Erdal Bey gece ter içinde uyandı. Kendini boğulacakmış gibi hissediyordu, “Herhalde bu sabah başımdan geçen hadise sinirlerimi bozdu” diye aklından geçirdi.
Haksız da sayılmazdı. Ölümle sonlanabilecek bir kazayı ucuz atlatmıştı. İşe giderken nasıl olduğunu anlamadan kullandığı araba yoldan çıkmış, korkuluklara çarparak durmuştu. “Direksiyon başında uyukladım herhalde, son zamanlarda çok yorgun ve uykusuz hissediyorum kendimi. Ya bir çocuğa çarpsaydım, ya karşıdan bir kamyon geliyor olsaydı” diye düşünüyor, endişe ve huzursuzluk içinde kıvranıyordu. Yüksek sesle horladığı için yan odada yatmak zorunda kalan karısı olan biteni duyunca, yarın mutlaka doktora gitmeleri gerektiğini söyledi.
1- UYKUDA?SOLUNUM?DURMASI
Normal: Soluduğumuz hava boğazımızdaki üst hava yollarından geçip akciğerlerimizi doldurur. Hava yolunun hiçbir engelle daralmamış olması rahat nefes alabilmemiz için çok önemlidir.
HORLAMA: Hava yolunu oluşturan dokularda veya dilde irileşme varsa, veya uyumlu çalışmıyorlarsa havanın geçtiği alan daralır, nefes alma güçleşir, horlama başlar. Horlamanın yüksek sesli olması, solunumun durması olabileceğini akla getirmelidir.
TIKANMA: Bu darlık daha ilerleyip hava yolunu tıkarsa, nefes alımı tümüyle durur, apne oluşur. Fazla kiloların yaptığı baskıyla zaten dar olan hava yolları tıkanır ve akciğerlere hava gidemez olur. Boğazda hiçbir sorun olmasa da, solunumu düzenleyen sinir sistemi iyi çalışmıyorsa benzer sorunlar ortaya çıkabilir.
Ertesi gün Erdal Bey’i dinleyip muayene eden doktor, uykuda nefes alma sırasında duraklama olduğunu bu duruma tıpta ‘uyku apnesi’ dendiğini söyledi.
Birçok hastalığa yol açabilecek solunum durmasının hava yollarının geçici olarak tıkanması sonucunda ortaya çıktığını ekledi.
Ayrıntılı olarak incelenebilmesi için Erdal Bey’i uyku laboratuvarına göndermeye karar verdi.
2- UYKU LABORATUVARI TESTİ
Uyku testi sırasında yapılan birçok ölçümden birkaçını gösteren bu kayıtta göğüs, özellikle karın kaslarının her saniyede soluk almak için çaba sarf ettiği ama hava yolları kapalı olduğu için 10 saniye akciğerlere hiç hava gitmediği görülüyor. Apne süresinin sonuna doğru kandaki oksijen miktarı yüzde 98’den yüzde 80’lere düştüğü kaydedilmiş. Bu süreçte kan basıncının da yükseldiği biliniyor.
Uyku apnesi teşhisini koyabilmek ve durumun ne kadar ağır olduğunu saptayabilmek için doktorlar hastayı bir gece boyunca çok yakından izlerler.
Gözlerin hareketinden, ağızdan ve burundan giren havaya, göğsün ve karnın nefes almak için yaptığı hareketlerden, kandaki oksijen miktarına kadar birçok değeri saniye saniye izleyebilmek için baştan ayağa yerleştirdikleri hassas duyum cihazlarıyla kayıt yaparlar.
Örneğin boyna yapıştırılan küçücük bir mikrofon aracılığıyla kişinin ne süre ve şiddetle horladığını, bacağa bağladıkları bir duyum cihazıyla istemsiz bacak hareketlerini, parmak ucuna taktıkları özel bir aletle kandaki oksijen miktarını kaydederler.
Erdal Bey uykudayken bir saat içinde 39 kere solunumunun durduğu saptandı. Horlaması birden duruyor bir süre sonra derin bir nefesle horlaması ve soluması yeniden başlıyordu. Normalde yüzde 95 olan kandaki oksijen yoğunluğu, nefes durmaları sırasında yüzde 76’ya kadar düşüyordu.
3- Yol açmadığı dert yok
Daha önce kalp krizi geçirmiş ve uyku apnesi olan 54 hastanın yarısını tedavi eden yarısına özel bir tedavi uygulamayan uzmanlar, hastaları 5 yıl boyunca izledi. ‘European Heart Journal’ adlı dergide 2013 yılındaki makalelerindeki sonuçlara göre, yüksek basınçlı maskeyle tedavi edilenlerin yeniden kalp sorunlarıyla karşılaşma risklerinin tedavi edilmeyenlere göre daha az olduğu anlaşılıyor.
Uyku apnesi, farkında olmasa da kişiyi sık sık uyandırdığı için uykusuzluğa bağlı birçok sıkıntıya yol açar. Ama, olumsuz etkileri uykusuzluk ve yorgunluğun çok ötesine geçer.
Yüksek tansiyon:
Uyku apnesi olanların bir çoğunun aynı zamanda yüksek tansiyon hastası olduğunu gösteren birçok araştırma var. Gece oluşan kan ve oksijen dalgalanmalarının damarları büzüştürdüğünü, bunun da yüksek tansiyona yol açtığı düşünülüyor. Gerekli tedavi yapılıp apnenin önüne geçilince kan basıncının düştüğü biliniyor.
Diyabet:
Şeker hastası olanların çoğunda uyku apnesi görülmesi ikisinin oluşmasında da şişmanlığın oynadığı önemli role bağlanıyordu. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar şeker hastalığının sinirlerde yaptığı tahribat nedeniyle diğer etkenlerden bağımsız olarak uyku apnesine yol açabileceği düşündürtüyor.
Kalp krizi:
Gece her birkaç dakikada duran solunumun yol açtığı kan ve oksijen düzeyinde düşmeler, kalp hızı ve kan basıncındaki dalgalanmalar, kalbin beslenmesinin saniyeler için de olsa bozuluyor olması, binlerce kere tekrarlandığında kalbi ve damarları olumsuz etkiler. Uyku apnesi olanların kalp krizi ve inme geçirme riski yüksektir. Apne için yapılacak tedavi kalp hastalıklarının seyrini yavaşlattığı için bu riski azaltmak mümkün.
Yangı:
Damar sertliğinde şeker hastalığına, kanserden yüksek tansiyona birçok kronik hastalığın oluşmasında ve ilerlemesinde kilit rol oynayan yangı uyku apnesi olan hastalarda artıyor. Tıp dilinde ‘enflamasyon’ denilen yangının uyku apnesi tedavi edilince azaldığını gösterek veriler mevcut.
4- APNEYE?ETKİLİ ÇÖZÜM MASKEYLE SOLUNUMA
Uyku apnesinin tedavisinde en sık kullanılan yöntem gece takılan bir maskeyle solumayı kolaylaştırmaktır. 1980’lerde bulunan bu yöntemde bir hava kompresörü aracılığıyla maskeyle buruna sürekli basınçlı hava verilerek solunum yollarının kapanmasını önlemek amaçlanır.
Eskisine göre çok gelişmiş olan teknolojinin sunduğu çeşit çeşit cihazlar ve maskeler bu yöntemin kullanılmasını yaygınlaştırdı. Yine de hastaların yaklaşık üçte biri gece maske kullanmaya tahammül edemedikleri için bu etkin olabilecek tedaviyi erkenden bırakırlar. Bu kişilerin şikâyetlerine çözüm bulunup, teşvik edilecek olurlarsa uzun sürede cihaza alışıp, yarar görebilirler.
* Ameliyat çözüm mü? Hava yollarını tıkayan anatomik bir anormallik varsa ameliyat en iyi çözüm olabilir. Örneğin solunum durması olan çocuklarda büyük olan bademciklerin alınması sorunu ortadan kaldırabilir. Yutak bölgesi çok dar olan kişilerde radyo dalgalarıyla yapılacak genişletme, hava yollarının tıkanmasını önleyebilir.
Küçük dilin ve çevresindeki dokuların lazerle genişletilmesi başka bir cerrahi yöntemdir. Sorun burundaysa yapılacak cerrahi müdahaleyle iyileşme sağlanabilir. Bu saydığım ameliyatların çoğunu kulak burun boğaz uzmanları küçük kesilerle, çoğu zaman hastanede yatmayı gerektirmeyecek biçimde gerçekleştirirler. Eğer çene kemiğini ilgilendiren anatomik bozukluklar varsa daha karmaşık ameliyatlara gerek olabilir.
* Protezle tedavi: Çok ağır olmayan olgularda ağız içine çeneyi ve dili öne doğru itecek bir protez yerleştirilerek hava yolu açılabilir. Kişinin özelliklerine uydurulması gereken bu cihazlar maske kullanamayan kişilerin bazılarının sorununa çözüm olabilir.
Belirtileri nelerdir?
* Uykudan boğulma hissiyle uyanıyorsanız
* Gün boyu kendinizi yorgun ve uykulu hissediyorsanız
* Yakınlarınız yüksek sesle horladığınızı ve arada solumadan durduğunuzu söylüyorsa
* Gece terlemeleriniz varsa
* Sabah baş ağrısıyla kalkıyorsanız
* Sabah kalktığınızda ağzınız kup kuru, boğazınızda bir yanma veya ağrı varsa
* Konsantrasyonda güçlük çekiyorsanız, çabuk sinirleniyorsanız, unutkanlıktan yakınıyorsanız
* İktidarsızlıktan yakınıyorsanız
ÖNCE?HAYAT?TARZI DÜZELMELİ
Birçok kronik hastalıkta olduğu gibi uyku apnesinde de ilaç veya tıbbi cihazla tedaviye başlamadan önce sağlığımızı düzeltmek için alabileceğimiz bir dizi önlem olduğunu unutmamalıyız.
Fazla kilodan kurtul: Uyku apnesi en sık şişman kişilerde görülür. Boyun ve yüz çevresinde biriken yağ tabakası hava yollarından geçişi zorlaştırır. Fazla kiloların birazından olsa kurtulmak gece yaşanan sıkıntıyı azaltır. Uyku sorunu çok ağır olmayan kişilerin birçoğunda, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizle kilo verecek olurlarsa başka tedavi yapmaya gerek kalmaz.
Alkol ve uyku ilaçlarına dikkat: Gece alınan alkol, sinir sistemini baskılayan sakinleştirici ve uyku getirici ilaçlar apneyle mücadeleyi güçleştirir. Bu maddeler burun ve boğazdaki kasları etkileyerek hava yollarının kapanmasını kolaylaştırır.
Sırtüstü yatma: Sırtüstü uyunduğunda hava yollarının tıkanması daha kolaydır. Yan yattıklarında bazı hastaların nefes almalarındaki duraklamaların azaldığı görülür. Bunun için kimi hasta arkasına yastık, hatta bir tenis topu koyarak sırt üstü yatmamaya çalışır.
Burun tıkalıysa nefes zor: Sık sık burnu tıkanan birinin uyku apnesi de varsa işi zordur. Burun sorununun çözülmesi apne rahatsızlığını gidermese de hastanın daha rahat nefes almasını sağlar ve apne için yapılacak tedaviyi kolaylaştırır.
SON SÖZ
Horlama deyip geçmeden önce kişinin solumasında bir sorun var mı diye bakmak gerekir. Teşhis konulursa birçok dertten ve ölümcül olabilecek kazalardan kurtulmak mümkün olur.