Moderleşme tüm dünyada motorlu ulaşımı yaygınlaştırdı. İşe gidiş ve gelişlerde özel otomobil kullanımı arttıkça sağlığımız üzerine olan olumsuz etkileri daha da belirgin hale geldi. Birçok bilimsel araştırma, insanların kendi güçlerini kullanarak gerçekleştirdikleri ulaşım azaldıkça sağlıklarının bozulduğunu gösteriyor.
Özel otomobilin neredeyse ekmek, su kadar gerekli olduğunun düşünüldüğü Amerika Birleşik Devletleri’nde bile bu konuda tartışmalar yapılıyor, ulaşım kavramlarının yeniden düşünülmesinden söz ediliyor. Birçok yerel idareci toplu taşımacılığı, bisiklet kullanımını artırmanın çarelerini arıyor. Aktif ulaşım denilen, motorlu araç yerine gidilecek yere bisiklet veya yürüyerek gitmeye olanak sağalayan bir ortam ve davranış değişikliğini teşvik eden bu akımının destek aldığı ciddi bilimsel çalışmalar var.
Ya yürümeli ya da bisiklete binmeli
Bu ay PLoS dergisinde İngiliz ve Hintli bilim insanlarının çok ilginç bir araştırması yayınlandı. Bu çalışmada hızlı ama çarpık kentleşmenin yaşandığı Hindistan’da insanların işe gidip gelirken kullandıkları ulaşım araçlarının sağlıklarını nasıl etkilediği inceledi.
Araştırmacılar yaklaşık 4 bin kişinin ayrıntılı sağlık, iş ve yolculuk bilgilerini kaydettiler. Denekleri de dört grupta topladılar:
* Çoğunlukla özel otomobil kullananlar
* Kamu taşımacılığından yararlananlar
* İşe bisikletle gidip gelenler
* Yürüyenler
Topladıkları verileri incelediklerinde ortaya ilginç bir tablo çıktı. Özel arabayla yolculuk yapanların yarısının, kamu araçlarını kullananların üçte birinden fazlasının ya fazla kilolu ya da şişman olduğu görüldü. Oysa, bisiklete binenlerde ve yürüyenlerde bu oran dörtte biri geçmiyordu.
Kalp damar sağlığı
Yüksek tansiyon, şeker hastalığı sıklığı da benzer bir farklılık gösteriyordu. Uzmanlar bu hastalıklara yol açabilecek birçok başka etkeni de göz önüne alarak hesaplarını yeniden yaptıklarında da aynı sonuçla karşılaştılar. İnsanlar hangi özellikleri taşırlarsa taşısınlar, işe her gün özel arabayla gidiyorlarsa yüksek tansiyon veya şeker hastası olma risklerinin bisikleti tercih edenlere göre daha yüksek olduğunu saptadılar.
Yürüyerek veya bisikletli motorlu araçları tercih edenlerin kalp damar sağlığı açısından daha avantajlı oldukları bilgisi yeni değil. Bu konuda Finlandiya’da, , İrlanda’da, Fransa’da, Japonya’da yapılmış araştırmaların hep aynı sonucu verdiğini biliyoruz. Bunun tersine ‘aktif ulaşım’ denilen insanın kendi bacak kaslarını kullanarak yaptığı ulaşımın ömrü uzattığını, kanser riskini azalttığını gösteren bilimsel veriler var.
Hindistan’da yapılan araştırma, ulaşımda motorlu taşıt kullanımına paralel olarak kronik hastalıkların daha sık görüldüğünü ortaya çıkardı. Bisikletle veya yürüyerek yapılan ulaşım hastalık riskini yarı yarıya azalttığı anlaşıldı.
Trafikte kalan sürücüler ulaşmak istedikleri yerlere gecikmeli gidecekleri ve bunu değiştirecek güce sahip olmadıkları için ister istemez strese maruz kalırlar.
Türkiye’de durum
Bazı şehirlerimizde belediyeler bisiklet yolları yaparak aktif taşımacılığı teşvik ediyorlar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’da bu yönde projeler geliştiren yerel yönetimlere kaynak sağlıyor. Bu çabalar çok umut verici ama, Türkiye hâlâ Avrupa ülkelerinin çok gerisinde. Büyük şehirlerde bırakın yaygın bisiklet kullanımını birçok kaldırımda park edilmiş arabalardan yer bulup yürümek bile zorlaşmış durumda. İstanbul’da bazı sahil şeritlerinde güven içinde bisiklete binme imkânı var. Ama günlük yaşamda aktif ulaşım için kullanılabilecek özel yollar yok.
İstanbul gibi nüfusu yoğun, motorlu araç sayısı çok olan bir şehirde bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için çalışmanın olmayacak duaya amin demek olduğunu düşünen çok kişi vardır. Onlara New York’un son 10 yılda nasıl bisiklete dost bir kent haline geldiğini örnek vermek isterim. New York’ta yapılanın İstanbul’da yapılamaması için hiçbir neden yoktur derim.
Bisiklete binenlerin güvenle pedal çevirebilecekleri yolların olması bu aktif ulaşım tarzının yaygınlaşabilmesi için atılması gereken en önemli adımdır.
Aktif ulaşımın yararları çok
Egzos gazlarında bin bir zehir
Kara yollarında özellikle trafiğin yoğun olduğu yerlerde ve zamanlarda hava kirliliği büyük bir sorun. İster arabanın veya otobüsün içinde olsun ister bisikletin üstünde ya da kaldırımda hepimiz her soluk alışta egzos gazlarındaki bin bir zehirli maddeyi akciğerlerimize çekiyoruz.
Toplum sağlığına ciddi biçimde zarar veren hava kirliliğini önlemek için birçok cephede mücadele etmek gerekiyor. Bu cephelerden biri de yollardaki araç sayısını azaltmak. Motorlu araçlar yerine aktif ulaşımı tercih etmek bu yönde atılacak etkili ve önemli bir adım. İşine gitmek için özel aracını kullanmayan ya da daha kısa bir mesafe için kullanan kişi sadece kendine yararlı olmakla kalmıyor toplum sağlığına da katkıda bulunuyor.
Trafik stresi tetikliyor
Yoğun trafik içinde ilerlemeye çalışan kişinin karşı karşıya kaldığı durumun stres yaratmaması mümkün değil. Uzmanlar stresi tarif ederken bir tür arz talep dengesinden söz ediyorlar. Kişiden beklenenle, beklentiyi yerine getirmek için elinden gelenin stres düzeyini belirlediğini söylüyorlar. Beklenti yüksekken elden gelen bir şey yoksa stres zirveye çıkıyor. Yoğun trafikte kalan bir kişinin durumu bu tarife çok uyuyor.
Adım adım yol almak zorunda olan sürücünün mutlaka zamanına ulaşması gereken yere gecikerek varacak olması ama elinden bu durumu değiştirmek için hiçbir şey gelmemesi hem beynini hem de kalbini sıkıştıran kocaman bir strese yol açıyor. Aktif ulaşım sadece kişiyi bıktırıcı trafikte yol almaktan kurtarmıyor, stres azaltıcı etkisi de var.
Milli servet korunuyor
Arabadan inip bisiklete binmenin ya da yürümenin toplumsal sağlığa yararının yanı sıra milli servete de katkısı var. Motorlu taşıt sayısı düşünce petrole giden dövizden, yol onarımına harcanan paradan yapılan tasarrufa ek olarak sağlığı korunan bireylerin çalışmalarıyla ülkeye kazandırdıkları da ekonomik yarar hanesine yazılıyor.
İngiltere’de uzmanlar yaptıkları hesaplar sonunda motorlu araç yerine bisiklete binen veya yürüyen insan sayısının artmasının ulusal sağlık sistemi bütçesinde milyarlarca sterlinlik tasarruf sağlanacağını söylüyor.
Bisiklet ve yürüyüş yolları
Motorlu araç trafiğinin aktığı yollarda yürümenin ya da bisiklete binmenin riski, aktif ulaşıma istekli olan insanları haklı bir endişeye sevk ediyor. Birçok ülke bisiklet ve yürüyüş için özel yolları yaparak bu endişeyi ortadan kaldırıyor.
İnsanların güven içinde işlerine güçlerine gidebilecekleri, aydınlık, en önemlisi hızla geçen motorlu araçlarla paylaşmadıkları bisiklet ve yaya yolları yapılıyor. Bu yollar kamu taşımacılığı ağıyla ilintilendirilerek ulaşım kolaylaştırılıyor. Yayaya ve bisiklete öncelik veren trafik kuralları konuluyor bu konuda eğitim programları yapılıyor.