ABD ile İsrail arasında ortaya çıkan “kriz” kontrol edilebilir cinsten mi, yoksa bu durum iki ülkenin yıllardan beri süren güçlü stratejik ortaklığını sarsabilir mi?
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Başkan Obama’ya meydan okurcasına, ABD Kongresi’ne gidip ateşli bir konuşma yapması, bu soruyu gündeme getirmiş bulunuyor.
Netanyahu tam İsrail seçimlerinin arifesinde bir “siyasi şov” yaparak hem seçmenlerinden destek sağlamak hem de İran ile ilgili görüşlerini duyurmak için, Kongre’den gelen bu daveti seve seve -Obama’yı kızdırmak pahasına- kabul etti. Cumhuriyetçilerin bu daveti yaparken hesabı da hem Obama karşısında güçlerini göstermek hem de İsrail ile aynı görüşü paylaştıkları İran konusunu Amerikan kamuoyunun gündemine getirmekti.
Netanyahu bu fırsatı kendi açısından iyi değerlendirdi: Kongre’deki konuşması tam 28 kez ayakta alkışlarla kesildi! Bu konuşma da ABD ve bütün dünya tarafından canlı yayında izlendi.
Çelişen tutumlar
ABD ile İsrail arasında “kriz”den bahsederken bu olayda daha çok Obama yönetimi ile Netanyahu arasında spesifik olarak İran’ın nükleer programıyla ilgili uyuşmazlık kastediliyor.
Netanyahu’nun Kongre’de dile getirdiği görüşler, bu konuda bilinen tutumunu yansıtıyor. Bu nedenle Obama da “Konuşmada yeni bir şey yok” demekle yetindi.
Kongre’deki hava ise farklı. İran sorununda Cumhuriyetçilerin görüşü Netanyahu’nunkine yakın. Bir kısım Demokratlar da öyle düşünüyor.
Oysa Obama yönetimi, İran ile nükleer program konusunda yapılan müzakerelerden bir sonuç çıkacağına inanıyor. Hatta bu ayın sonuna kadar bir anlaşma bekleyenler de var.
Obama’nın -ve İran’la müzakereleri sürdüren “5+1 Grubu”nun- görüşü, varılacak anlaşmayla İran’ın nükleer silah üretme kapasitesinin engelleneceğidir.
Netanyahu ise, Kongre’deki konuşmasında bir kez daha bu görüşe karşı çıktı, İran’ın aldatmaca bir politika izlediğini ve söz konusu anlaşmaya bağlı kalmayıp kendi atom bombasını yapmaktan çekinmeyeceğidir.
Eğer Cenevre’deki müzakereler sonuç verip gerçekten İran’ın nükleer programı konusunda bir anlaşmaya varılırsa, Obama yönetimi Kongre’ye -ve de Netanyahu’ya- rağmen, onayını verecek mi? Yönetim bu konuda epey kararlı görünüyor. Ne var ki Kongre’deki durum Obama’ya büyük zorluk çıkaracaktır.
“Çok özel” ilişkiler
ABD ile İsrail arasında esas “kriz”, Obama yönetiminin İran’la anlaşması halinde, yani ondan sonra ortaya çıkacaktır. Tabii Netanyahu’nun 17 Mart’taki seçimlerden sonra tekrar başbakanlık koltuğuna oturması halinde... (Ki bu ihtimal var).
Ancak ABD-İsrail ilişkilerinin kendine has “çok özel” nitelikte olduğu unutulmamalı. İki ülkenin de çeşitli nedenlerden birbirlerine büyük ihtiyacı ve karşılıklı bağımlılığı var.
Daha önceki bazı uyuşmazlıkların kontrol altına alınmasını izah eden bu etken halen geçerlidir.
Karşılıklı “vazgeçilmezlik” üzerinde inşa edilen ABD-İsrail stratejik ortaklığı, Ortadoğu’daki güç dengelerinde belirleyici bir faktör olmuştur. Konuya dünyada bu kadar ilgi gösterilmesinin nedeni de budur.