Koroner damarlardan biri tıkandığı zaman beslediği kalp hücreleri 20-30 dakika içinde ölmeye başlar. Damar açılmazsa altı saat içinde hücrelerin çoğu ölür
Kemik iliğinden alınan kök hücrelerinin bu süreci geri döndürdüğüne dair kanıtlar var. Tıpta devrim yaratacak bu tedavi için araştırmalar sürüyor
Berk Bey sabahtan beri kendini keyifsiz hissediyordu. İçinde bir sıkıntı vardı. Hiç olmadığı kadar yorgundu, hiç iştahı yoktu, canı sigara bile çekmiyordu.
Öğlene doğru midesi bulanmaya başladı, sırtında bir ağrı peydah oldu. Bir türlü rahat edemiyordu. Biraz sonra ağrısı biraz hafifledi, bir ara geçer gibi oldu.
“Üşüttüm herhalde” diye düşündü. Son haftalarda, şirketteki herkes gibi cumartesi, pazar demeden geç saatlere kadar çalıştığı için “direncim düştü” diye geçirdi aklından. Sadece fiziki yorgunluk değil iş stresi de canından bezdirmişti.
Öğleden sonra arkadaşlarının ısrarıyla doktora gitmeyi kabul etti. Yerinden kalkıp, kapıya doğru seyirtirken neredeyse bayılıyordu. Tutmasalar yere düşecekti. Ambulans çağrıldı. Gelen ekipteki genç hekim kalp krizi geçiriyor olabileceğini düşünerek en yakın hastaneye gitmek üzere harakete geçti.
Trafik çok yoğundu, ambulans ancak adım adım ilerleyip 45 dakikada varabildiler hastaneye. Şüphe edilen teşhis doğruydu. Kalbin ön duvarını tutan bir enfarktüs geçirmekteydi. Kalp krizi 6 saat belki daha önce başlamıştı. Doktorlar zararın neresinden dönülse kardır düşüncesiyle tıkalı damarın hemen açılması gerektiğini söylediler. Bunun için en iyi yol, kasıktaki damardan girerek kateter denilen ince bir boruyla kalbe ulaşıp balon ve stent kullanarak tıkanıklığı açmaktı. Berk Bey’in getirildiği hastanede bu işlemi yapmak için gerekli olan araç-gereç ve uzman doktor yoktu. Daha fazla gecikmemek için hemen damardan pıhtı çözücü bir ilaçla tedaviye başladılar. Bu yöntemin, kalp krizi başladıktan sonraki 1-2 saaat içinde uygulanırsa, yararı çoktu ama Berk Bey’in durumunda aradan saatler geçtiği için tıkalı damarın açılma şansı yüzde elliden fazla değildi.
Kalbin yarısı harap olursa
İlk müdahaleden sonra gönderildiği büyük hastanede Berk Bey’e yapılan anjiyo, kalbinin ön yüzünü besleyen damarın kökünden tıkalı olduğunu gösterdi. Pıhtı çözücü işe yaramamıştı. Tıkanıklık açılıp stent konulduğu zaman kalp krizi başlangıcından bu yana yaklaşık 12 saat geçmişti. Neredeyse yarısı ölen kalp kası nedeniyle sol karıncığın kasılma gücü çok zayıfdı.
Tıbbi adı miyokard enfarktüsü olan bu olay, kalbi besleyen koroner damarlardan birinin tıkamasıyla 15-20 dakika içinde başlayan ve damar açılmazsa devam eden hücre ölümü sonucu oluşur. Kalp krizi başladıktan 4 ile 6 saat sonra kurtarılacak çok az hücre kalır.
Kalpteki hasar ne kadar büyükse ölüm riski de o kadar yüksek olur. Yıkımın boyutu sadece ölüm tehlikesini değil kalp yetersizliği riskini de artırır. Elimizdeki tedavilerin hepsi zayıflamış kalp kasının yaratacağı olumsuzlukların etkisini azaltmaya yöneliktir. Şimdilik oluşmuş olan hasarı gidererek, zayıflığı ortadan kaldıracak kanıtlanmış bir tedavi yok. Kök hücre tedavisinin bu ihtiyaca cevap olabileceği ümit ediliyor.
Kemik iliği kalbin tamircisi
Kalp kası hücreleri öldüğünde yerlerine yenileri geçmez. Buna bir çare bulup kalbi hiç infarktüs geçirmemiş hale geri döndürmek için binlerce bilim insanı yıllardır alın teri döküyor, kök hücre tedavisini araştırıyor.
Embriyodaki elde edilen kök hücrelerinden yararlanmanın zorluklarını göz önüne alan uzmanlar dikkatlerini kemik iliğinde bulunan yetişkin kök hücreleri üstüne yoğunlaştırdılar. Kemik iliği bir fabrika gibidir. Yetişkin kök hücrelerinden alyuvarlar, akyuvarları ve kan pulcukları üretilir. Yetişkin kök hücreleri uygun koşullarda kalp ve bazı başka organların hücrelerine de dönüşebilir. Ayrıca, bu hücreler kalbe gidip yaralı hücrelerin iyileşmesine yardım ederler. Bu yönde etki yapan birçok uyarıcı madde salgılar.
Yıllar süren hayvan deneyleri, yetişkin kök hücreleri sayesinde ölmüş kalp hücrelerinin yerine yenilerinin geçebileceğini gösterdi. Bu başarıdan cesaret alan Alman bilim insanları kök hücre tedavisini insanda ilk defa 2001’de denediler. Enfarktüs geçirmiş olan 46 yaşındaki bir hastanın kalbine yetişkin kök hücresi vererek hasarlı bölgeyi küçültmeyi başardılar.
Kalbe kök hücresini nasıl verelim?
İlk denemede kemik iliği kalbin hasar gören bölgesine, orayı besleyen damarın içine girilerek verildi. Bundan dört ay sonra Avrupalı cerrahlar bir baypas ameliyatı sırasında kalbin enfarktüsle tahrip olmuş bölgesine kemik iliğinden alıp arındırdıkları bazı kök hüre gruplarını enjekte ettiler. Ameliyat sonrası kalbin kasılması eskisine göre daha güçlü hale geldi.
Bu yöntemin başarısını öğrenen başka araştırmacılar aynı yöntemi ameliyatsız yapmanın yolunu aradılar. Kasıktan girip ilerletilen ince bir borunun içinden upuzun ince bir iğne aracılığıyla cerrahların ameliyatta yaptığı işlemi yapmayı başardılar. Kalbin iç yüzünden kasın içine girerek yetişkin kök hücreleri enjekte ettiler.
O zamandan bu yana kalbe çeşitli yollardan kök hücreleri verilerek birçok bilimsel çalışma yapıldı. Uzmanlar hücreleri hangi yolla versek daha iyi olur sorusuna cevap aradılar. Yöntem araştırmaları bununla kalmadı. Kimi çalışmada kemik iliğinden alınan hücrelerin bir işlemden geçirilerek kök hücresi olma potansiyeli en fazla olanları kullanıldı. Diğer bazı araştırmalarda ise, ilikten alınan hücrelerin hepsi hastaya verildi.
Kök hücresi tedavisi işe yarıyor mu?
Kök hücre tedavisinin kalpteki hasarı tamir ettiğinin kanıtlandığını düşünen ve yaygın olarak kullanılması gerektiğini söyleyen uzmanlar var. Buna karşılık temkinli olmayı tavsiye edenler de az değil. Bilimsel literatürde iki tarafı da haklı çıkaracak araştırmalar mevcut. Ama genel kanı, henüz kök hücre tedavisinin yararlarının tam olarak kanıtlanmadığı yönünde.
Geçen 10 yılda harcanan çabaya rağmen neden hâlâ sonuçtan emin değiliz? Bu belirsizliğin birçok sebebi var. Araştırmaların bazıları çok olumlu sonuç verirken diğerlerin-de hafif bir etki görülme-si, bir çoğuda da hiçbir etki görülmemesi karar vermeyi güçleştiriyor. Çalışmaların çoğunun az sayıda hasta içermesi, kök hücrelerinin hazırlanış ve kalbe veriliş yollarının farklı olması ve sağlanan yararın nasıl ölçüleceğinde bir standart olmaması belirsizliğin başlıca nedeneleri olarak sayılabilir.
Yan etkiler: Kalp kasına kök hücre enjekte edildikten sonra bazı hastalarda tehlikeli çarpıntılar görüldüğü için araştırmacılar bu konuda mutlaka tedbir alıyorlar. Bir diğer endişe uyandıran konu da, hastada daha önce konulmuş bir stent varsa verilen hücrelerle bu stentin tıkanma riski var. Bu olası olumsuz etkilere rağmen kök hücre tedavisinin yarar/risk oranın yarar tarafının açık bastığı tartışılmaz.