Zülfü LİVANELİ
TANSU Çiller, geçenlerde
"ANAP kazazadeleri" dedi.
Belli ki
"zade" ile
"zede" arasındaki farkı bilmiyor. Yoksa kazazedeler demesi gerekirdi.
Kaldı ki bu yaptığı tek gaf değil.
Ağzını her açışta,
Gökberk abideleri gibi inciler döktürüyor!
Herkes bu
bilgi düzeyindeki bir kişinin nasıl olup da başbakanlık yaptığına takılmış.
Ben de diyorum ki; bundan daha vahim bir durum var ortada.
Böyle konuşan hanım adının önünde
Profesör Doktor unvanını taşıyor.
Boğaziçi gibi Türkiye'nin önde gelen bir üniversitesinde hocalık yapmış!
Peki Türkiye'de profesör doktorluk bu kadar ucuz mu?
* * *
NAZIM Hikmet Taranta Babu'ya Mektuplar'ında
"Sen ki cahilsin herhangi bir hukuk - u düvel profesörü kadar" der.
Aklı başında ilim irfan sahibi profesörleri tenzih ederek, Türkiye'nin bu titri de ayağa düşürdüğünü belirtmekten korkmamalıyız.
Nice profesör doktor var ki okuduğunu anlamaktan ve meramını ifade etmekten aciz!
Bu insanlar hangi yaratılarıyla, hangi katkılarıyla, hangi tezleri ve kitaplarıyla saygın unvanları elde ediyorlar, anlamak olanaksız.
* * *
TÜRKİYE'de
eğitim tamamen bir diploma fetişizmine dönüştü.
Uydur kaydır, kopya çek, dişini sık, hocaya yalvar, bir diploma
kap!
Sonra salla kitapları Kurbağalı Dere'ye.
Bilimin de kültürün de canı cehenneme!
Ana dilini doğru dürüst konuşamayan, mektup yazmaktan aciz üniversite mezunlarından geçilmiyor bu ülkede.
* * *
OYSA 21. yüzyılın eğitimi bambaşka kavramlar üzerine oturtulmakta.
UNESCO'nun eğitim programlarında en çok üzerinde durulan konu
"Ömür boyu kaliteli eğitim!"
Amaç hem eğitimin kalitesinin yükseltilmesi hem de okulla ve diplomayla sınırlanmayan bir yetişkin eğitiminin planlanması.
Amerikanın en saygın üniversiteleri bu eğitim programlarını uygulamaya koydular bile.
Karl Marx ileri yaşlarında Osmanlıca ögrenmeye çalışmıştı.
Gothe yine ileri yaşlarında Farsçaya merak sarmıştı.
Öğrenmenin yaşı ve sınırı olmamalı!
* * *
EĞER bu ülkede
Tansu Çiller üniversite profesörü olabiliyorsa, başbakan olması niye yadırgansın ki!
Yazara Emaillivaneli@milliyet.com.tr