Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Göğüs ağrısı olan bir kişide, sıkıntıların ne zaman başladığı, ne kadar şiddetli olduğu, ilerleyip ilerlemediği, tetiği çeken etkenlerin neler olduğu çok önemlidir. Angina denilen kalp ağrısının, kararlı mı yoksa kararsız mı olduğu nasıl bir tedavi yapılacağını belirler

Korhan Bey son bir yıldır ağır iş yaptığı zaman göğsünde bir baskı hissediyordu. Ama bu şikâyetleri durup dinlenince bir iki dakika içinde geçiyordu. Uzun zaman aldırış etmemiş, yorucu iş yapmamaya özen göstererek durumu idare etmişti. İş arkadaşlarından biri kalp krizi geçirip hastaneye kaldırılınca, “Benim sıkıntılarımın kaynağı da kalbim olmasın” diye düşünmeye başladı. Bu endişeyle gittiği bir kardiyolog doktor hikâyesini dinledikten sonra koroner arter hastası olabileceğini söyledi. “O da ne demek?” diye sorunca, doktoru anlatmaya başladı.
Kalbin vücudun dört bir yanına dağıtılması için pompaladığı kanın ilk ulaştığı organ kalbin kendisidir. Aort damarının kalpten çıkar çıkmaz verdiği ilk dallar kalbi besleyen damarlardır. Tıbbi adı koroner arter olan bu atardamarlar çok daralıp kan akımını engellerlerse buna koroner arter hastalığı veya koroner damar ya da koroner kalp hastalığı denir. Bazen aynı rahatsızlığa iskemik kalp hastalığı dendiği de olur. İskemik kabaca az kanlanan veya kansız kalan diye tercüme edilebilir.

Korhan Bey koroner hastası mı?
Korhan Bey gibi orta yaşta bir erkek “Hızlı merdiven çıkarken veya ağır bir şey taşırken göğsüme bir sıkıntı geliyor, durunca geçiyor” diyorsa, tersi kanıtlanana kadar kalbi besleyen damarlarda darlık olduğu düşünülür.
Kalbin hücreleri de vücuttaki tüm hücreler gibi, kanın getireceği oksijen olmazsa yaşayamazlar. Oksijen ihtiyacı dinlenme sırasında en az düzeydedir. Kişinin hareketi arttıkça hücrelerin oksijen talebi de artar. Örneğin, yokuş veya merdiven çıkarken bacak kaslarımız daha fazla oksijen isterler. Artan talebi karşılamak için hem kasılmasını hem de atım hızını artıran kalbin kendi oksijen ihtiyacı da artar. Koroner damarlarda darlık varsa bu talep karşılanamaz, arz-talep dengesi bozulur. Oksijensiz kalan hücreler şikâyet etmeye başlarlar. Çoğu zaman, tıp dilinde angina denilen göğüste sıkıntı ya da ağrı olarak karşımıza çıkan bu şikâyetler bazen kendini nefes darlığı olarak gösterir.
Doktorlar angina şikâyetiyle gelen hastayı uzun uzadıya sorgularlar. Çünkü, sıkıntıların ne zaman başladığı, şiddeti, ilerleyip ilerlemediği, tetiği çeken etkenlerin neler olduğu çok önemlidir. Buna dayanarak anginalı hastalar iki gruba ayrılır. Biri kararlı göğüs ağrısı diye Türkçeye çevirebileceğimiz stabil angina, ikincisi de kararsız, yani anstabil anginadır. Bu ayrım, hastalığın nasıl gelişeceğinin öngörülmesine ve tehlikenin derecesinin kestirilmesine olanak tanır. Etkin bir tedavi planı ancak böyle çizilir.


Kızgın damarın yaptığı hastalık tehlikeli

Her göğüs ağrısı aynı değil


Her göğüs ağrısı aynı değil





Göğüs ağrısı ani veya şiddetli olarak başlarsa, hızla ilerlerse, hafif bir eforla ya da dinlenme sırasında ortaya çıkarsa ya da her zamanki şiddet ve sıklığında belirgin bir değişiklik olursa endişe edilecek bir durum var demektir. Kararsız angina denilen bu durumun kalp krizine dönüşmesi çok kolaydır. Buna karşılık Korhan Bey’de olduğu gibi göğüs ağrısının şiddeti, süresi, ortaya çıkış tarzı aylardır pek değişmemişse, oldukça öngörülebilir olan bu rahatsızlık kararlı anginadır. Kalp krizi ve ölüm riski çok daha azdır.
Kalbi besleyen damarlardaki darlıkların neden olduğu bu iki ayrı klinik tablonun farkı sadece belirtilerinin değişik olmasından ibaret değildir. Damar duvarında hastalığa neden olan gelişmeler de birbirinden çok farklıdır. Birinde damar duvarında yavaş yavaş büyüyen, üstü kalınca bir örtüyle kaplı damar sertliği plağı vardır. Diğerinde ise yangı nedeniyle kızgın bir durumda olan damar duvarındaki plağın üstünde bulunan ince örtü yırtılmıştır. Bu yırtığın üstünde oluşan pıhtı damarı iyice daraltmış hatta bazen tümüyle tıkamıştır. Bu durumdaki hastayı derhal hastaneye yatırıp tedaviye başlamak gerekir. Yoğun ilaç tedavisinin yanı sıra bir an önce anjiyo yapıp damarda darlık nerede, başka darlıklar da var mı diye bakıldıktan sonra ne yapılacağına karar verilir. Bazan ilaçla tedavi yeterli olsa da çoğu zaman, darlıkların yerine ve ne kadar yaygın olduklarına göre stent takmak ya da baypas ameliyatı yapmak gerekir. Buna karşılık, kararlı anginanın tedavisinde izlenecek yol çok farklıdır.

Anjiyo şart mı?
Korhan Bey’in şikâyetleri kararlı angina tarifine uyuyor. Mutlaka anjiyo yapılmasını gerektiren bir durum yok. Kalbi besleyen damarların, anjiyo denilen koroner anjiyografi yöntemiyle görüntülenmesinin ana amacı stent veya baypas ameliyatına hazırlıktır. Bu girişimlere gerek olup olmadığının kararı koroner kalp hastalığının niteliğine bağlıdır. Başka bir deyişle anjiyografi ancak bu yönde kuvvetli bir şüphe varsa yapılmalıdır. Kararlı anginası olan bir hasta stent takılmaksızın da başarıyla tedavi edilebileceği için acele etmemek gerekir. Uzmanlar, son 10 yılda yapılan çalışmalara dayanarak kararlı angina teşhis edilen çoğu hastada önce tıbbi tedavi uygulanmasını öneriyorlar.


Kararlı anginada tıbbi tedavi yeterli olacak

Her göğüs ağrısı aynı değil



Geçen ay yayınlanan bir araştırma bu konuda biriken bilgilerimize bir yenisini ekledi. New York Üniversitesi bilim insanları bu konuda yapılmış 8 karşılaştırmalı araştırmayı bir araya getirip değerlendirdiler. Kararlı anginası olan ya da şikayeti olmasa da efor testi anormal olan hastaların incelendiği bu çalışmalara katılanların yarısına ilk tedavi olarak stent takıldı, diğer yarısına ilaç tedavisinin yanı sıra sağlıklı hayat tarzı değişikliklerini içeren tıbbi tedavi uygulandı. Dört yıllık takipte, iki farklı tedavi yaklaşımının da benzer sonuçlar vermesi, bir çok kardiyoloğu kararlı anginası olan hastalarda tıbbi tedaviye öncelik vermeye ikna etti.

Korhan Bey’in tedavisi
Tanıyı kesinleştirip kansızlık çeken kalp bölgesinin ne kadar geniş olduğunu saptamak için bir efor testi yapıldı. Giderek hızlanan ve eğimi artan yürüyüş bandında 9 dakika yürüdü ki bu yaşına göre oldukça yüksek bir efor düzeyiydi. Son 30 saniyeye kadar göğüs ağrısı olmadı. Test sonucunda, kansız alanın çok geniş olmadığını ve rahatsızlığının yarattığı kısıtlılığın az, efor kapasitesinin iyi olduğunu söyleyen doktoru tıbbi tedavini en iyi yol olduğunu yineledi. Eğer şikayetleri geçmezse, hele artacak olursa o zaman anjiyo yapıp stent veya baypas ameliyatı gerekip gerekmediğine karar vereceğini ekledi.
İlaçların yanı sıra beslenmesine dikkat eden ve düzenli olarak yürüyüş yapan Korhan Bey, bir ay sonraki kontrolde doktoruna kendini çok daha iyi hissettiğini, sıkıntılarının geçtiğini söyledi.
Son söz: Önceleri tüm sorunun damarın dar olan bölgelerinden kaynaklandığını düşünen doktorlar artık koroner hastalığını çok daha geniş bir çerçevede düşünüp ona göre karar veriyorlar.