İş göremeyen birçok organımızın yerine ya yenisi naklediliyor ya da yapayı takılıyor. Ne yazık ki, görme özürlülerin tekrar görebilmeleri için benzer seçenekler yok
Yeni bir cihaz bu kaderi değiştirmeyi vaat ediyor. Gözün yerini alan kamera, retinanın yerini alan elektrotlar görme engellilere gelecek için bir ümit ışığı sunuyor
Bu köşede genellikle kalp damar sağlığı ve hastalıkları ile ilgili konulara yer veriyor olsam da yeni ve heyecan verici tıbbi gelişmeler olduğunda uzmanlık alanımın dışına çıktığım da oluyor. Bu haftada o zamanlardan biri...
Gelişen tıp ve teknoloji sayesinde, öldürücü bir çok hastalığa çare bulmasının yanı sıra, devası olmayan dertler nedeniyle iş göremez hale gelmiş organlarımız yenilenebiliyor. Kalp, böbrek, karaciğer ve nihayet yüz nakli organ yenilemenin bir yolu. İşlev göremeyen kalça, diz ve daha bir çok eklemin protezlerle değiştirilmesi başka bir yol. İç kulağa takılan yapay organlar, duyma engellilerin sessiz yaşamlarını seslendiriyor. Kök hücre teknolojisiyle deri, kan damarı ve daha bir çok dokuyu üretmek mümkün. Tıp ve teknolojideki gelişmelerden digerleri kadar nasibini almayan organlarımız da var var. Göz bunlardan biri.
Geçen hafta Amerika Birleşik Devletleri İlaç ve Gıda İdaresinden yapılan açıklama görme özürlüler için bir umut kapısını araladı. Henüz yolun başında olunsa da ümit verici olan yeni bir yöntem, normal görmeyi sağlamıyor ama, hiç görmeyen kişilerin ışığı ve büyük cisimlerin silüetlerini seçmesine imkan veriyor.
Nasıl görüyoruz?
Gözümüz küreye yakın yuvarlaktıkta içinde sıvı olan bir organ. Gözün beyazı ve ortada yuvarlak rengini veren bölümü, dış tabakada yer alıyor. Göz duvarının orta tabakasında kan damarları var. Görmeyi sağlayan bölüm ise en içteki, adı retina olan tabaka.
Önümüzdeki her hangi bir cisimden yasıyan ışık göz bebeğimizden girip onun hemen arkasındaki merceğe gelir. Mercek kasılıp gevşeyerek ışığı retina üstüne, özellikle sarı nokta denilen sinirlerin en yoğun olduğu bölgeye odaklar. Retina kat kat hücrelerden oluşur. Retinadaki hücreler gelen ışık enerjisini sinirlerin taşıyabileceği elektrik enerjisine çevirir. Beynin arkasındaki görme merkezinde, özel sinirlerin getirdiği ışık sinyalleri bir araya getirilir. Böylece gördüğümüz şekiller ve renkler ortaya çıkar.
Retina hasarı görmeyi bozuyor
Çok hassas bir organ olan retina hasar gördüğünde görme bozulur. Yetişkinlerde ortaya çıkan görme kaybının en önemli nedeni bu ince dokunun hastalıklarıdır.
Retina tabakasının arkasındaki dokulardan ayrışması, kanama nedeniyle hücrelerinin zedelenmesi, diyabet hastalığında kılcal damarlarda olan değişikliklerin yol açtığı hasar sık rastlanan körlük nedenleridir. Retinanın ışığa en hassas olan bölgesindeki hücrelerin görev yapamaz hale geldiği, yaşlılarda sıkça görülen makula dejenerasansı görmeyi tehdit eden diğer bir önemli hastalıkdır.
Çaresi olmayan, giderek görmenin bozulduğu bir durum da halk arasında tavuk karası ya da gece körlüğü diye bilinen tıbbi adı retinitis pigmentosa hastalığıdır. Oldukça ender görülen, oluşumunda genetik bozuklukların rol oynadığı bu hastalıkda retinada ışığa hassas olan hücreler ilerleyen bir biçimde tahrip olur. Gözün arkasına bakan doktor bir çok küçük koyu leke görür. Görmeyi tam olarak düzeltmese de iyileştiren yeni cihaz, ilk olarak retinitis pigmentosa nedeniyle görmelerini tümüyle kaybetmiş hastalarında denendi.
Yapay retina
“Yapay retina” adı verilen cihaz görüntüleri bir kamera aracılığıyla kaydedip özel olarak hazırlıyor ve retinaya yerleştirilen bir çipe gönderiyor. Böylece normalde retinadaki hücrelerin görevi çipdeki elektrodlarca üstleniliyor. Buradan sinirler yoluyla görme merkezine giden elektrik uyarıları görüntü oluşmasını sağlıyor.
Cihaz her biri yüksek teknoloji ürünü olan parçalardan oluşuyor. Özel gözlüğün ortasındaki kamera görüntüleri kaydediyor ve bir kabloyla bele takılı olan alete ulaştırılıyor. Burada ışık enerjisi halindeki görüntüler elektrik enerjisine dönüştürülüp gözlüğün yanındaki yayın yapan vericiye gönderiliyor.
Buradan çıkan dalgalar gözün içine yerleştirilmiş olan alıcı kanalıyla cerrahın retina üstüne koyduğu çipe ulaşıyor. Elektrodlar, retina hücrelerinin yaptığı gibi görüntü bilgilerini sinirler aracılığıyla beynin görme merkezine yolluyorlar.
Retina üstüne yerleştirilen 7 milimetre boyunda 5 mm eninde incecik çipin üstünde 60 elektrod var. Oysa bir gözün retinasinda ışıkla gelen bilgileri alıp sinirlerle merkeze gönderilecek hale getiren 100 milyon alıcı ünite var. 60 elektrod normal bir retinanın yarattığına yakın bir görüntü oluşturmuyor ama hiç göremeyen bir kişinin cisimlerin şekillerini seçebilmesi, ışık ve hareketleri görür hale gelmesi, uzmanlarca önemli bir ilerleme olarak görüyor.
Daha işin başındayız
Yeni bulunan ilaçların ve cihazların onaylanması için binlerce hasta üzerinde uzun çalışmalara gerek vardır. Oysa yapay retina sadece 30 görme duygusunu kaybetmis kişide denendi. Önceleri görülen bazı olumsuzluklar sistemde düzeltmeler yapılmasını gerektirdi. İki hastada ortaya çıkan sorunlar nedeniyle cerrahlar göze takılmış olan çipi çıkarmak zorunda kaldılar.
Yapay retina cihazı onaylanırken bundan sonra bu yöntemle tedavi edilecek kişilerin yakından izlenmesi şart koşuldu. Toplanan verilere göre sistemde gereken iyileştirmeler yapılacak. Ciddi yan etkiler görülürse hemen müdahale edilebilecek.
Uzmanlar “daha işin başındayız” diyorlar. Bilim insanları yapay retinanın daha da gelişeceğini, şimdi siyah beyaz ve çok düşük çözünülürlüklü görüntülerin ileride daha iyi hatta renkli olacağıni ifade ediyorlar. Şu sırada elektrot sayısını arttırma üstünde yoğun çaba var. Bir başka araştırma alanı da elektrodların doğrudan beynin görme merkezine yakın bir bölgeye yerleştirilmesi.
Diğer bazı uzmanlar yapay retinanın önemli bir ilk adım olduğunu kabul etseler de konuya temkinli yaklaşıyorlar.
İstanbul Retina Enstitüsü direktörü Dr. Murat Karaçorlu’ya fikrini sorduğumda “elektrodların yerleştirilmesi için büyük bir cerrahi müdahalenin gerektiğini, gözün dışına ve içine konan parçaların uzun vadede ciddi sorunlar yaratabileceğini” söyledi.
“Yapay retina önemli bir adım ama, kısa sürede aşılması mümkün olmayan ciddi engellerin olduğu göz ardı edilmemeli. Üstelik elimizde bu yöntemin görme kaybına yol açan ve retinitis pigmentosadan çok daha sık görülen göz hastalıklarda ise yaradığını gösteren bir çalışma yok.” diyerek endişelerini dile getirdi.
Dünyanın dört bir yanında benzer teknolojiler üstünde hummalı çalışmalar devam ediyor. Ayrıca, bambaşka yollardan görme özürlüleri ışığa kavuşturmaya çalışan bilim insanları var.
Gen tedavisiyle soruna köklü çözüm getirmek için uğraşan, retina transplantasyonuyla kalıcı tedavi yolları arayan araştırma grupları var. Kök hücre yöntemiyle yeni retina tabakası yaratmak için çabalar sürüyor.
SON SÖZ
Görme engellilerinin önlerinde açılan umut kapısından giren ışık hüzmesi henüz çok ince. Işığın yeterli aydınlığı sağlayabilmesi için daha çok araştırmaya ihtiyaç var. Ama yapay retina yöntemi, 20 yıl önce hayal olanın mümkün olabileceğini göstermesi açısından çok umut verici.