Dişeti hastalığı olanlarda kalp krizi ve inme daha sık görülüyor. Dişetindeki iltihabın damar duvarını da etkilemesiyle ortaya çıkan bu durum, dişeti hastalığının çok yaygın olduğu ülkemizde çok ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu tehlikeye karşı koruyucu diş hekimliği hizmetlerini yaygınlaştırmamız gerek
Eskiden şimdi elimizde olan tanı yöntemlerinin binde biri bile yoktu. Usta hekimler hastayı dört başı mamur bir muayeneden geçirerek tanı koyarlardı. Dikkatle bakıp inceledikleri organlardan biri de ağız ve dişlerdi. Günümüzde en modern teknolojik olanaklara sahip olan kardiyologlar, yeniden dikkatlerini dişlere çevirdiler. Dişeti hastalığı olanlarda kalp krizinin ve inmenin daha sık görüldüğünü ortaya koyan araştırmalar arttıkça kardiyologlar diş hekimlerinin söylediklerine daha fazla kulak vermeye başladılar.
Diş sağlığıyla kalp damar hastalıkları arasında bir ilişki olduğu fikri son 10 yılda yapılan bilimsel çalışmaların çoğu tarafından doğrulandı. Buna karşılık, “Dişler ile kalp arasında bir ilişkinin var olduğu doğru, ama bu, diş hastalığının kalp krizi ve inme nedeni olduğunu kanıtlamaz” diyen hekimler de vardı. Muhalif görüşte olanlar, her ilişkinin sebep-sonuç ilişkisi olmadığını belirtiyorlardı. Örneğin, sigara içen bir kişide kalp damar hastası olma riski de, dişeti iltihap riski de artar. Bunun gibi birçok örnek verilebilirdi.
Bu eleştirilere cevap verebilmek için yeni yapılan çalışmalarda, kalp damar hastalığı riskini artırdığı bilinen tüm faktörleri göz önüne alan istatistiki hesaplar yapıldı. Sonuç aynıydı, ağız diş sağlığındaki bozuklukların, diğer tüm etkenlerden bağımsız olarak, kalp ve damarlara olumsuz etkisi olduğu ortaya çıktı. Başka bir deyişle, dişeti hastalığının damar sertliğini oluşturan birçok etkenden biri olduğu kabul edildi. Bu arada, biri Kore’de, biri de Hindistan’da yapılan 2 bilimsel araştırmada da benzer sonuçlar elde edilmesi sorunun sadece Batı toplumlarını ilgilendiren bir dert olmadığını ortaya koydu. Birçok kardiyolog, bozuk diş sağlığının yarattığı olumsuzluğun sigara, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve yüksek tansiyon gibi faktörlerin etkileri kadar güçlü olmadığı, ama hafife de alınmaması gerektiği görüşünde.
Dişeti hastalığı nedir?
Tıbbi adı “periodontal hastalık” olan dişeti hastalığı dediğimiz durum, dişetiyle sınırlı olmayan, diş kökünü, onu kemiğe bağlayan lifleri ve çene kemiğini de etkileyebilen iltihabi bir hastalıktır. Bu dokuları tahrip eden kronik bir iltihap sık olarak şikâyete yol açmadan ilerlediği için, çoğu kişi uzun yıllar hastalığın farkında olmaz.
Diş fırçalarken veya sert bir besin yerken oluşan dişeti kanamaları hafife alınmamalıdır. Çoğu zaman hastalığın ilk belirtisi olan kanama için mutlaka bir diş hekimine muayene olunmalıdır. Ciddiye alınmazsa hastalık ilerler, dişlerde sallanma, dişetinde çekilme ve şişlikler ortaya çıkar; dişlerin arası açılır, rahatsız edici ağız kokuları giderek artar. Sonuç diş kaybıdır.
Bu yazıyı hazırlarken danıştığım periodontolog Prof. Dr. Ahmet Efeoğlu’na dişeti hastalığının nasıl başladığını sordum. “Temizlenmiş bir diş yüzeyine birkaç dakika içerisinde tükürük kaynaklı renksiz bir sıvı tabakası yapışır. Bu sıvı film tabakası üzerine bakteriler yerleşir ve hızla çoğalmaya başlarlar. Öyle ki, dişler üzerindeki bu birikintiye diş hekimleri bakteri plağı adını verir. Mikroskopla incelendiğinde bir değil, yüzlerce çeşit mikrobun kaynaştığı görülür. Sayıları trilyonlarla ifade edilen mikroplara diş fırçası ve diş ipiyle müdahale edilmezse dişeti hastalığının kapısı açılmış olur” diye cevap verdi.