Barselona’da geçen hafta yapılan dünyanın dört bir yanından gelen 30 bin kişinin katıldığı Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin yıllık bilimsel toplantısında binlerce bildiri sunuldu. İşte kongrede en çok yankı yapan bildiriler
Kalp yetersizliğine yeni ve etkin ilaç
Ülkemizde kalp yetersizliği nedeniyle nefes darlığı, halsizlik ve yorgunluktan şikâyet eden, sık sık hastaneye gitmek zorunda kalan yüzbinlerce insan var. Bu hastaların sıkıntısını azaltan, ömrümü uzatan ve neredeyse 20 yıldır kullanılmakta olan ilaçlar var ama yeni bulunan bir ilaç yok. Bunun nedeni bu konuda araştırma yapılmaması değil. Tam tersine, başlangıçta büyük ümitler bağlanmış birçok ilaç piyasaya çıkmadan çöpe atılmak zorunda kalındı. Çünkü karşılaştırmalı araştırmalar yeni ilacın ya eski tedavilere ek bir yarar sağlamadığını, ya da kabul edilemez yan etkileri olduğunu gösterdi.
Barselona’daki toplantıda sunulan bir bildiriden, yeni ve etkin bir kalp yetersizliği ilacına kavuşacağımızı öğrendik. Henüz ismi bile konmamış olan bu ilaç 47 ülkeden rastgele iki gruba ayrılan 8400 hasta üstünde denendi. İki yıl sonra yeni ilacın ölüm ve hastaneye yatma oranlarını azalttığı saptandı. Yeni ilacın 2015 yılında piyasaya çıkması bekleniyor.
Krize erken teşhis
Bir kişi kalp krizi geçiriyorsa en kısa zamanda teşhis koyup tedaviye başlamak gerekir. Lakin doğru teşhise ulaşmak her zaman kolay değildir. EKG kesin sonuç vermeyebilir. Kan tahlili yapıp hücre ölümünü gösteren enzimlerin yükseldiğinin saptanması, teşhis koydurur ama tahlil sonuçlarının çıkması saatler alır.
Kongrede sunulan bir bilimsel çalışmada, troponin enzimini yüksek duyarlılıklı bir testle ölçerek 1 saat içinde kalp krizi teşhisi konulabileceği bildirildi. Standard teşhis yöntemlerine ek olarak bu test sayesinde kalp krizi geçiren hastaya bir an önce acil müdahale yapılabilecek. Ayrıca, kalp krizi geçirmediği anlaşılan hastaları uzun süre acil serviste veya hastanede tutmaya gerek olmayacak, güvenle evlerine yollanabilecekler. Böylece sağlık harcamalarında tasarruf sağlanacak.
Üç ilaç bir arada
Kalp krizi geçirmiş bir kişinin hayat boyu alması gereken ilaçlar vardır. Almazsa yeniden kriz geçirme ve ölüm riski yükselir. Bu gerçeğe rağmen birçok hastanın ilaçlarını bir süre sonra bıraktığını biliyoruz. Verilen tedaviyi uygulamayanlara özellikle az ve orta gelirli ülkelerde, sosyoekonomik düzeyi düşük olan gruplarda çok sık rastlanıyor.
Bu soruna çare bulmak için kafa yoran bilim insanları bir süre önce “hepsi bir hapta” kavramını geliştirdi. Bir kaç ilacın bir tek hap olarak sunulduğunda, tedaviye devam eden hasta sayısının artacağını öne sürdüler.
Arjantin, Brezilya, İspanya, İtalya ve Paraguay’da 2100 hasta üstünde yapılan bir çalışma bu konuda ilginç bilgiler içeriyor. Kalp krizi geçiren hasta eğer gençse veya kriz sonrası depresyon belirtileri varsa ya da birçok ilaç alması gerekiyorsa, tedaviyi bir kaç ay sonraya bırakma ihtimali hayli yüksek. Araştırma sonuçları, hastaya alması gereken 3 ilaç, tek hap olarak günde 1 kere verilecek olursa, tedaviye uyumunun arttığını gösteriyor.
Yeni kolesterol ilacı
Kalp krizi ve inmenin altında yatan damar sertliğine bağlı kalp damar hastalıklarının tedavisinin temel taşlarından biri, kolesterol düşürücü statin grubu ilaçlardır. Lakin, genetik bozukluk nedeniyle kolesterolü çok yüksek olan kişilerde bu ilaçlar yeterli olmamaktadır. Bu hastalarda ve herhangi bir nedenle kolesterol ilacı alamayan hastalarda kullanılabilecek bir tedavi için birçok ilaç şirketinde ve araştırma merkezinde yıllardır hummalı bir çalışma sürüyor. ‘PCSK9’ adlı ilaç grubu bu yönde çok ümit vaat ediyor. Barselona’daki toplantıda bu ilaçla tedavi edilmiş hastalarda kötü kolesterol düzeyinin yüzde elliden fazla düştüğü açıklandı. Daha önemlisi, araştırmacılar ‘PCSK9’ ile kalp krizi oranlarının da azaldığını düşündüren sonuçlar elde edildiğini bildirdi.
Önce kanıtlanması gerek
Lakin bu konuda çok ihtiyatlı olmamız gerekiyor. Çünkü daha önceleri de kötü kolesterol düzeylerini çok düşüren ilaçlar bulundu. Ama bu başarıları kalp krizi ve inme riskinde azalmaya yol açmadı. Kısacası bir ilaç kötü kolesterolü ne kadar düşürürse düşürsün, iyi kolesterolü ne kadar yükseltirse yükseltsin, kalp krizi, inme ve ölümleri, ciddi yan etkiler olmaksızın azaltmıyorsa hiç bir işe yaramaz.
Onun için ‘PCSK9’ ilaçları hakkında hüküm vermeden önce halen sürmekte olan çalışmaların sonuçlarını beklemeliyiz. Piyasaya sürülüp yaygın olarak kullanılabilmesi için onbinlerce hastanın yıllarca izlendiği bu karşılaştırmalı araştırmalar sonucunda ölüm, kalp krizi ve inmeleri güvenli olarak azalttığının kanıtlanması gerekir.
Bugün koyulan stent yarın eriyip kayboluyor
Daralmış kalp damarlarını stent koyarak açmak, göğüs ağrısı çeken, kalp krizi geçiren ya da krizin eşiğine gelen hastalara büyük yarar sağlar. Son 20 yılda gelişen teknoloji stentleri kısa ve uzun dönemde çok güvenli hale getirdi. Buna rağmen bazı uzmanlar daha da iyi olabilir diye düşünüyorlar. Düzeltilmesini istedikleri en önemli nokta, metalden yapılan stentlerin bir kere yerleştirildikten sonra kalpte ilelebet kalıyor olması. Son yıllarda çözünür maddelerden yapılan ve yerleştirildikten 1-2 yıl sonra tümüyle ortadan kalkan stentler geliştirildi.
Kongrede “biyolojik olarak emilebilen stentler”le ilgili birçok bildiri sunuldu. Kullanımları giderek yaygınlaşan bu stentlerin metal stentler kadar etkin olduğu anlaşılıyor. Uzun dönemde daha üstün olduklarını öne süren uzmanlar olsa da, bu konuda hüküm verebilmek için sürmekte olan büyük araştırmaların sonuçlarını beklemek gerekiyor.
Şok veren yelek
Kalp kası geçirilmiş krizler veya başka bir nedenle zayıflayıp gerektiği gibi kasılamaz olursa, kalp vücuda yeteri kadar kan gönderemez. Çabuk yorulma, nefes darlığı gibi şikâyetlerin yanı sıra, ani gelişen öldürücü çarpıntılar ortaya çıkabilir. Bu durumdaki hastalara elektroşok yaparak çarpıntıyı durdurup ölümü önleyen özel bir pil takılır. Ama kalp zayıflığının bir kaç ayda düzelme ihtimali varsa, doktorlar pil takmadan beklemeyi tercih eder. Ama bu süre içinde ya öldürücü bir çarpıntıyla hasta hayatını kaybederse? Bu soruna çözüm bulmak için uzmanlar bir süredir vücuda içerden değil de dışardan şok vermek için hazır bekleyen özel bir yelek üstünde çalışıyordu.
Özel pil takılmadı
Kongrede bildirilen bir sunumdan kalp atımlarını izleyen ve gerektiğinde şok verebilen bu özel yeleğin hayat kurtarıcı olabileceğini öğrendik. Kalbi zayıf olan 2000 hasta şok veren yeleği giydikten sonra 3 ay boyunca izlendi. Bu sürede 120 öldürücü çarpıntının ölümle sonuçlanmasının önlendiği saptandı. Üç ay içinde 800 hastanın kalbindeki zayıflık büyük ölçüde düzeldi ve özel pil takılmasına gerek kalmadı. Araştırmacılar bu sonuçlara dayanarak, gereksiz pil takılması önlenirken ölüm riskinin de azaltılabileceğini söylüyor.
Damar sertliği gerileyebilir
Kalp krizi geçiren hastalarda ilk amaç krizi durdurarak hücre ölümünü önlemektir. Ondan sonraki hedef ileride tekrar krizin oluşma riskini azaltmak için damar sertliğinin ilerlemesini yavaşlatmak, durdurmak hatta mümkünse geriletmektir. Bunun için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve sigarayı bırakmak en başta alınması gereken önlemlerdir. Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı varsa etkin bir tedavi uygulamak gerekir. Bir başka olmazsa olmaz tedavi de kolesterol düşürücü statin ilaçlarıdır.
1 yıllık tedavi
Kongrede açıklanan bir araştırmada kalp krizinden sonra güçlü bir statin ilacını yüksek dozda kullanarak damar sertliğinin geriletilebileceği gösterildi. 100 hastalık araştırmada kalbi besleyen damarların içine sokulan ince bir telle damar duvarının ultrasonla resmini çeken uzmanlar 1 yıllık tedaviden sonra aynı görüntüleme işlemini tekrarladılar. Damar sertliği plaklarının az da olsa küçülmüş olması daha önce de gösterilmişti. Ama, kalp krizi hastalarında da aynı sonucun alınması statinlerin bu hasta grubundaki öneminin bir başka göstergesi olarak kabul ediliyor.