Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1 Damar sertliği her yerde: Damar sertliği kendini sadece kalpte göstermez. Tüm vücuttaki damarlarda darlıklara yol açabilir. Buna ‘çevre damar hastalığı’ denir. Bacaklara giden damarlar daralırsa yürümeyle gelen ağrılardan kangrene kadar giden dertler oluşur. Böbrek damarlarındaki daralma yüksek tansiyon ve böbrek yetersizliğine yol açabilir. Beyindeki damar sertliği ise inmeye davetiye çıkarır. Her yerde suçlular aynıdır:
Sigara, şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kolesterol anormallikleri. Bu risk faktörleri kader değildir. Çoğu kişide hareketsiz bir yaşam tarzının, sağlıksız beslenmenin ve fazla kiloların ürünüdür.
2 MİKROPLARIMIZ: Mikrop deyince aklımıza hastalıklara yol açan gözle görünmez canlılar gelir. Oysa, başta bağırsaklarımızda olmak üzere vücudumuzda trilyonlarca zararsız, daha doğrusu dost mikrop vardır. 2013’de bu konuyu farklı yönlerden araştıran bilimsel çalışmalar yapıldı.
Bağırsaklardaki mikropların beslenmemize göre farklılık gösterdiğini gözleyen bilim insanları, çok et yiyenlerin mikroplarının damar sertliğini tetikleyen maddeler ürettiklerini saptadı. Bir başka araştırmada, antibiyotik tedavisinde ölen dost mikropların boş bıraktığı kalın bağırsakda çoğalan düşman mikropların yarattığı ishal hastalığı incelendi. Hastalara sağlıklı bir insandan alınan, içinde bolca dost mikrop bulunan dışkı nakledildi. Çaresiz gibi görünen ağır hastaların tedavi edilebildiği görüldü.
3 AKDENİZ?MUTFAĞI:Kısa süreli zayıflama diyetleri bir ölçüde kilo vermemizi sağlasa da uzun ve sağlıklı bir yaşam için sürdürülebilir bir beslenme tarzımızın olması gerek. Bugüne kadar yapılan uzun soluklu bilimsel çalışmaların sonuçları Akdeniz tarzı beslenmenin ömrü uzattığını ve kalp damar hastalıklarını azalttığını gösteriyor. Bu yıl sonuçlanan 2500 kişinin 5 yıl süreyle izlendiği bir araştırmada zeytinyağı veya kuruyemişle zenginleştirilmiş akdeniz diyetinin az yağlı diyetle beslenenlere göre daha sağlıklı bir yaşamları olduğunu gösterdi.
4 KALBE?DESTEK: Kalp hastalıklarının tedavisindeki müthiş gelişmeler ölümleri azalttı ama yaralı kalplerle yaşayan insanların sayısını artırdı. Kalp yetersizliği en sık rastlanan kalp hastalığı oldu. İlaç tedavisine rağmen düzelmeyen, durumu ağırlaşan, hayatı tehlikede olan hastaların zayıf kalplerine destek veren, iyileşme fırsatı yaratan cihazlar geliştirildi.
Kalp nakli için organ beklerken normal bir yaşam sürme imkânı yaratıldı. Bu cihazlar kalp nakline uygun olmayan hastaların çaresizliğine de ümit oldu. Yoğun bakım birimlerinde ölümle pençeleşen bu hastaların yaşamlarını devam ettirmeleri, evlerine hatta işlerine dönmeleri mümkün oldu.
5 KALP?HIZI?YÜKSEKSE: Kalp krizi geçiren bir kişide kalp, normal ritminde olsa atım hızının yükselmesi hayra alamet değildir. Yalnız kalp hastalarında değil, sağlıklı kişilerde de hızlı atan kalp iyi değil. 2013 Nisan ayında yayınlanan 3 bin kişinin 16 yıl izlendiği Danimarka kaynaklı bir araştırmada kalbi biraz daha hızlı çarpan kişilerin kalp damar hastalığı ve ölüm risklerinin yüksek olduğu görüldü.
Kalbimizin ne hızla çalışacağı bir ölçüde önceden belirlenmiş olsa da, riski azaltabilmek için hareketli bir yaşam tarzı, düzenli egzersiz, yeterli uyku, ideal kiloyu koruma, stresle baş etme gibi alabileceğimiz bir dizi önlem var.
6 DOĞRUYU?BİLSEK DE?YAPMIYORUZ: Bu yıl yayınlanan bir bilimsel çalışma çoğumuzun uzun ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olan hayat tarzının ne olduğunu bilsek de benimse-mediğimizi gösteriyor. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 17 ülkede yapılan araştırmada kalp krizi veya inme geçirmiş olan hastalarda sigarayı bırakmanın yüzde 50, sağlıklı beslenmenin yüzde 39, hareketli bir yaşamın yüzde 30 oranında benimsendiği ortaya çıktı.
Üç sağlıklı hayat tarzının üçünü de benimseyen hasta ise çok düşük bulundu: Yüzde 4, yani 25 kişiden biri. Büyük bir halk sağlığı sorunu olarak önümüzde duran bu problemin çözümü için sağlık sisteminde köklü bir düzenleme gerekiyor.
7 KANSIZLIK: Tıbbi adı anemi olan kansızlıkta alyuvarların sayısı azaldığı için hücrelere oksijen taşınması da azalır; vücudun her tarafında çeşitli sorunlar ortaya çıkar. Örneğin kalbi besleyen damarlarda ciddi darlıklar olmasa da kan eskisine göre daha az oksijen getirdiği için kalp krizi oluşabilir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar stent takma, bay-pas ameliyatı gibi işlemlerden sonra oluşacak aşırı kanamanın hayatı tehdit eden ciddi sonuçları olabileceğini gösteriyor. Kan verilse de bu olumsuz durum değişmiyor. Kansızlığın nedenini saptayıp gereken tedavinin yapılması, ciddi kanamaların önlenmesi başta kalp olmak üzere tüm organlarımızı korur.
8 TUZU?NE?KADAR YEMELİYİZ?: Tuzlu yemeklerle beslenmenin yüksek tansiyon başta olmak uzere birçok kalp damar hastalığına yol açtığını söyleyen uzmanlar sağlıklı bir yaşam için az tuzlu yemeyi öğütlüyor. Tuz tüketimini çok kısmak için elimizde yeterli kanıt yok diyerek karşı çıkanlar da var.
Kamuoyuna tavsiye edilmesi gereken az tuzlu yemek değil, çok tuzlu yemekten kaçınmak olmalı. 2012’de yayınlanan SALTURK araştırmasına göre Türkiye’de kişi başına15 gram civarında tuz tüketiliyor. Dünyadaki birçok ülkedeki tüketimden çok fazla olan bu düzeyin yetişkin yurttaşlarımızın çoğunluğunda var olan yüksek tansiyon hastalığının nedenlerinden biri olduğunu düşünürsek yapılan tavsiyeler yersiz değil.
9 SİGARA?YASAKLARI: Ülkemizde ve dünyada kapalı yerlerde sigara içilmesini yasaklayan yasaların işe yarayıp yaramadığı sorularına cevaplar gelmeye başladı.
Küresel bir araştırma olan GATS çalışması çerçevesinde Türkiye’de 10 bin yetişkinle görüşüldü. İkincil sigara dumanına maruz kalmanın çok azalmasının yanı sıra sigara içen sayısında da düşüş olduğu görüldü. Bizden önce tütün yasağını yürürlüğe koyan ülkelerde yapılan bilimsel çalışmalar kalp ve damar hastalıklarında azalmalar olduğunu gösteriyor. Bu olumlu gelişmeleri daha da ileri götürmek için ülkemizdeki sigara yasaklarının genişletilmesi söz konusu. Çocuk parkı, hastane ve cami bahçesinde sigaranın yasaklanması lokanta, kahvehane gibi yerlerin açık alanlarında sigara içilmeyen bölümler açılması öngörülüyor.
10 STATİNLER: Kötü (LDL) kolesterol düşürücü etkilerinin yanı sıra damar sertliğine karşı başka özellikleri de olan statin grubu ilaçlar bu yıl da tartışılmaya devam edildi. Kasım ayında ABD’de yayınlanan kılavuzlarda statinlerin kalp damar hastalıklarının tedavisindeki merkezi rolleri teyid edildi ve sağlıklı ama hasta olma riski yüksek insanlarda birincil korunma amacıyla kullanılmalarının da yararlı olduğu belirtildi.
Kalp krizi veya inme geçirmiş, bay-pas olmuş veya stent takılmış hastalarda bu ilaçların yararlı olduğunu kimse tartışmıyor. Birincil korunma için de genel bir fikir birliği var. Tartışma korunma amaçlı tedaviye hangi risk düzeyinde başlanması gerektiği sorusu üstünde yoğunlaşıyor.