Rıza Türmen

Rıza Türmen

rturmen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir devletin ne ölçüde hukuk devleti olduğu o ülkedeki rejimin niteliğini de kararlaştırıyor. Hukuk devletinden uzaklatkça rejim de otoriter ya da totaliter nitelik kazanyor.
Çin totaliter bir rejimle yönetiliyor. Çin Komünist Partisi anayasanın da, hukukun da üstünde. Partiye bağlı bir komite tüm önemli davaların sonuçlarını kararlaştırıyor. Nobel Barış Ödülü sahibi Liu Xiaobo’nun 12 yıl hapis cezasına çarptırılmasının nedeni, anayasada yazılı olan temel hakların ve hukuk devletinin yaşama geçirilmesi çağrısında bulunmak.
Topluma korku egemen. Devlete karşı yargı yolu kapalı. Bu yola başvurmak hapis cezası ile sonuçlanabilir. Böyle bir sistemde hukuk devletinden, güçler ayrılığından, yargı bağımsızlığından söz etmek olanaksız.
Rusya otoriter bir yönetime sahip. Yabancı kaynaklarda, özgürlük ve demokrasi bakımından Türkiye ile aynı kategoriye giriyor. Yukos petrol şirketinin eski sahipleri Kodorkovsky ile Lebedev’in yargılanmaları Rusya’daki hukuk devletinin durumunu da gösteriyor.
Kodorkovsky ve Lebedev 2003 yılında vergi kaçakçılığı nedeniyle hapis cezasına mahkum edildiler. Cezalar 2011 yılında sona erecekti. Zimmet suçundan ikinci bir dava açıldı. 27 Aralık’da 6 yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Avukatlar kararı temyiz edecekler. Ancak kararın bozulmasını kimse beklemiyor.
Kodorkovsky, Rusya’nın en zengin işadamlarındandı. Sovyetler Birliği çöktükten sonra zengin olan tüm işadamlar gibi, o da servetini kuşkulu yollardan elde etmişti. Ancak, başına gelenlerin nedeni bu değil. Putin’e karşı bir muhalefet hareketi başlatınca ve Putin’in siyasal rakibi olunca kendisine Sibirya yolu gözüktü. İkinci hapis cezasının önemi burada: 2012’de Rusya’da bakanlık seçimi var. Kodorkovsky serbest kalırsa seçime girebilir, Putin’e ciddi bir rakip olabilirdi. Kodorkovsky’nin ikinci kez mahkum olması ile Putin rakipsiz kalacak.
Kodorkovsky’nin yargılanmasının adil olmadığı ve ikinci mahkumiyetinin siyasal nedenlerden kaynaklandığı yolunda birçok belirti var. Karar açıklanmadan önce Putin’in, “Hırsızlar hapiste kalmalı... Kodorkovsky’nin suçunun sabit olduğu noktasından hareket etmeliyiz” gibi sözleri davanın yargıcına talimat vermek olarak yorumlanıyor. Stalin zamanındaki davalarda da önce Stalin ve Komünist Partisi davanın sonucunu kararlaştırır, sonra bu karar mahkeme tarafından doğrulanırdı.
Birinci davanın konusu vergi kaçakçılığıyken, ikinci davanın konusunun petrolü zimmete geçirmek olmasının yarattığı çelişki de dikkat çekiyor. Kodorkovsky’nin sattığı petrolü zimmetine geçirdiği iddiası inandırıcı bulunmuyor.
Kodorkovsky davası, Rusya’da hukuk devletinin Batılı devletlerin liderlerince sorgulanmasına yol açtı. ABD Dışişleri Bakanı Clinton, mahkeme kararını eleştiren bir açıklama yaptı. Rusya’nın Batı Avrupa’daki en yakın müttefiki Almanya Sansolyesi Angela Merker, “Yargılama süreci siyasal nedenlerin rol oynadığı izlenimini veriyor.. Bu da Rusya’nın hukuk devleti olma yolunda açıkladığı niyetleriyle bağdaşmıyor” dedi.
Bu örneklerde görülen ortak özellik, otoriter - totaliter devletlerde iktidarın bağımsız bir yargıya izin vermemesi. Bu amaçla, iktidar yargıyı ya tamamen kendine bağlıyor, ya da yargı üzerinde baskı kurarak kendi siyasal çıkarlarına uygun kararlar çıkmasını sağlamaya çalışıyor.
Oysa, bir üçüncü yol daha var. İktidar, bir yandan yargıların atama, terfi, nakil bakımından bağlı oldukları yüksek yargılar kurulunu ele geçirirken, öte yandan Anayasa Mahkemesi gibi yüksek yargı organlarına kendine yakın kişileri atar. Böylelikle, artık iktidarın yargı üzerinde baskı kurmasına, ya da yargıyı doğrudan kendine bağlamasına gerek kalmaz. Bu tür yöntemlerle iktidar çizgisine çekilen yargının, iktidarın istemediği kararları vermesine zaten olanak yoktur.
Sayın Putin’e bu üçüncü yolu tavsiye ederim. Aynı sonuca daha etkili bir yoldan ulaşılabileceğini görecektir.