedir.
Böylesine vahşi bir terör eylemine karşı tepkinizi gösterirken, bunun sebeplerini “ama” diye başlayan cümlelerle izah etmeye kalkışırsanız, olayı sanki haklı göstermeye çalışıyorsunuz gibi yanlış bir algıya yol açarsınız.
Oysa terör, Başbakan’ın demecinde de belirttiği üzere, sebebi ne olursa olsun, bunu kim yaparsa yapsın, gene terör sayılır. Bunun da “ama”sı yoktur.

Sebebi ne ise...
Kuşkusuz günümüzde çok yaygınlaşan terör eylemlerinin ülkelere ve oradaki şartlara göre çeşitli nedenleri vardır. Türkiye bu konuda epey tecrübe sahibidir. PKK’dan DHKP-C’ye kadar çeşitli terör örgütlerinin giriştiği terör saldırılarını lanetlerken “ama” diye bir cümleyle nedenlerini izah ediyor muyuz?
Aynı şekilde, Irak’tan Pakistan’a, Yemen’den Afganistan’a kadar çeşitli İslam ülkelerinde sık sık girişilen terör saldırıları kınanırken “ama”lı ifadeler kullanılıyor mu?
Tabii ki şiddetin nedenlerini araştırmak, bu tür eylemlere yol açan sorunlara çare aramak gerek. Bunlar zaman alan, zor işler. Bu arada radikal grupların teröre başvurmaları meselelerin hallini kolaylaştırmaz, aksine, zorlaştırır.

Önce özgürlük
“Charlie Hebdo” dergisine üç teröristin giriştiği eylem yalnız Fransa’yı değil, bütün dünyayı ayağa kaldırdı.
Seçkin karikatürleri ve yazılarıyla düşüncelerini mizah yoluyla ifade eden bir entelektüel grubun ortadan kaldırılması, çok önemli evrensel değerlere yapılmış vahim bir tecavüz sayılıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande başta olmak üzere Fransız ve diğer Avrupa liderlerinin de belirttiği gibi, düşünce ve ifade özgürlüğü baskı veya saldırı karşısında dahi vazgeçilemeyecek, temel değerlerdir.
Bu görüşün Fransa’da ve demokratik ülkelerde ne kadar köklü ve yaygın olduğu, dün dünyanın çeşitli yerlerinde milyonlarca insanın gösterilere “Je Suis Charlie” (Ben de Charlie’yim) pankartlarıyla katılmasıyla sergilendi.

Farklı zihniyet
Radikal veya fanatik kafalar, eleştirinin de ötesinde, alay, hatta hakaret noktasına varan ifade özgürlüğünü hazmedemeyebilirler. Ancak Batı’da böyle bir anlayış ve hoşgörü hâkimdir.
Fransa demokrasiye ve ifade özgürlüğüne verilen bu önceliği ve önemi kendi karikatüristlerine ve gazetecilerine karşı girişilen saldırıdan sonra da sürdürmeye kararlı görünüyor. Her ne pahasına olursa olsun, “ama” diye eklemeden...