Kalp krizi riskini azaltmak için birçok kişi düzenli olarak asprin almakta. Ancak mutlaka bir doktora danışılıp ‘risk yarar oranı’ değerlendirilmeli. Aksi takdirde bilinçsiz tedaviyle kanama riski artabilir
Aspirin, kalp krizi riskini azaltırken kanama riskini artırıyor. Araştırmalar kalp damar hastalığı riski yüksek olmayanların aspirin almasının yarar sağlamayacağını, hatta zararlı olabileceğini gösteriyor.
Bir hastamın hikâyesi bu konuya bir örnek oluşturuyor.
Şakir Bey sabah yataktan zor kalktı. Kendini çok yorgun hissediyordu. Neredeyse parmağını kaldıracak hali yoktu. Tuvaletten kalkarken başının döndüğünü fark etti. Dışkısının katran gibi simsiyah olduğunu gördü, farklı kötü bir koku geliyordu. Geri dönüp yatağa uzansam iyi olacak diye düşündü. Henüz 52 yaşındaydı, ciddi hiçbir hastalığı yoktu. Günde bir kere aldığı aspirin dışında hiçbir ilaç kullanmıyordu.
Eşinin “Ne oldu sana, yüzün bembeyaz” dediğini duymuştu, sonrasını hatırlamıyordu. Gözlerini hastanede açtı. Doktoru mide kanaması geçirdiğini, dışkısının bağırsaklardan geçip gelen kan nedeniyle simsiyah olduğunu söyledi. Bir süre sonra mide bağırsak hastalıkları uzmanı, ağzından soktuğu ışıklı bir kamera sayesinde mide ve hemen sonrasındaki bağırsağın her yanına dikkatle inceledi. Onikiparmak bağırsağı denilen, ince bağırsağın mideden sonraki ilk bölümünde bir yara açılmış olduğunu gördü.
Kanamanın bu ülserden kaynaklandığı belliydi. Tekrar kanamaması için gereken işlemleri yaptı. Hastaya ülserin kolay iyileşmesi için midedeki aside azaltacak ilaçlar verdi ve bir süre aspirin almamasını tavsiye etti.
Mide kendini korumayı biliyor
Yediğimiz besinler midede salgılanan asitle karışıp parçalanarak emilmek üzere ince bağırsaklara yollanır. Eğer midemizde asit olmazsa yaşamımız için çok gerekli olan birçok madde emilemez. Mide asiti dökülecek olsa birçok dokuyu tahriş edecek güçtedir. Ama mide dokusuna hiç zarar vermez.
Çünkü, midenin iç yüzü koruyucu bir sıvı tabakasıyla korunur. Yoğun kıvamlı olan bu tabaka sürekli yenilenir.
Aspirin bu koruyucu sıvının üretilmesini kısmen de olsa engeller. Böylece korunması bozulan mide yüzeyine ulaşan asit, yara açılmasına ve kanamaya yol açabilir. Bu durumda asiti azaltmak için yapılacak tedavinin yanı sıra koruyucu örtü üretiminin önündeki engelleri de kaldırmak gerekir.
Aspirinin yanı sıra romatizmayla ilgili hastalıklarda, kas ve eklem ağrılarında kullanılan bazı başka ilaçlar da midenin koruyucu tabakasına düşmandır ve ülsere, kanamaya yol açabilir. İngilizce kısaltılmış adı ‘NSAID’ olan bu ilaç grubunda iboprufen, naproxen ve benzeri birçok ilaç ülkemizde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ülser mikrobik bir hastalık mı?
Mide ve onikiparmak ülserlerinin başta gelen nedeni nedir diye soracak olursanız cevabım mikrop olacaktır. Mikrobun tedavisi ise antibiyotik haplarıdır. 1980’lerde bulunduğunda bilim dünyasının kabul etmediği ama kanıtlar biriktikten sonra bulanlara Nobel ödülü kazandıran, ülserin mikrobik olduğu gerçeği ve antibiyotiklerle tedavi edilebilmesi bu alanda devrim yarattı desek yeridir.
Rastgele ilaç almak zararlı
Doktoru “Asprini kesmemizde yarar var ama önce bu ilacı almanızı tavsiye eden doktorunuzla görüşmemiz gerek” deyince, Şakir Bey “Doktor vermedi, ben kendi kendime, kalp hastalığından korunmak için alıyorum” dedi.
Aspirinin kalp krizi riskini düşürdüğü, bu nedenle belli yaşın üstünde kullanılmasının yararlı olduğu düşüncesi oldukça yaygın. Bu düşüncenin yarısı doğru, yarısı yanlış. Asprin kalp krizi riskini azaltıyor. Ama Şakir Bey’de olduğu gibi kanamaya yol açabiliyor. Araştırmalar kanama riskini iki kat artırdığını gösteriyor. Sağlıklı nüfusta mide kanaması riski oldukça düşük, ama bu durum risk artışının önemini azaltmıyor.
Diyelim ki 200 insan yakından izlendi ve bir yıl içinde 1 kişinin mide kanaması geçirdiği saptandı. Benzer özellikleri olan 200 kişiye günde 1 aspirin verilince 2 kişi kanama geçirdi. Başka bir deyişle kanama sıklığında yüzde yarımlık bir artış oldu. İlk bakışta bu durum önemsenmeyebilir. Halbuki, milyonlarca kişinin aspirin kullanması halinde yüzde yarımlık artış onbinlerce kişiyi ilgilendiren bir sağlık sorunu yaratır.
‘Risk yarar oranı’ unutulmamalı
İster ölüm riskinin çok yüksek olduğu bir ameliyat olsun ister günde bir adet aspirin alma olsun, doktor, her tedavi kararından önce terazinin bir kefesine ameliyatın veya ilacın riskini, diğer kefesine tedavi yapılmazsa hastanın maruz kalacağı riski koyar. Terazi, tedavinin riskinin daha hafif olduğunu gösteriyorsa o yönde uygulama yapmaya karar verir.
Şakir Bey’in kalp hastası olma riski yüksek değil. Kilosu istenen sınırlarda, düzenli yürüyüş yapıyor ve sigara içmiyor. Diyabet ve yüksek tansiyonu yok, iyi kolesterolün (HDL) düşük olmasının dışında kan değerleri normal sınırlarda. 10 yıl içinde, kalp krizi veya ölüm riski yüzde 5’in altında. Aspirin alacak olursa kanama riski bundan az değil, belki daha fazla.
Boş yere ilaç alanlar
Kalp krizi, inme ve kalp damar hastalığına bağlı ölüm riski ne düzeyde olursa aspirin almalı konusunda uzmanlar hemfikir değil. Uzmanların anlaştığı nokta 1980 ve 1990’lara göre, kalp damar hastası olmayan insanlara her gün aspirin almalarını tavsiye etmeden önce çok daha dikkatli olunması gerektiği. Bu gerçeğe rağmen Şakir Bey gibi düşük riskli olsa da aspirin alan çok sayıda insan var. Geçen hafta ABD’de yayımlanan geniş çaplı bir araştırma, aspirin alan her 8 - 9 kişiden birinin düşük riskli olduğunu gösterdi.
Stent takıldıysa aspirin şart
Sağlıklı kişilerin tersine, kalp damar hastası olanlarda, uzmanların büyük çoğunluğu aspirinin yararının kanama riskinden çok fazla olduğu ve mutlaka düzenli olarak alınması gerektiği görüşünde. Bazı durumlar var ki aspirinin bir gün bile bırakılmaması gerekiyor. Bunların başında, kalbi besleyen damarına stent takılan hastalar geliyor. Bu kişilerde, doktorlar stent takıldıktan sonraki bir yıl boyunca, bazen daha uzun bir süre için, aspirinin yanı sıra ona benzer başka bir ilaç da verirler. Amaç stentin telleri üstünde pıhtı oluşmasını önlemektir. İkinci ilaç bir süre sonra kesilse de, çok ama çok mecbur kalmadıkça aspirin bırakılmamalıdır. Aspirin ve beraber verilen benzeri ilaç bırakılmadan önce mutlaka stenti takan doktora danışmalıdır.
Kimler aspirin almalı
* Stent takılanlar
* Baypas olanlar
* Kalp krizi geçirenler
* İnme geçirenler
* Damar darlığı olanlar
* Kalp krizi ve inme riski yüksek olanlar
Çiğnemeli mi yutmalı mı?
‘Kalp krizi geçirdiğini düşünüyorsan ilk işin bir tablet aspirin çiğnemektir’ sözüne internette sık rastlanıyor. Bu söz hem doğru hem yanlıştır. Doğrusu, kalp krizi şüphesi varsa ilk iş telefona sarılıp hastaneye gitmek üzere ambulans çağırmak hemen sonra da aspirin çiğnemek olmalı. Çünkü en kısa sürede hastaneye ulaşmak en önemli noktadır. Krizin ilk dakikaları ve saatleri çok değerlidir. Tıkanan damarın bir an önce açılması gerekir. İlk saatlerde oluşabilecek öldürücü çarpıntılar, kişi hastanedeyse kolayce düzeltilebilir.
Krizin ilk saatlerinde alınacak aspirin değeri yabana atılamaz. 1980’lerde Oxford Üniversitesi bilim insanlarının yaptığı ISIS adlı araştırmada, kalp krizi ile hastaneye gelen kişilerin rastgele 4 gruba ayrıldı. 1’inci gruba damarı tıkayan pıhtıyı eritmek için özel bir ilaç, 2’nci gruba aspirin, 3’üncü gruba her iki ilaç birden, 4’üncü gruptakilere ise boş ilaç (plasebo) verildi. Sonuçlar çarpıcıydı. Pıhtı eritici kalp krizinden ölüm riskini 4’te 1 oranında azalttı. Aspirinin etkisi de aynı ölçüdeydi. İkisi birden verildiğinde olumlu etkinin daha da arttığı saptandı.
Oxford’un içinden ISIS akıyor
Burada araştırmanın adından kısaca söz etmekte yarar var. Bugün ISIS deyince bütün dünyada akla, bizim IŞİD dediğimiz, Irak ve Şam İslam Devleti’nin İngilizce'deki kısa adı geliyor. Oysa ISIS, Oxford şehrinin içinden geçen Thames Nehri’nin bir kolunun adı.
Aspirini yutmak yerine, çiğnenmesinin tavsiye edilmesinin nedeni bu yolla kana karışmasının daha çabuk olması. 1990’larda Texas Üniversitesi bilim insanları, 12 sağlıklı gönüllüyle yaptıkları deneyde ‘aspirini en kısa yoldan nasıl kana ulaştırabiliriz?’ sorusuna cevap aradılar. Aspirin çiğnenip sonra yutulursa etkisi 5 dakika içinde görülmeye başlıyor. Suda eriyen aspirinin etkisi daha geç, yutulan aspirininki en son ortaya çıkıyor.