Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir kaç ay önce bir uçak seyahatinde tesadüfen tanışıp sohbet ettiğim bir doktor, şişmanlığa bağlı hastalıkların ne kadar arttığını kendi meslek yaşamından örnekler vererek anlatıyordu. Bir ara “İnanmayacaksınız, geçen hafta hepsi şişmanlığa bağlı olan iki tip 2 diyabetli, bir uyku apnesi olan, iki yüksek tansiyonlu bir de kan yağları çok bozuk olan hasta gördüm” deyince şaşırdım. “Ben her gün bundan fazlasını görüyorum, inanılmayacak ne var ki bunda” diye düşündüm. Meslektaşım “bu hastaların hepsi 7-16 yaş arasında çocuklardı” deyince durumun vehametini anladım. Gerçekten son 20 - 30 yılda çok şey değişti. Eskiden tip 2 diyabet denilen ve çoğu zaman fazla kilo ve haraketsizliğe bağlı olan şeker hastalığına “yetişkin diyabeti” denirdi çünkü çocuklarda görülmez diye bilinirdi.

Haberin Devamı

Çocuğun şişmanlaması hastalıklara davetiye

Şişmanlık salgını önceleri sadece gelişmiş ülkelerin problemi gibi görülmüştü. Yıllar geçtikçe bu dev sorunun etkilemediği çok az ülke olduğu anlaşıldı. Bu grafikte görülen A.B.D, doğu ve batı Avrupa ülkelerinin yanı sıra Orta Doğu, Çin ve Rusya gibi ülkelerde de çocuklardaki fazla kiloluluk ve şişmanlık giderek artıyor. Türkiye de bu hayırsız yarışda arda kalmıyor. (Kaynak: Obesity Task Force EU Platform 2005 ve Bereket ve Atay. J Clin Res Pediatr Endocrinol 2012)

Tüm dünyanın çocukları tehlikede
Ülkemizde çocukluk çağı şişmanlığını geniş çaplı olarak uzun süre incelendiği tek bir bilimsel çalışma yok. Farklı bölgelerde çeşitli zamanlarda yapılmış araştırmalar var. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Dr. Bereket ve Dr. Atay bu çalışmaları topluca gözden geçirdiler. Bu yıl yaptıkları uluslararası bilimsel yayına göre, Türkiye’de 1966’da 6 - 16 yaş arasındaki kızlarda fazla kiloluluk ve şişmanlık yüzde 10’dan azken, 2001’de yüzde 18’e, 2009‘da yüzde 23’e çıkmış. Sorun ülkenin her yerinde aynı boyutta değil. Batı’da, özellikle büyük şehirlerde durum daha ciddi. Örneğin Van’da çocukların yüzde 13’ü fazla kilolu veya şişmanken, İstanbul’da bu oran yüzde 22. Ailelerin ekonomik durumu iyileştikçe kilolar ve onunla beraber şişmanlığı getirdiği hastalıklar da artıyor.

Çocuklarda ideal kilo nedir?
Çocuk her gün kilo alır, boyu uzar. O nedenle büyümesini tamamlamış olan yetişkinden farklıdır. Çocuklarda fazla kiloluluk ve şişmanlık sınırının nereden geçtiği yetişkinlerden farklıdır. Beden kitle indeksi (BKİ) ölçümü 2 yaş üstü çocuklarda kullanılabilir, ama normal aralığı yetişkinlerdeki gibi değildir.
Kesin rakamlar yerine çeşitli yaşlarda çok sayıda çocuktan elde edilen BKİ ölçümlerinin bir araya getirilmesiyle elde edilen sınırlar kullanılır. Diyelim 8 yaşındaki çocuğumuzun fazla kilolu olduğundan şüphe ediyoruz. Eğer beden kitle indeksi, 8 yaş çocuklarının yüzde 85’inden yüksekse fazla kilolu, yüzde 95’inden fazlaysa şişman demektir.

Haberin Devamı

Çocuğun şişmanlaması hastalıklara davetiye

Genetik özellikleri bazı çocuklarda şişmanlığa zemin hazırlasa da asıl önemli olan çevresel etkilerdir. Anne adayının kilosu, şişmanlatıcı besin ve içecekler, televizyon veya bilgisayar önünde geçirilen saatler, az uyumak ve bazı ilaçlar fazla kiloları davet eden etkenlerdir.

Haberin Devamı

ÇOCUK NEDEN ŞİŞMANLAR?
Eskiden “yaradılışı böyle, ne yapalım” denirdi. Şimdi de “genetik” deniyor. Bu sözlerde gerçeklik payı olsa da çocuklarda şişmanlığın başta gelen suçlusu kalıtım değil. Kalıtımla gelen eğilim olsa bile çevresel faktörler olmadan çocukların şişmanlaması sık rastlanan bir durum değil. Gerçekten genetik bir hastalığa bağlı olan şişmanlık çok ender görülür. Hormonal hastalıklara bağlı şişmanlık da çok seyrek görülen bir durumdur.
Çocuğun kilolu olmasına yol açan aileden gelen ama kalıtımla ilgili olmayan etkenler vardır. Eğer anne hamilelikte çok kilo alırsa çocuğunun ileride şişman olma riski artar. Annenin hamilelikten önceki kilosu bile çocuk için önemlidir. Ailenin etkisinin görüldüğü bir diğer alan da çocuğun ilk aylar ve yıllardaki beslenmesi ve ne kadar kilo aldığıdır. Bilinçsiz, “bir gram et bin ayıp örter” diye düşünen annelerin, çocuklarını aşırı beslerken yarar değil zarar verdiklerini artık çok iyi biliyoruz.
Çocuklardaki şişmanlık sorunun kökündeki etkenler yetişkinlerdekinden farklı değildir: Fazla yemek ve az hareket etmek. Çokuluslu şirketlerin reklamlarıyla en ücra köylere ulaşan glisemik indeksi yüksek besinler ve içecekler, bol şekerli albenili paketlenmiş besinler, çabuk tüketilen hazır yemekler çocuklara sağlıksız yaşamın kapılarını açar. Aynı zamanda çocukların koşup oynaması önünde engeller arttıkça artıyor. Kalabalık ve çarpık gelişmiş şehirlerde uygun oyun yerlerinin olmaması, televizyon, bilgisayar ve video oyunlarının yaygınlaşması genetik eğilimi olsun olmasın çocukların şişmanlamasına yol açıyor.

Çocuğun şişmanlaması hastalıklara davetiye

Yaklaşık 9 bin reklam izleyen araştırmacılar bunların yaklaşık 3 bininin yeme içmeyle ilgili olduğunu saptadılar. Bu reklamların büyük çoğunluğu sağlıklı olmayan besinlerin tüketilmesini amaçlıyordu. Çoğu da çocukları hedef alıyordu.

Televizyon
Önünde oturan çocuğa televizyonun 3 büyük zararı var:
1- Haraketsiz bir yaşam alışkanlığı,
2- Televizyon seyrederken yenen abur cubur,
3- Şişmanlığa davet eden yiyecek içecek reklamları.
Marmara Üniversitesi’nden Dr. Guran, Dr. Bereket ve meslektaşları 2010’da yaptıkları bir araştırma için günlerce bir çok televizyon kanalını izlediler, özellikle reklamlara dikkat ettiler. Her 3 reklamdan birinin yeme içmeyle ilgili olduğunu, bunların da yüzde seksenin şişmanlatıcı, sağlıklı olmayan besinleri öven reklamlar olduğunu saptadılar.
Bu reklamların çocukların en çok televizyon seyrettiği öğleden sonra ve hafta sonları yayınlandığını söyleyen bilim insanları, çok televizyon seyreden çocuklarda şişmanlığın daha sık görülmesine şaşmamak gerektiğini belirtiyorlar.

Çocuklukta şişmansa büyüyünce de mi şişman olacak?
Bu sorunun cevabı her çocuk için aynı değil, yaşa, şişmanlığın derecesine, anne babaya göre değişiyor.
Araştırmalar, okul öncesi çağda şişman olan çocukların dörtte birinin, ilk okulda hala şişman olanların yarısının, ergenlik çağındakilerin dörtte üçünün yetişkin hayatlarında da şişman olduklarını gösteriyor.
Çocuklukta kilo ne kadar fazlaysa risk o kadar artıyor. Bir diğer önemli etken de ebeveynlerin şişmanlığı.

Kilolar birikmeden önlem almak gerek
Çocukluklarda fazla kiloluğu ve şişmanlığı geri döndürmek yetişkinlerdeki kadar zor. Hatta bazı yönlerden daha da zor. Şişmanlığın oluşmasını önlemek, oluştuktan sonra mücadele etmekten hem daha ucuz hem de daha etkin ve kalıcı.
İşe anne adayının kilosunu ideal sınırlarda tutmasıyla başlamak gerek.
Anne sütüyle beslenen çocukların daha az şişmanladığı unutulmamalı. İlk aylar ve yıllarda çocuk rahat bir beslenme alışkanlığı edinmeli, anne ne çok serbest ne de çok kısıtlayıcı olmalı.
Tabii ki, tatlandırılmış, glisemik indeksi yüksek besinler, kaloriden zengin çabuk tüketilen hazır yemekler, şekerli içecekler kısıtlanmalı, büyük porsiyonlardan kaçınmalıdır. Televizyona, video oyununa ayrılan zamanları da kısıtlanmalıdır. Mutlaka koşup oynayacakları, spor yapacakları bir ortam yaratılmalıdır.
Alınacak kişisel önlemler çocuklardaki şişmanlık salgınını durdurup geriletmeye yetmez. Mutlaka toplumsal düzeyde de önlem almak gerekir. Sağlık Bakanlığı’nın okul çocuklarının şişmanlatıcı yiyeceklere ulaşmasını zorlaştıran yasakları bu açıdan çok takdire değer.
Çocuklara yönelik reklamların kısıtlanması, şişmanlatıcı besinlerin satışının denetlenmesi ve vergilendirme yoluyla zorlaştırılması, oyun alanlarının yaygınlaştırılması, okullarda beden eğitimi derslerine ve sportif faaliyetlere önem verilmesi alınabilecek önlemler arasında akla ilk gelenlerdir.
Son yıllarda denenip iyi sonuç alınan bir yöntem de çocukları şişmanlığa karşı savaşa ortak etmektir. Okullarda beslenme, spor ve sağlık konularında yoğun olarak eğitilen, pratik bilgilerle donatılan çocuklar kendilerine olan yararlarının yanı sıra anne babalarını da yola getirip sağlıklı bir hayat sürmelerini sağlarlar.

Son söz: Ağaç yaşken eğilir.