Üç hafta önce yanlış teşhis konusuna değinmiş, teşhis hatalarının önlenmesinde sağlık sektörüne düşen görevlerden söz etmiştim. Bu hafta sıra hastaların yapabileceklerinde...
Yanlış teşhisi önlemek için sağlık sektöründeki tüm ilgililere görev düşüyor. Hastaların da yapabilecekleri var. Sorunlarına sahip çıkıp, doktorlarına yardımcı olabilmeleri mümkün.
Derdini anlatmayan derman bulamaz
Yıllar önce çalıştığım hastanede muayeneye gelen bir hastaya ne sıkıntınız var diye sorduğumda, “Ben söylersem olur mu, doktor sensin, sen bileceksin” diye cevap verince çok şaşırmıştım. İlk defa bir hastadan böyle bir cevap alıyordum. Gerçi yıllar içinde, derdini söylemeye çalışsa da, şikayetlerini doğru dürüst anlatamayan birçok hastayla karşılaştım.
Hasta doktora gitmeden önce şikayetlerini nasıl anlatacağını düşünüp, gerekirse kısa notlar alıp hazırlanırsa, doğru teşhise ulaşması daha kolay olacaktır. Diyelim ki karnınızdaki ağrı sizi en çok rahatsız eden şikayetiniz. Ağrı karnın neresinde, ortasında mı sağ alt tarafta mı? Ağrı sürekli mi, yoksa zaman zaman mı geliyor? Ağrıyı başlatan veya şiddetlendiren bir etken var mı? Örneğin yemek yemek, ya da aç kalmak ağrıyı etkiliyor mu? Herhangi bir besini yedikten ya da bazı ilaçları aldıktan sonra ağrı artıyor mu? Soruları uzatabiliriz ama ne yapmanız gerektiğini anladınız sanıyorum.
Çocuk doktorları, derdini ancak ağlayarak ifade eden bebekleri anlamakta mahirdirler. Yetişkinlere bakan doktorlar hastalarının dertlerini anlatmasını beklerler.
Şikâyetler ne zaman başladı? Doktor hastasının şikayeti kadar sıkıntılarının hikayesini de öğrenmek ister. Karın ağrısı ne zaman başladı, birkaç gün önce mi, birkaç ay önce mi? Başladığında da bugünkü özellikleri var mıydı? Yoksa ağrıların şiddeti ve sıklığı son günlerde arttı mı? Ağrıyla beraber başka rahatsızlıklar var mı? Bulantı, kusma, ishal, yorgunluk, terleme oluyor mu? İştahsızlık, kilo kaybı, halsizlik var mı?
Doktora gitmeden biraz düşünüp plan yapılırsa tüm bu bilgileri, gereksiz ayrıntılara dalmadan, konuyu dağıtmadan özlü bir biçimde aktarmak mümkün olur. Doktor sizi dinledikten sonra başka sorular da soracaktır. Ailenizde ciddi hastalıklar var mı, yakın zamanda yaşamınızda önemli değişiklikler oldu mu, sigara, içki gibi alışkanlıklarınız var mı gibi sağlığınızı etkileyebilecek birçok konuyu bilmek isteyecektir. Hazırlıklı olursanız kısa sürede istenilen bilgileri verebilirsiniz.
- 52 yaşında
- Sigara içmiyor
- Haftada 1-2 kadeh rakı içiyor
- Babası 54 yaşında kalpten ölmüş
- Annesinde diyabet var
Doktor hastasının sağlık hikayesini dinlerken kafasında bir tarih süreci canlandırarak teşhise gider. Hastanın şikayetlerini ve hikayesini kısa ve özlü olarak aktarması doktorun işini çok kolaylaştırır, yanlış teşhisi önler.Aldığınız ilaçları biliyor musunuz?Doktorunuzun mutlaka bilmek isteyeceği bir diğer önemli sağlık bilgisi de kullandığınız ilaçlardır. Doktorun sorusuna ‘Sabahları yuvarlak mavi hapı, akşamları küçük pembe hapı alıyorum’ diye cevap verirseniz işe yarar bir şey söylemiş olmazsınız. Muayeneye giderken kullandığınız ilaçların bir listesini götürmelisiniz. Bu listede ilaç isimlerinin yanı sıra dozları ve ne sıklıkla aldığınız yazılmalıdır. Bir diğer seçenek de ilaç kutularını yanınızda götürmenizdir.
Kullandığınız ilaçları sıralarken sadece reçeteyle satılanları değil reçetesiz satılanları da eklemelisiniz. Özellikle vitamin, bitkisel ilaç, doğal destek hapları gibi ürünleri ne süredir ve ne dozda aldığınızı mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz.
Bazı ilaçlar beraber kullanıldıklarında birbirlerini etkileyebilirler. Örneğin pıhtı önleyici bir ilaç olan ‘kumadin’ kullanıyorsanız ve vitamin hapı almaya başlarsanız kumadinin etkisi azalır, pıhtı oluşma riski yükselir. Buna karşılık, kalp ritmini düzenleyen ‘amiodaron’ adlı ilacı kullanmanız gerekiyorsa, doktorunuz kumadinin etkisinin güçleneceğini, ciddi kanama riski oluşacağını da hesaba katar ve ilaç dozlarını ona göre düzenler. Tabii, aldığınız ilaçları ve dozlarını biliyorsa. Bu örneklere benzer binlerce ilaç etkileşimi vardır.
Destek hapları veya doğal ürün denilen ilaçlarda sorun daha büyüktür. Çünkü bu maddelerin birçoğu diğer ilaçlarla etkileşimi var mı yok mu, varsa ne kadardır diye incelenmemiştir. İçlerinde etkin maddenin yanı sıra kullanılan maddelerin özellikleri ve miktarları her zaman tam olarak bilinmez.
Hastalığınızın ne olduğunu anlayınDoktorun dediklerini anlamazsanız daha basit bir dille konuşmasını rica edin. Teşhisin ne olduğunu öğrenmeniz çok önemlidir. Tek kelimeyle teşhisin ne olduğunu değil, sağlığınız için ne ifade ettiğini anlamaya çalışın. Doktor bilmediğiniz kelimeler kullanıyorsa sade bir Türkçe’yle anlatmasını rica edin. Teşhis kesin mi, başka ihtimaller var mı diye sorun. Varsa, teşhisi kesinleştirmek için yeni testler yapılması gerekiyor mu, yapılacaksa, bunların neler olduğunu ve niye yapıldığını öğrenin.
Birçok hastalıkta teşhise ulaşmak kolay olmayabilir. Doktor elinde olan verilere bakarak bir teşhis üstünde durur. Kesin olmasa da o yönde ilerlemesini sağlayan bir başlangıçtır bu. Teşhis süreci hasta için stres yaratan bir durum olabilir. Bu dönemdeki sıkıntıyı azaltabilecek en etkin yol, hastanın gidişat hakkında bilgi sahibi olması ve doktoruyla kurduğu iletişimdir.
Doktorunuzun verdiklerinden daha ayrıntılı bilgi isterseniz internette güvenilir sağlık sayfalarına başvurabilirsiniz. İnterneti, kütüphanecisi olmayan, isteyen herkesin bir sayfa veya ciltler dolusu yazı bıraktığı bir kütüphane olarak düşünmek gerekir. Sorumsuzca yazılmış yazılara, bir sağlık sorununa sabit fikirle, sadece bir yönden bakan, bilimsel verilere dayanmayan makalelere ya da kişisel tecrübeleri anlatan metinlere sık rastlanır. İlk bakışta anlaşılmayan ama bir ürünün reklamını yapmak için hazırlanmış web sayfalarından da kaçınmak gerekir. Bilgi kirliliği sadece internette değil, yazılı ve görsel basında da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
TedaviDoktorunuz tedavinizi planlarken dikkatle dinlemeli ve belli bir tavsiyenin neden yapıldığını, bir ilacın ne için verildiğini anlamalısınız. Hasta sorununun ne olduğunu öğrenirse, tedavi planının altında yatan düşünceyi anlarsa iyileşme şansı çok daha yüksektir. Ancak bu yolla hasta doktor ortaklığı kurulabilir.
Her ilacın yan etkisi vardır. Doktor tedavinizi planlarken terazinin bir kefesine ilaçtan beklediği yararı, diğerine olası zararı koyar, ona göre karar verir. Verilen ilaçlar veya yapılan tavsiyeler konusunda endişeleriniz varsa mutlaka doktorunuzdan kaygılarınızı giderici bilgi alın. Ondan sonra da sorumlu doktorunuza danışmadan sorumsuz kişilerin söylediklerine inanarak tedavinize ara vermeyin.
İzlemek tedavinin bir parçası
Kronik hastalıklarda şifaya ulaşmak çok güçtür. Diyabetin, yüksek tansiyonun, damar sertliğine bağlı sorunların, amfizem gibi kronik akciğer hastalıklarının tümüyle ortadan kalkması bugün için söz konusu değildir. Bu ve benzeri birçok hastalıkta yapılacak tedavi ömür boyu sürer. Kişinin belli aralıkla izlenmesi, bazı testlerin tekrar edilmesi, tedavi ayarlamalarının yapılması gerekebilir. Bu süreçte hastanın ilk teşhis ve tedavi sırasında olduğu gibi kısa notlar tutması ve test sonuçlarını kaydetmesi, gelişmeleri anlamasına ve katkıda bulunmasına imkan sağlar.
Son söz: Eskinin otoriter hekim hasta ilişkisi yerini yavaş yavaş daha eşitlikçi bir ilişkiye bırakıyor. Bu yeni ilişkinin gerçekleşebilmesi için hastanın daha aktif olması gerekiyor. Sağlık okuryazarlığı yüksek, derdini özlü bir biçimde anlatabilen hastanın yanlış teşhise maruz kalması mümkün, ama pasif bir dinleyici olan edilgen hastaya göre çok daha az.