Yeni teknolojiler vücut fonksiyonlarının her an izlenmesine imkân veriyor. Kalp ritmini yıllarca kaydeden küçücük bir cihaz, inme hastalarını yeni ataklardan koruyor...
Oya Hanım akşam yemeğinden sonra bulaşık yıkıyordu. Elindeki tabak kayıp, lavabonun içinde kırıldı. Tabağın parçalarını almaya çalışırken elini oynatamadığını gördü. Başında da bir gariplik vardı. Kocasına seslendi. Ama ağzından garip sesler çıkıyordu. Bir türlü istediklerini söyleyemiyordu. Sesleri duyan kocası koşarak geldi. Karısının ağzı çarpılmış, bir yana yaslanmış halde buldu. “Yetişmesem yere düşecekti” diye düşünen kocası yavaşça Oya Hanım’ı yere yatırdı. Ne olduğunu tam anlamasa da çok kötü bir şeyler olduğunu sezmişti. İlk şaşkınlığı geçtikten sonra eşini hastaneye götürmek için telefona sarıldı.
İnmenin nedenleri
Acil servisteki doktor kısa bir muayeneden sonra hastanın inme geçirmekte olduğunu söyledi. Çekilen bilgisayarlı tomografiyle beyinde inmeye yol açan hasarlı bölge görülüp teşhis teyid edildi.
Gerekli tedavi yapıldıktan sonra Oya Hanım hastaneye yatırıldı. Birkaç gün içinde konuşması ve elindeki zayıflık epeyce düzeldi. Doktoru inmenin nedeninin bilinmediğini söyledi, tekrar inme geçirme riskini azaltmak için yüksek tansiyonu için verilen tedavinin yanı sıra, günde bir asprin ve statin grubundan bir kolesterol düşürücü ilaç almasını ve fizik tedaviye devam etmesini tavsiye etti.
1- Kanama ya da tıkanma
Beyin dokusunu tahrip eden birçok hastalık inmeye yol açabilir. Bilgisayarlı tomografi veya MR ile çoğu zaman kesin teşhis koyulur. Nörologlar önce beyindeki hasarın ‘kansız kalmaya mı yoksa kanamaya mı’ bağlı olduğunu öğrenmek ister. Ancak bu ayrımı yaptıktan sonra nasıl bir tedavi uygulayacaklarına karar verirler. İlk tedavi Oya Hanım’a yapıldığı gibi beyindeki hasarın büyümesini önlemektir. Bu sağlandıktan sonra inmenin nedeni araştırılır ki hastanın başına aynı derdin açılması bir önlenebilsin.
İnmelerin çoğu ya beyinde bir damarın tıkanmasına ya da yırtılıp kanamasına bağlıdır. Tıkanma kanamadan 3-4 kat daha sık görülür. Damar tıkanmasının birçok nedeni vardır. Ama en sık olarak suçlu, bir yerlerden kopup gelen bir pıhtı parçasıdır. Yüksek tansiyon kanama riskini yükselten en önemli etkendir. Beyin damarlarında anevrizma denilen balonlaşma olması da kanama riskini yükseltir.
2- Pıhtı nereden geldi
Oya Hanım’ın doktorları beynine pıhtının nereden geldiğini bulmak için ayrıntılı araştırmalar yaptı. Kalbi ve damarları pıhtı bulmak için taradılar, kanda ‘pıhtılaşmayı kolaylaştıran bir anormallik var mı’ diye bakıldı, bir sorun görülmedi.
Suçlu şah damarı olabilir
İlk incelenen yerlerden biri şah damarlarıdır. Beyne kan götüren bu atar damarlarda ağır darlıklar varsa, buralardan kopan bir küçük pıhtı beyin damarlarından birini tıkamış olabilir. Oya Hanım’ın ultrasonla çekilen resimlerinde şah damarlarda damar sertliği vardı ama sorun yaratacak ciddiyette olmadığı için bu ihtimal ekarte edildi. Kalpten çıkan büyük aort damarına da bakıldı, burada da pıhtıya kaynak olacak düzeyde bir anormallik görülmedi. Doktorların bir diğer endişesi pıhtının kalpten kaynaklanmış olabileceğiydi.
Kalpte pıhtı olur mu?
Birçok kalp hastalığında kalbin bir yerinde pıhtı oluşabilir. Kişi büyük bir kalp krizi geçirmişse. Kalbin tahrip olan bölgesi iyi kasılamayacağı için pıhtı oluşumu kolaylaşır. Kalp kapakları mikrop kaparsa pıhtı oluşumu için ideal bir ortam oluşur. Hastalıklı kapaklardan kopacak parçacıklar çok tehlikelidir. Eğer bir kişide yapay kalp kapağı varsa. Hele bu kapak metalden yapılmışsa pıhtı oluşması çok kolaydır. Bunun için hastalar pıhtı önleyici ilaç alırlar. Yeterli dozda ilaç almayanlarda pıhtı atmasına sık rastlanır.
Kalpten pompalanan kan beyne gider. Bu yolculuk sırasında kalbin kendisinden, ana atar damar olan aortdan kana küçük bile olsa bir pıhtı karışırsa vücudun her hangi bir yerindeki damarı tıkayabilir. Bu damar beyindeyse sonuç inmedir.
3- Kalp düzensiz atıyorsa
Kalpte pıhtı oluşmasının en sık nedeni, tıbbi adı ‘atriyal fibrilasyon’ olan bir çeşit ritim bozukluğudur. Kalbin ahenginin bozulması olarak tanımlanabilecek çeşit çeşit ritim bozuklukları veya aritmiler vardır. Hepsi tehlikeli değildir. Atriyal fibrilasyon inmeye yol açtığı için tehlikeli bir ritim bozukluğudur. Atriyal fibrilasyonda kalp atımları düzensiz ve çoğu zaman da hızlıdır. Hastalar bunu çarpıntı olarak hissedebilir ama hiç hissetmedikleri zaman çoktur.
Teşhis kolay değil
Doktor hastayı atriyal fibrilasyon devam ederken görürse teşhis koyması çok kolaydır. Ama çoğu kişide bu ritim bozukluğu gelip geçicidir. Oya Hanım’da olduğu gibi hasta doktora geldiğinde kalbin ritmi normale dönmüşse, teşhis koymak imkânsızdır. Bazı hastalar kalbin hızlı ve düzensiz atmasını hisseder ama bir çoğu atriyal fibrilasyonun yarattığı düzensiz ve hızlı atımı hissetmez. Oya Hanım’da olduğu gibi ayıntılı incelemeler sonunda bile inmenin sebebini öğrenmek mümkün olmaz. Her 3 inme geçiren hastadan birinde inmenin nedeni bulunamaz. Neden bilinmeyince doğru tedavi uygulanamayacağı için yeni inmelerin ve maluliyetlerin önü alınamaz.
Yakından izleme
Uzmanlar bir hastaya “Geçirdiğiniz inmenin nedenini bilmiyoruz” demeden önce daha fazla araştırma yapılması gerektiğini düşünüyorlar. Son 10 yılda yapılan bilimsel çalışmalar, bu hastaların bir kısmında inme nedeninin atriyal fibrilasyon olduğununu düşündürüyor. Kalp atımlarının haftalar boyu izlendiği araştırmalar, inme geçirmiş insanlarda gelip gecici atriyal fibrilasyon ataklarının ender olmadığını gösterdi.
Doktorlar inmenin nedeni olabilecek atriyal fibrilasyonu saptayıp hastaya pıhtı önleyici ilaç verdiklerinde yeni inmeleri önleyebiliyor. Bu ilaçlarla etkin olarak tedavi edilen hastalarda, tedavi yapılmadığı takdirde ortaya çıkacak 10 inmeden 7 tanesi önlenebiliyor.
İzlemenin birçok yolu var
Kalp atımlarını izlemenin birçok yolu var. Holter denilen yöntemde göğüs üstüne yapıştırılan kablo uçları belde taşınan bir kayıt cihazına bağlanır. Bu yolla 24 veya 48 saatlik kayıtlar yapılır. Daha uzun süreli kayıtlar yapan cihazlar da vardır. Hatta uydu aracılığıyla uzun süren sistemler bile mevcut. Eğer hastada her hangi bir nedenle takılmış kalp pili varsa, pilin içindeki kayıt cihazı sayesinde kalbin ritmi kolayca izlenebilir.
Atriyal fibrilasyonda kalbin yukarı odaları düzenli olarak uyarılmazlar birçok düzensiz uyarıya maruz kalırlar. Bu nedenle düzenli olarak kasılmazlar, titreşirler. Bu da kalbin içinde kanın akış hızını azaltır ve pıhtı oluşumunu kolaylaştırır. Bu nedenle atriyal fibrilasyonu olan hastalarda inme riski 5 kat artar.
4- Küçücük kayıt cihazı
Son yıllarda kalp atımlarının yıllarca izleyebilen, deri altına yerleştirilen küçücük kayıt cihazları üretildi. Bu yöntemle ender ortaya çıkan ama çok ciddi olabilecek rahatsızlıkları teşhis edebilmek mümkün.
Kalbin ritminin uzun süre izlenmesi sık olmayan ama ciddi sonuçlar doğurabilecek birçok durumda işe yarar. Örneğin, arada sırada bayılan ve bir türlü neden bayıldığı bulunamayan, zaman zaman çarpıntısı olan ama nasıl bir çarpıntı olduğu bilinmeyen kişilerde bu yöntem çok işe yarar. Hastalığın ne olduğu bilinince etkin tedavi yapılabilir.
Kalbe yakın bir bölgede derinin altına yerleştirilen kayt cihazları giderek küçülüyor.
5- Uzun takip sonuç veriyor
Şubat ayında toplanan Uluslararası İnme Konferansı’nda ilk sonuçları açıklanan bir bilimsel çalışmada ABD, Kanada ve Avrupa’daki 55 merkezde nedeni bilinmeyen inme geçirmiş 440 hasta incelendi. Hastalar rastgele yöntemle iki gruba ayrıldılar (Randomizasyon). Birinci gruptaki hastaların göğüs bölgesinde derinin altına küçük bir kayıt cihazı yerleştirildi. İkinci gruptaki hastalar ise standart yöntemlerle izlendi. Standart yöntemlerle izlenenlerde 10 atriyal fibrilasyon geçiren hastadan 9’unun gözden kaçtığı saptandı.
Nedeni bilinmeyen inme geçirmiş 100 hasta üstünde yapılan araştırmada, deri altına yerleştirilen kayıt cihazı birçok hastada kısa süreli de olsa ritim bozukluğu atakları olduğunu gösterdi. Standart yöntem kullanıldığında bu atakların birçoklarını yakalamak mümkün olmadı.
Son söz: Teşhis yöntemleri geliştikçe nedenini bilmediğimiz birçok hastalığın altında yatan mekanizmaları anlayıp etkin tedavi uygulayabiliyoruz. Kalp ritminin yanında akciğerdeki basıncın, kan şeker düzeyinin ve diğer birçok vücut fonksiyonunun her an bilinmesi doktorların önüne yep yeni ufuklar açıyor.