Kıbrıs’ta yıllardan beri, her yeni müzakere süreci başladığında, çözüm konusunda umutlar ifade edilir, her defasında “Bu kez anlaşma olasılığı yüksek” tahmini yapılır.
Uzunca bir aradan sonra geçen ayın ortalarında başlayan yeni çözüm için de aynı şeyler söyleniyor. KKTC ziyaretimizde gerek siyasi düzeyde, gerekse halk arasında gerçekten çözüm konusunda kayda değer bir umut ve heyecan gözledik. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı başta olmak üzere pek çok kişiden “Bu kez şartlar farklı, anlaşma şansı daha yüksek” sözünü duyduk.
Peki, bu kez farklı olan ne?
Bunu Lefkoşa’daki Başkanlık Sarayı’nda -Kıbrıs temsilcimiz Sefa Karahasan ile birlikte- yaptığımız sohbette irdelemeye çalıştık.
Bu kez müzakere sürecine daha çok umut bağlanmasının çeşitli nedenleri var.
Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmiş olması bu nedenlerin başında geliyor. Akıncı’nın eskiden beri adanın birleşmesini isteyen, uzlaşma yanlısı, vizyon sahibi bir politikacı olarak tanınması adada ve uluslararası çevrelerde yeni beklentiler yaratmış bulunuyor.
Yumuşayan hava
Akıncı, kendisi gibi aynı kentte (Limasol) dünyaya gelen ve aynı yaş grubuna mensup olan Rum lideri Nikos Anastasiadis ile daha rahat anlaşabileceğine inanıyor. Aynı duygunun Rum Cumhurbaşkanı tarafından paylaşılması yeni sürecin başında iyi bir hava oluşturmuş durumda. İki liderin geçene hafta Lefkoşa’nın iki kesiminde birlikte dolaşması ve halkın coşkusuyla karşılaşması, bu yeni havayı gösteren bir “ilk”...
Akıncı’nın ifadesiyle, yeni süreçte, sorunun özüne ilişkin ana başlıklara paralel olarak, “güven yaratıcı önlemler”i de içeren diplomasi yönteminin benimsenmesi “Bu kez şartlar farklı” dedirten faktörlerden biri daha... Kıbrıs’ta yıllardan beri birbirinden ayrı yaşayan iki toplum arasında bir direkt temas ve yakınlaşma sürecinin başlaması iki taraf arasındaki güvensizliği giderebilirse, zor başlıkların halli bir hayli kolaylaşabilir. Akıncı ile Anastasiadis en azından bu konuda mutabıklar.
Bu kez çözüm sürecinin başarıyla sonuçlanması şansını artıran bir faktör de Rum kesimindeki ekonomik kriz, KKTC’de de ambargonun yarattığı sıkıntıdır. Çözümsüzlük her iki halkta da bıkkınlık yaratmıştır. Nabız yoklamaları çoğunluğun yıllardır süren bölünmüşlüğe ve statükoya son verilmesini istediğini gösteriyor.
Bölgesel gelişmeler de bu ihtiyacı hissettiriyor. Özellikle Doğu Akdeniz’de doğal gaz kaynaklarının keşfedilmesi Kıbrıs sorununun çözümü için bir motivasyon sayılıyor. Akıncı, bu yeni enerji faktörünün bölgede bir gerginlik değil, aksine bir ortaklık kaynağı olması gerektiği kanısında...
Çetin meseleler
Bütün bu faktörlerin yarattığı umutlarla başlayan müzakereler ve buna paralel olarak atılan güven artırıcı adımlar şimdilik iyi gidiyor. Akıncı da şimdilik terimiyle ihtiyatlı iyimserliğini ifade ediyor.
Bu kısa zaman içinde, sınır kapılarının açılması, karşılıklı ziyaretlerin kolaylaştırılması, elektrik ve cep telefonu sistemlerinin birleştirilmesi gibi alanlarda somut adımlar atılabildi.
Akıncı seçim kampanyasında aynı çerçevede, Maraş’ın açılması ve buna karşılık Ercan Havalimanı’na karşı uygulanan ambargonun kaldırılması önerisinden söz etmişti. Bu halen öncelikler arasında görünmüyor ama müzakereler ilerledikçe bu da gündeme gelecek. Fakat asıl zor olan başlıklar var: Toprak, emlak, garantiler gibi... Akıncı “Bunlardan hangisi en zorudur” sorumuza “Hepsi de çok çetin sorunlar” diyor; ama karşılıklı al-ver ve uzlaşma zihniyetiyle hepsinin üstesinden gelinebileceğini belirtiyor. Peki, ne kadar zamanda? Yıl sonuna kadar bir zaman limiti düşünülüyor. BM Genel Kurulu’nun eylül ayındaki zirvesine kadar epey mesafe kat edilmesi bekleniyor. Bu da bir dilek, bir umut...
YARIN: Ankara ile uyum