İyi kolesterol düştükçe kalp damar hastalığı riski yükselir. Buna karşı elimizde çok güçlü bir ilaç yok. Yeni ve etkinliği çok yüksek olan ilaçlar henüz araştırma aşamasında. Düşük HDL’ye karşı en güçlü silahımız, sigarayı bırakmak, sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz ve kilo vermek
Geçen hafta, yoğun kolesterol düşürücü tedaviyle damar sertliğinin geriletilebildiğini gösteren, yeni açıklanan bir araştırmadan söz etmiştim. Aynı haftada, iyi kolesterolle ilgili 2 önemli araştırmanın sonuçları da açıklandı. Bu çalışmaların ilgi çekmesinin nedeni, iyi kolesterolü yüksek olanların kalp damar hastalıkları riskinin daha düşük olmasından kaynaklanıyor.
Yıllar içinde yapılan toplum taramaları, iyi kolesterol düştükçe kalp damar hastalığı riskinin yükseldiğini gösterdi. 60 yıldan beri ABD’nin Framingham şehrinde yürütülmekte olan çalışmada iyi kolesterol düzeyindeki 5 miligramlık düşüşün kalp krizi riskini yüzde 25 oranında artırdığı görüldü.
Kalp damar hastalarında yapılan çalışmalar da bu görüşü destekler nitelikte. Bir örnek vermek için, kalp krizi geçirmiş ve statin ilaçlarıyla kötü kolesterol düzeyleri 60 mg/dl düzeyine indirilmiş olan 2 hastayı alalım. İkisinin de yeniden kriz geçirme riski eskiye göre çok daha az ama, iyi kolesterolü düşük olanın riski, yüksek olanınkinden daha fazla. Genetik olarak iyi kolesterol düzeyi çok yüksek olanların yaşıtlarına göre 5 ile 7 yıl daha uzun yaşıyor olmaları HDL’nin iyiliğinin başka bir kanıtı.
Yağlar kanda kendi başlarına dolaşamaz
Yediğimiz yağlar bağırsaktan emilip kana geçer, karaciğere ve diğer organlara taşınır. Zeytinyağıyla su nasıl karışmazsa, kanla yağ da karışmaz. Bu nedenle yağlar kanda kendi başlarına dolaşamazlar, protein kaplı paketler içinde yüzerler. Bu paketlere yağlı protein, tıbbi adıyla lipoprotein denir (Lipo eski Yunancada yağ anlamına gelir.) Yağlı proteinler yoğunluklarına göre ayrılırlar. En önemli 2 tanesini kan tahlilleriyle ölçeriz.
Düşük yoğunluklu olanlara İngilizce adının baş harfleriyle LDL kolesterol dediğimiz yağlı protein, düzeyi yüksekse ve vücuttaki koşullar uygunsa, damar duvarının içine girip damar sertliğini başlatır. Bunun için adı kötüye çıkmıştır. Yüksek yoğunluklu olan HDL kolesterol de damar duvarının içindeki LDL’yi kolundan tutup çıkardığı, karaciğere, oradan da safrayla dışarı attırdığı için, iyilik meleği gibi saygı görür.
İyi kolesterolü yükselten az sayıda ilaç var
Tüm bu verilerle düşük HDL kolesterol düzeylerini yükseltmenin yollarını arayan birçok bilim insanının yıllardır süren çabalarına rağmen elimizde iyi kolesterolü yükselten az sayıda ilaç var, olanların da etkinlikleri sınırlı. 1990’lardan beri ümit verici yeni bir ilaç grubu üstünde çalışmalar sürüyor. Bu araştırmaların ortak noktası, kanda bulunan ve aracılık yapan bir madde.
İlaçta etkinlik kadar yan etkiler de önemli
1990’lardan beri bilim insanları ve ilaç firmaları, CETP adlı aracıyı baskılayıp HDL’nin bollaşmasını ve daha fazla kolesterolü karaciğere geri götürmesini sağlayacak bir ilacın peşinde koşuyorlar. Hayvan çalışmaları bu tip ilaçların damar sertliğine karşı çok etkili olduğunu göstermişti ve amaca çok yaklaşıldığı düşünülür olmuştu. Lakin, insanlar ne farelere ne de maymunlara benziyor. Yapılan büyük bir klinik çalışmada benzer parlak sonuçlar yerine beklenmedik kötü bir sürprizle karşılaşıldı. 4 yıl önce tamamlanan bu araştırmada, çok ümit vaat eden bir CETP baskılayıcısının ciddi yan etkileri olduğu ortaya çıktı. 10 yıllık çabanın ve yaklaşık 1 milyar dolarlık yatırımın boşa gittiği anlaşıldı. Daha sonra yapılan analizler, aynı etkiyi yapan ama benzer yan etkileri olmayan ilaçların geliştirilmesinin yolunu açtı. Şimdi sütten ağzı yana araştırmacılar yoğurdu üfleyerek yercesine, üzerinde çalıştıkları ilaçların yan etkilerini titizlikle inceliyorlar. Yukarıda sözünü ettiğim, Amerikan Kalp Birliği’nin yıllık bilimsel toplantısında bildirilen ve aynı gün JAMA adlı saygın tıp dergisinde yayımlanan araştırma böyle bir çalışmanın ürünü.
Bu araştırmada Evacetrapib adlı CETP baskılayıcı ilacın değişik dozlarda verildiği 400 hasta 3 ay süreyle izlendi. Kötü kolesterol düşerken, iyi kolesterol düzeylerinde büyük artışlar oldu. Olumsuz etkilere yol açabilecek laboratuvar değişiklikleri olmadı. Kan yağları üstüne olan etkileri açısından çok ümit verici olan bu araştırma, ilacın kalp damar hastalıklarını önlemede işe yarayıp yaramadığı ve güvenli olup olmadığı hakkında kanıt sunmuyor.
Çünkü, hem incelenen hasta sayısı az hem de izleme süresi çok kısa. Bu ve benzer ilaçların yararlı olup olmadıklarını, yan etkilerinin neler olduğunu ve ne sıklıkla görüldüğünü araştıran, binlerce hastanın yıllarca izlendiği araştırmalar sürmekte. Sonuçları, ümit ve sabırsızlıkla olduğu kadar bilimsel bir şüphecilikle bekliyoruz.